Yurt dışında pahalı otellerde kalmam. Verilen paraya acırım. Yeme-içmeye para harcarım. Yatak ve tuvalet temiz, oda karanlık olmasın yeter. Üç yıldızlı oteller işimi görüyor
Ülkemizde pek mümkün değil, kazıklanmadan güzel bir tatil geçirmek. Bilen varsa bana yazsın. Ben şahsen yurt dışında hiçbir zaman pahalı otellerde kalmam. Yeme-içmeye para harcarım ama yatmaya verilen paraya acırım. Yatak ve tuvalet temiz, oda karanlık olmasın yeter. Yurt dışında üç yıldızlı oteller işimi fazlasıyla görüyor.
Bütün bunları neden mi yazıyorum?
Pazar günü çıkar 'Bir Köy Lokantası' yazımı okuyan birçok okuyucu İspanya'nın Bask Bölgesi'nde fiyatları soruyor. "Bir tatil ne kadara çıkar?" "Nerede kalınır?" "Etxebarri Lokantası'nda fiyatlar ne?" "Başka nerede yenir?"
Hemen cevaplayayım.
Ben yerel dilde Donostia denen San Sebastien kentinde kalıyorum. Bana göre dünyanın en şanslı köşelerinden biri. İnsana huzur veren, rahat ettiren, muazzam güzel bir kent.
Otelimiz Niza üç yıldızlı. Concha denen plajın karşısı. Bize manzaralı ve balkonlu güzel bir oda veriyorlar. Tertemiz, lüks değil ama turkuvaz ve zümrüt yeşili renklerle zevkli döşenmiş. Banyoda her türlü ıvır-zıvırı koyacak raf yeri var. Küvete girip çıkması kolay, ayağınız kaymıyor, sabunluk da mevcut.
Dalga sesleriyle uyumak
Arabamı da garajlarında park ediyorum. İki kişi 115 euro otelin günlüğü. Gece balkonun kapısını açıp dalga sesleriyle uyumayı çok seviyoruz. Sabah kalktığımda, mevsim ne olursa olsun, denize girenleri ve futbol oynayanları görüyorum kumsalda.
Dört günlük bir tatilde genellikle bir kez pahalı yemek yiyorum. Yazımda bahsettiğim Etxebarri'de anlattığım o günlük tadım mönüsü, minik yılan balığı olmazsa 100, aksi takdirde 125 euro. 20-30 euro’ya çok iyi şaraplar var. İki kişi dünyanın en lüks ürünlerini dünyanın en iyi lokantalarından birinde yerseniz 300 euro verirsiniz.
Ama tabii mönüden ısmarlayıp ve abartmazsanız 100 euro'ya çıkarsınız. Her neyse, geri kalan günlerde ben dengeyi buluyorum.
En sevdiğim akşamları tapas barlarda atıştırmak. Bu konuyla ilgili olduğu için sevdiğim beş tapas barın adını ve özelliklerini haftaya saklayayım.
Biz genellikle her akşam üç tapas bar deniyoruz. Her birinde 2-3 tadımlık, yanında da bira ya da yöresel hafif köpüklü gibi olan beyaz şarap Txakolin. Tapas barlarda 10-15 euro harcıyoruz. Ortalama 40 euro'ya geliyor, her akşam muazzam eğleniyoruz.
"Ibai'ye mutlaka gidiyorum"
Başka bir favorim Sidreria denen olay. Elma şarabı (köpüklü) üreten yerler Sidreria'lar. San Sebastien'a 15 dakika mesafede Astigarraga'da Zapiain bunlardan biri .
Ayakta, konumal yemek yeniyor. Tahta uzun masalar, önünüzde sadece bir bardak. O bardakla fıçıların bulunduğu kava giriyor ve bardağınızı alkolü çok düşük olan 'cidre'yle dolduruyorsunuz. Bardağınızı doldurmanın da bir şekli, bir raconu var. Çok eğlenceli, yemek enfes. Önünüze önce dünyanın en lezzetli 'bacalao' omleti geliyor.
Arkasından morina-bacalao balığı sote. Bol yeşil ve kırmızı biber, zeytinyağı, tatlı beyaz soğan ve domatesle. Sonra süper bir dana pirzola. İki kişi için gelen porsiyon rahatlıkla birbuçuk kilo. Daha sonra kaşara benzeyen idiazabal peyniri. Hem tazesi hem eskisi. Sonunda da tatlı yerine bütün ceviz. Adam başı 25 euro. Öyle Michelin'in iki ve üç yıldızlı lokantalarına yüz vermiyorum İspanya'nın Bask Bölgesi'ndeyken. Arzak Berasetequi ve Akelare benim için çok ilginç lokantalar değil. (Arzak 2000 yılına kadar çok iyi idi. Şimdi ilgimi çekmiyor.)
Ibai denen yere mutlaka gidiyorum. Bir de Getaria kentindeki Elkano'ya bütün kalkan yemeğe. Bu iki lokantayı daha önce tanıtmıştım. Ucuz değiller, ama dünyada en sevdiğim lokantalar arasında.
İstanbul Ulus'taki lokantalar ya da Boğaz balıkçıları kadar pahalı değiller. Çok iyi şarap içiyor, sofradan mutlu kalkıyor ve paranızı helal ediyorsunuz. İşin özeti dört gün içinde bir kez yemeğe, iki kişi 300 euro veriyoruz. İki kez 100-120 civarında, kalanlarsa 40 euro civarında. Dört günde bin euro ayırırsam fazlasıyla yetiyor. 500 euro da otele.
Yazın giderseniz plaj bedava. Deniz temiz, plaj halka açık. Ülkemde bu kalitede bir tatili bunun beş mislini verecek gücüm olsa da yapmam. Çünkü yemek kalitesi çok düşük. Yaşam kalitesi de, iç göç ve başka bazı nedenlerden dolayı, sahil kentlerinde iyice dibe vurdu.
Tek sorun mesafe. Bodrum kadar yakın değil Donostia, İstanbul'a!