Artık “Mantımızı Japonlar beğeniyor” diye böbürlenecek hale gelmişsek, tarihe karışmış demek ki Ata yadigarı yemeğimiz
Bazen bir çekimden sonra aynı yemeği pişiren başka lokantalardan mesajlar alıyorum.
Yerine göre onları da gelip
görmemi rica ediyorlar, bazen de sitem dolu oluyor
bu mesajlar.
Ortaköy Mantı Evi’nde mantı yedikten sonra da benzer 1-2 mesaj geldi. Bir tanesi hafiften sitem ediyordu. Mantıları dünyaca ünlüymüş, Japonlar falan gelip çekmiş, biz hâlâ keşfetmemişiz.
Olabilir tabii. Çekime gittiğimiz yerlerin pek azını restoranların ya da ajanslarının davet etmesi sonucu belirliyoruz çünkü lezzetli yemek yenen yerlerin çoğu için medya kavramı yabancı. Nasıl iletişim kuracaklarını bilmiyorlar ya da bu konuda gayret göstermeyi gereksiz buluyorlar. Bazıları da kendi reklamını yapmayı ayıp sayacak kadar çekingen. (Daha çok hanımlar)
Bana doğrudan ulaşın
Öte yandan prensip olarak ben lokantacıların bana dolaysız ulaşmasını istiyorum. Örneğin İstanbul’da gerçek Tokat kebabı yapan bir yer açılsa ya da Anadolu mutfağının gerçek bir örneği İstanbul’u şenlendirse haberdar olmak ve elimden geleni yapmak isterim.
Başka türlü, diyelim bir Abdülkadir, nasıl Kastamonu mutfağını yaşatacak İstanbul’da?
Tabii bana gelen mesajların içerikleri önemli. Örneğin mantı konusu. Beni etkileyecek sihirli kelimeler var.
Bana yazan beyefendi mantının elle açıldığını yazmış. Bu, güzel. Eminim Japonları etkilemiştir çünkü orada zaten buğday ekili değil, elle hamur açan, geleneksel giysiler içindeki bayanları görmek onlar için son derece egzotik.
NE DUYMAK İSTERİM
Örneğin şöyle bir mesaj alsam ilgimi çeker; “Biz mantımızda özel sert durum buğdayı hamuru kullanıyoruz. Çok az su kullanılıyor. Gelin görün bu sert hamuru açan bayanların hünerini. Mantımızda orta yağlı ve atalarımızın yaptığı gibi koyun kıyması kullanıyoruz. Elbette soğan da var. Acı olmaması için satırla çekiyoruz soğanı. Haşlarken de eskiden Kayseri’de yapıldığı gibi et suyuyla lezzetlendiriyoruz. Yoğurdumuz da fabrikasyon değil. Manda sütünden yapılıyor. Kullandığımız tereyağı, piyasa tereyağları gibi margarinle karıştırılmış değil. Eskiden olduğu gibi sumak da kullanıyoruz ama bu isteğe bağlı...”
Hayal tabii benimki!
Yukarıda sayıp döktüklerimin yarısı için bile gayret gösterilse mucize sayılır. Artık lokantalarda gerçek mantı bulma olasılığı yok.
Ortaköy Mantı Evi, lokanta mantısı için iyi. Yukarıdaki özelliklerin hiçbirine sahip değil ama en azından hacimleri küçük olduğu için fabrikasyon mantı yapmıyorlar. Pişimde de hepsinin aynı pişmesine dikkat ediyorlar.
Etli yaprak sarmalarını da sevdim. Eti bol. Yaprağı kalın değil. Hafif acılı, bu da lezzet veriyor. Fiyatlar uygun. Dürüst bir aile işletmesi burası. 20 TL’ye harika olmayan ama iyi bir yemek yiyerek karın doyurulabilir.
Hâlâ bazı evlerde yukarıda saydığım özelliklere sahip Türk mantısı yapılıyor mu? Bilmiyorum. Bildiğim iki şey var:
Mantı, Orta Asya’ya özgü. Kırgızistan, Afganistan, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Dağıstan... Ben, ağzıma aldığımda mis gibi suyu akan ve hamuru hem ince hem al dente olan mantıları Özbekistan ve Gürcistan’da buldum. Ülkemizde yediğim en iyi mantı ise bir Ermeni dostumun evindeydi.
İkincisi de 25 sene önce Bodrum’da yediğim ve bir yazımda bahsettigim (eşim 7 porsiyon yemişti) mantıdan beri hiçbir lokantada bana “Muhteşem” dedirten bir mantı yemedim.
DEĞERLENDİRME: H H H H H