Bir otoyolla Karadeniz’in doğallığının bitirildiği ülkede doğru dürüst balık lokantası da olmaz. Ankara’daki Trilye, bir elin parmaklarını geçmeyen istisnai örneklerden biri
Geçen bahar Doğu Karadeniz’e yaptığım gezide leziz yemekler tattım, güzel insanlar tanıdım, ama bir açıdan ciddi hayal kırıklığına uğradım.
Mart-nisan ayları denizler balıkla dolup taşmalı.
Karadeniz adeta bitmişti. Hamsi bile çıkmıyordu.
Sınırın ötesindeki Bakü’de ise tam bir bollukla karşılaştım. Ne balık ararsan var (ama pişirmeyi bizim kadar iyi bilmiyorlar!). Temel sorun bizim kökleri göçebeliğe dayanan yağmacı zihniyetimiz tabii.
Deniz intikamını alacak
Bir Karadeniz karayoluna bakın. Denizi bitirmiş, kentlerin doğasını bozmuş, çirkinleştirmiş.
Deniz er veya geç intikamını alacak tabii. Ama 30 yıl ama 40 yıl. Bakalım n’olacak bu karayolunun hali iki kuşak sonra? Biz görmeyiz ama çocuklarımız, torunlarımız görecek.
Bir de İtalya’daki Ligurya’ya bakın. Adamlar, Fransa sınırından başlayarak taa Toskana sahiline kadar tüm dağları delip, her yere tünel açmışlar. Sahil doğallığını korumuş.
Böyle bir ülkede doğru dürüst balık lokantası da kalmaz tabii.
Bir elin parmaklarını geçmeyen istisnalardan biri Ankara’daki Trilye.
Trilye’nin sahibi, değerli Süreyya Üzmez Bey bu işi sevmenin ötesinde inanarak yapıyor. Amatör ruhunu koruyor. Onun işletmecilikten de önde gelen misyonu denizlerimize sahip çıkılması. Bu amaçla denizlerimizde balıklarımızın çoğalması, tanıtılması ve avlanma bilincinin yerleşmesi onun için lokantanın karlılığından önemli.
Fikir yürütmem ama...
Bu amaca yönelik olarak, 7 bin 200 kilometrelik sahil şeridimizde doğanın bize sundugu zenginlikleri anlatan bir kitabı var: Trilye’nin Balık Sevdası.
Ben prensip olarak tariflere dayalı yemek kitapları konusunda fikir yürütmüyor ve köşemde yayımlamıyorum. Yayımlamıyorum, çünkü evde yemek pişiren ben değilim, hanım da kafasına göre hazırlar, kitaba hiç bakmaz.
Öte yandan kitaba şöyle bir göz atınca, tarifler açısından da zengin ve pratik olduğunu görüyorsunuz. Hedeflenen kitle profesyoneller değil, evdeki malzemelerle enfes yemekler pişiren ev hanımları.
Her okuyucuma tavsiye ederim Süreyya Bey’in ‘Trilye’nin Balık Sevdası’ kitabını.