“Büyük şarap tadımı” diyebiliriz ama bence “Muhteşem tadım” demek daha doğru.
Üç açıdan muhteşem.
İnanılmaz sayıda şarap var. 350 üreticinin 2350 değişik şarabı. Sonra kalite inanılmaz.Tadabilme şansına eriştiğiniz şaraplar arasında şişesi yurtdışında 300-400 euro’yu bulanlar var.
Sonra herkese açık. Tadıma katılmak için özel davetiyeye ihtiyaç yok. 20 euro’yu bastıran herkes katılıp istediği şarapları deneyebilir sabahın onundan akşamın sekizine kadar.
Bahsettiğim olayın gerçekleştiği yer Paris. 21 ve 22 Kasım’da, Louvre Müzesi altındaki alışveriş merkezi, “Carrousel de Louvre”da muazzam bir alan kiralanmış.
Tatlı sürprizler
350 üreticinin ayrı ayrı tezgâhları var ve bir taraftan sohbet ederken diğer taraftan tadım yapıyor ve istediğiniz soruları soruyorsunuz. Sohbet kızıştıkça resmi tadımda olmayan çok değerli şişeler de açılmaya başlıyor. Kimlik kartları değiştiriliyor, yeni arkadaşlıklar kuruluyor, bazen var olan arkadaşlıklar pekiştiriliyor. En önemlisi de birçok şarabı fiyatını bilmeden içip, etki altında kalmadan kendi fikrinizi oluşturuyorsunuz. Sonra fiyatları öğrendiğiniz zaman da bazen tatlı sürprizlerle karşılaşıyorsunuz. Yani şarap dünyasında, fiyat ile kalite arasındaki ilişki meselesinin çok karmaşık olduğunu görüyor ve kesenize fazla zarar vermeden iyi şarap içebileceğiniz düşünüyorsunuz.
Önemli olan fazla tanınmamış ve bu yüzden pazara girmek için kaliteyi yüksek ama fiyatı makul tutan üreticileri keşfetmek.
İnanılmaz yükselişe geçmiş
Katılan üreticiler sadece Fransız değil. İtalya’dan ve İspanya’dan da epey üretici gelmiş. Bazı şaraplar karşısında dudağınız uçukluyor. İtalyan Tua Rita firmasının Merlot üzümünden Redigaffi adlı şarabı adı var ama kendi yok şaraplardan biri. Spekülatörler kapatıyor çünkü. Bu tadımda o şarabı tadıyor ve sahibi Stefano Frescolla ile ilişki kuruyorsunuz. Keza, 1997’den beri inanılmaz yükselişe geçmiş ve İtalya’nın en iyi Barolo’larını yapan tek isim diyemesem bile birkaç isimden biri olan Roberto Voerzio ile de tanışıp uzun uzun konuşabiliyorsunuz. Futbol, Fatih Terim, Galatasaray, Milan, Türk kızları, kebap falan derken kendisini ziyaret etmek için davet alıyorsunuz tabii ki.
Güzel sürprizler oluyor. Louis Jadot’nun 10 euro altındaki Gamay üzümünden Moulin a Vent-Beaujolais’si hakkında ettiğiniz bir iki laf firmanın CEO’su Monsieur Mounier’nin hoşuna gidiyor ve hemen fiyatı 500 euroluk ve dünyanın en iyi beyazlarından biri olan Chevalier Montrachet Les Demoiselles açılıyor.
Tadım herkese açık
İşin ilginç ve güzel olanı bu tadımın herkese açık olması. Bu ilişkileri bir profesyonel olarak değil, bir amatör olarak kurabilmek. Kimse sizin yeme-içme yazarı olduğunuzu bilmiyor. Bilse de onları ilgilendirmez çünkü Türkiye pazarında değiller. Sizden hiçbir beklentileri yok. Kısacası tutkulu bir amatör olarak ne kadar mesafe kat edebileceğinizi görüyorsunuz.
Bir şeye daha dikkat ediyorsunuz. Herhalde 2 ila 3 bin kişi var tadımda. Kimse sarhoş değil. Çok kalabalık olmasına rağmen kimse kimseyi omuzlamıyor. Hanımlara özellikle saygılı davranıyor herkes ve tezgâha yaklaştıklarında onlara yol veriyorlar. Kimse yüksek sesle konuşup başkasını rahatsız etmiyor.
Birden bazı düşünceler içinizi kemirmeye başlıyor. Böyle bir organizasyon ve tadımı ülkenizde gerçekleştirmek mümkün olabilir mi? Yetkili merciler size yardımcı olur mu? Sponsorlar bulunur mu? Yerli ve yabancı bu kadar üretici bu tip bir etkinliğe katılır mı? Şarap kültürü ve zevkinin sadece bir seçkin ve zengin uğraşı olmaktan çıkıp tabana yayılması bu tip düzenlemeler ile gerçekleştirilebilir mi?
BEAUJOLAIS NOUVEAU 2008
Fransa’daki demokratik şarap kültürünün ayrılmaz bir parçası da Gamay üzümünden Beaujolais Nouveau.(Primeur). Her sene kasım ayının üçüncü perşembesi piyasaya sürülür ve o gün kutlamalar yapılır.
Ben de, eşimle birlikte bu sene, Paris’te, Sorbonne yakınındaki Cafe de la Nouvelle Mairie’de bu kutlamalara katıldım.
Marcel Lapierre adlı üreticinin dürüstçe yapılmış Beaujolais’si. Enfes bir somon ekmek, salam, sucuk, peynir. Canlı bir bando eğlenceli parçalar çalıyor. Sağınızdaki masada Sorbonne profesörleri. Solunuzda Fransız komünist partisi üyesi olmakla öğünen işçi emeklisi bir baba ve kızı. Önce biraz soğuk duruyorlar ama sonra bayan sucuğun zarını keserken parmağını kesip peçete bulamayınca ona hemen kâğıt mendilinizi uzatıyorsunuz ve sıcak bir ilişki kuruluyor.
Birbirini hiç tanımayan farklı kültür, ideoloji, sosyal kesit ve yaş gruplarından insanlar birlikte müthiş eğleniyorlar. En azından birkaç saat için bir araya geliyor ve birlikte kadeh tokuşturuyorlar.
Ne için mi? Herhalde bu tip sıcak bir birlikteliğe kucak açan ve şarap sevgisinin ayrılmaz bir parçasını oluşturduğu hümanist-evrensel kültürün bağnazlık ve yobazlığa galebe çalması için.