Vedat Milor

Vedat Milor

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ne yazık ki ülkemizde üretilen güzel şarapların pek çoğu birçok şarap içilen lokantanın sadece tek bir üreticinin şaraplarını listede bulundurmasından dolayı dağıtım sorunları ile karşılaşıyor. Umarız bu durum giderek değişir ve hem tüketiciler hem de şarap sektörü kazançlı çıkar bu durumdan. İşte size bu yaz denediğim küçük üreticilerin şaraplarından bazı tavsiyeler:

Umurbey Chardonnay ve Sauvignon Blanc
Tekirdağ bölgesinde üretim yapan ve dışarıdan üzüm almayan bir üretici. 2007 Chardonnay ve 2006 Sauvignon Blanc şaraplarını denedim ve özellikle ikincisini kuvvetle tavsiye ederim. Ülkemizde üretilen ve daha yüksek fiyata satılan Sauvignon’ların pek çoğundan daha aromatik, damakta daha yoğun ve bitimi daha uzun bir şarap bu. Asiditesi mükemmel olduğu için birkaç sene de yıllanabilir.
Bu düzeyde olmasa da 2007 Chardonnay Tekirdağ teruarında bu üzümün geleceğinin Ege bölgesine göre daha parlak olabileceğini vurguluyor. 2007 Chardonnay benim tanımlamam ile dürüstçe yapılmış, teruarı yansıtan, canlı ve diri ama fazla derinlği olmayan bir şarap. Umurbey’in şarap kültürünün pek gelişmiş olmadığı ülkelere özgü bir trende de yüz vermemesi takdire şayan. Yani göz boyamak için aslında basit olan yani ‘orta damak derinliği’ olmayan şarapları meşe kokusuna boğup olduklarından farklı göstermek ve tüketicileri aldatmak istemiyorlar. Umarız asmalar yaşlandıkça mineral derinliği olan Chardonnay’ler de üretirler. Bu arada elimde bu firmanın Fransız kupajlarından ürettiği bazı kırmızı şaraplar da var. Denedikten sonra izlenimlerimi sizlerle paylaşacağım.

Melen Manastır Shiraz
Melen Tekirdağ Hoşköy’de üretim yapıyor ve ben daha önce Melen’in Gamay, Papazkarası ve hatta Hoşköy’de yetiştirdikleri Öküzgözü üzümünden yaptıkları şaraplar hakkında olumlu görüşler bildirmiştim.
Bu yaz da yeni piyasaya sundukları bir Shiraz ya da Syrah’larını denedim (iki kez). 2006 senesinin. Şişenin üstündeki etiketi okuduğunuzda bağların olduğu yerde eski bir manastır olduğunu ve şarabın adının bundan esinlendiğini öğreniyorsunuz.
Syrah üzümü sıcak iklimleri sevdiği için ülkemizde güzel sonuçlar veriyor. Öte yandan yapılan şaraplar daha çok Yeni Dünya stilinde. Yani genellikle meyvemsi kokular ve lezzetleri ön plana çıkan, mineral açısından fakir ve meyvemsi lezzetlerin iç bayıltıcı yani kuru erik kompostosu gibi hatta adeta reçelimsi olduğu şaraplar. Diğer yandan birçok Şiraz da erken hasat yapıldığı ve taşıma sırasında üzümler zedelendiği için yeşil tanenlere sahip ve bu şarapları yudumladığınız zaman ağzınızda aşırı buruk ve hoş olmayan (astringent) bir lezzet kalıyor.
Bu şarap yukarıda bahsettiğim stilden biraz farklı. Belli ki gaddar bir budama yapılmış ve verim düşük tutulduğu için genç asmalardan epey yoğun bir iksir elde edilmiş. Fotosentez tamamlanmış, üzümler olgunlaşmış. Meyvemsi lezzetler daha çok kara orman meyveleri ve vişne. Olgun ama reçelimsi olmayan tadlar. Tanenler biraz sert ama asid-tanen dengesi yerinde olduğu için şarap dengesiz değil. Şişeyi açık bırakıp 12 saat sonra tekrar denediğinizde tanenlerin biraz yumuşadığını ama şarabın bozulmadığını göruyorsunuz. Bu durum şarabın yıllandıkça güzelleşeceğini gösteriyor.
Kanımca kullanılan meşe fıçılar biraz daha büyük (barik yerine botti) ve daha kaliteli ve iyi tütsülenmiş olsa ve şarap piyasaya sürülmeden şişede daha uzun süre bekletilse şarabın dokusu biraz daha zarif olur ve Fransa’da yapılan kaliteli Syrah’ları (örneğin bir Hermitage ya da Cote Rotiıe veya Cornas) daha çok andırır. Henüz bu düzeyde değil ama başlangıç çok iyi ve inşallah ileride aynı teruardan daha da iyi şaraplar üretilecek.

Büyülübağ İris
Daha önce bu 2008 senesinin roze şarabını içmiş ve okuyucularıma önermiştim. O günden bu yana 10 şişe daha açtım ve benim için bu yazın en zevkli aperitifi haline geldi.
Bu şarabı ilk içtiğim zaman adının İris konacağını bilmiyordum. Bu da bende çok güzel bir çağrışım yaptı. Çekici, zarif ve güzel İris. Belleğimde geçmişten kalan bir iz.
Bu şarap da aynen öyle. İlk yudumda bile sizi cezbediyor. Öte yandan onu tanıdıkça daha da çok seviyorsunuz.
Ayrıca Residuel şekeri azıcık yüksek (sek ile dömisek arası şarap) olduğu için bu şarap yağlı peynirler ile (örneğin bir Camembert ya da Brie) birleşince sizi iki misli mest ediyor.
Avşa Adası’nda adanın kırmızı Adakarası üzümlerinden yapılmış bu şarap bence senenin en iyi rozesi. Sene sonuna kadar tüketin çünkü yıllanmaz. Taze iken doya doya tadını çıkarın.