Uyumak da uyanmak da ayrı bir keyif Bask dilinde ismi Donostia olan San Sebastian’da. Özellikle de eğer oteliniz Concha’ya hakim binalardan birindeyse
Hotel Niza enfes bir konumda. 3 yıldızlı. Odaların yarısı Concha kumsalına bakıyor. Batı ülkelerindeki 3 yıldızlı oteller, bizim Güney sahilindeki maskara 5 yıldızlılara benzemiyor. Özellikle de banyolar. Küvetler kaymıyor, sular akıyor, banyo kokmuyor, havalandırma çalışıyor, şilteler kaliteli ve sabah kalktığınızda beliniz ağrımıyor. Ayrıca gerçekten kimse sigara içmediği için odanın havası tertemiz.
98’den beri müşteri olduğumuz için bize üst katlarda, balkonlu ve kumsala hakim bir oda veriyorlar. Dalgaların sesini dinleyip uykuya dalınca güzel rüyalar görüyorsunuz.
Deniz serin ama alışıyorsunuz
Ekimin ikinci yarısı ama sabah uyandığımızda gök masmavi ve hava güneşli. Bir bakıyoruz plaj ana-baba günü. Mayomuzu giyip kendimizi plaja atıyoruz. Su serin. Ben de Basklar gibi fazla düşünmeden hemen kendimi serin sulara bırakıyorum, önce üşüsem de 1-2 dakika kulaç attıktan sonra alışıyorum. Hanım kalçasına kadar suya girmiş ve heykel gibi hareketsiz duruyor.
Yaşıtı Bask hanım, yarı İspanyolca yarı İngilizce ona bir şeyler söylüyor, kendini suya bırakması için. Ben bu durumlarda ikna ve konsensüse dayalı demokratik yöntemlerden çok, güce dayalı otoriter yöntemlerle daha hızlı sonuca gidileceğine inanırım. Öyle de oluyor. Hanım, 3 saniyede sırılsıklam oluyor, poposuna kezzap dökülmüş gibi müthiş çığlıklar atıyor ve herkesi kendine baktırıyor. (Ben o anda suya dalıyorum) ve hemen kendini suya bırakıyor.
O imkanlar, o kültür bizde olsa
Sudan çıktığımızda ikimiz de dingin, huzurlu ve sağlıklı hissediyoruz kendimizi. Bir de aç. İstikamet belli; Donostia’nin eski şehir bölümünde kalan tapas barlar. Duşumuzu alıp tekrar Concha’ya çıktığımızda saat 13.00’e geliyor. Günlerden cumartesi. 15 Ekim. Önümüzde müthiş bir manzara. Concha’nın uzunluğu 3-4 kilometre. Her taraf dolu. Yaşları 8-14 arasında değisen çocuklar plaj futbolu oynuyor. En az 50 takım karşı karşıya. Rengarenk formalar, geleceğin Iniesta’ları, Xavi’leri, Raul’ları bütün maharetlerini sergiliyorlar. Veliler de kenarda seyrediyor. Aklıma değerli futbolcu Nihat Kahveci geliyor. Herhalde bu sahneleri o da görmüş ve kendi çocukluğuyla kıyaslamıştır. Nerede onların imkanları nerede bizdeki imkanlar!
Keşke bize de o imkanlar verilse. Keşke bizde de ucuza bu kadar lezzetli mezeler-tapas’lar yense.
Yediklerimiz müthiş
Concha’dan tapas barların bulunduğu eski şehre yürümek 10 dakika. Çok sevdiğim üç barın ikisi aynı sokakta ve birbirlerinden 30 metre mesafede. Önce Bar Txepetza. Hamsi sandviçleriyle ünlü. Yani kızarmış ince ekmeğin üzerine marine edilmiş, tuzlu olmayan beyaz hamsi. İkişer minik sandviç atıyoruz mideye. Biri pavuryalı, diğeri deniz kestaneli. İki bardak da, geçen haftaki yazımda bahsettiğim Txakolin beyaz şarap. 12 euro hepsi.
Arkasından sırada Bar Nestor var. Burası iki şeyiyle ünlü: Dana pirzola ve omlet. Yani İspanyol omleti; tortilla. Patates ve domatesli omlet iyi değil, muhteşem. Onun için de en geç 13.30’a kadar yemeniz lazım, bitiyor. Tek sorun şu; herkese ancak bir dilim veriyorlar. Yalvarsanız da böyle çünkü Bask kültürü egaliteryen. Bazılarının diğerlerinin aleyhine semirmesine pek izin vermiyorlar. (Belki o yüzden yaşam kalitesi çok yüksek. Hemen herkes orta-üst sınıfa mensup)
Omletinizi beklerken tavsiye edeceğim iki güzel öğün daha var: Domates salatası. Gerçek tarla domatesi. Bir de kızarmış acı olmayan minik ve sişman biber; pimientos. Yediğimiz her şey hafif, sağlıklı ve lezzetli. Omletle şarap içmiyoruz. Yörenin çok güzel elma şarabı var. Patatesli omletle çok iyi gidiyor.
Son duraksa Ganbara. Burada bir hafta önceki yazımda bahsettiğim minik tadımlık Pintxo’ların alası var. Pavuryalı minik börekler, enfes kroketler, somon fümeli ufacık kruvasanlar, 20 tür kanape... Bir de enfes yabani mantar; hongos ve setas. Burası özellikle her sabah taze gelen yabani mantarları a la plancha (saç gibi) ya da yumurtayla pişirmesiyle ünlü.
Asağı yukarı 50 euro’ya iki kişi enfes lezzetleri tadıp tapas turumuzu tamamlıyoruz.
Sırada kahve var. Onun için de doğru adres Bar Pokhara. Niye mi özel orası? Cevap kısa: Carajillas. Ne olduğunu ben söylemeyeyim. Siz keşfedin onu da.