“Burunda siyah zeytin, hardal tohumu, karanfil, tarçın ve karabiber aromaları var. Gövdeli ama rahatsız etmiyor. Tanenler köşeli değil, yuvarlak. Tarçın kullanılan yemekler ile uyum sağlayabilir. Benim favorim topik. Kavrulmuş soğanlı topik ile nefis gider bu şarap.”
Konuşan Levon Bahratyan. Kavaklıdere için çalışıyor. Swissotel’de küçük bir davetli kitlesine yeni Egeo serisini tanıtırken ağzından bu laflar dökülüyor.
Söz konusu olan şarap 2006 EGEO SYRAH.
Levon 30 yaşında yok daha. Kavaklıdere’de gördüğüm, tanıdığım birçok genç var. Çoğu bayan. Hepsi işine tutku ile bağlı, hevesli.
Ali Başman Bey belli ki çok iyi insanlar seçiyor. Gelecek için taş gibi bir ekip oluşturuyor.
Aklıma Esra Onat geliyor tabii. Onunla tanışıklığımız eskiye gidiyor ama uzun süre bir aradan sonra kader gene bizi bir araya getirdi. Esra çarpıcı estetiğinin yanında Allah vergisi bir burna sahiptir. Hem biçimli hem koku alma yeteneği had safhada bir burun. Gençlik yılları da yurtdışında geçtiğinden çok iyi şaraplar içme şansı olmuş ve kafasında neyi nereye oturtacağı, bir şarabı nasıl değerlendireceğine dair sağlam kategoriler oluşmuştur. Doğru sözlüdür ve Batı tipi profesyoneldir. Düşündüğünü söyler.
Kavaklıdere’ye uzun yıllar emeği geçti Esra’nın... Onu rol modeli olarak alan gençler var bugün Kavaklıdere’de.
Levon’un prezantasyonunda da hoşuma giden taraflardan birincisi boş konuşmaması ve Batı tipi bir profesyonel olması. Stili abartmadan gerçek bilgi verme üstüne kurulu.
Avrupa ekolünden gidiyorlar
Pazarlama tekniklerinin ağababası tabii ki Amerika. Orada pazarlamada “oversell” diye bir deyim var. Şaşı insanı badem gözlü göstermek gibi bir durum. Malınızı o kadar göklere çıkarıyorsunuz ve öyle bir allandırıp pullandırıyorsunuz ki alıcı “acaba?” diyor.
Uzun dönemde geri tepse bile kısa dönemde maalesef tutuyor bu taktik.
Kavaklıdere bunun tersi. Avrupa ekolünden gidiyorlar. Karşısındaki insanın zekasına ve bilgisine saygılılar. Kendilerine güvenen ama eleştiriye açık bir yaklaşımları var.
Öyle de olmalı çünkü şarapçılığımızın gelişmesi için dış pazarlara açılmak şart. Bunun için de çıtanın yükseltilmesi gerekiyor.
Kavaklıdere bu durumun farkında.
Pendora bağlarından yani kendi bağlarından yaptıkları şaraplar ile kaliteyi yükseltmeye çalışıyor Kavaklıdere.
İçtiğiniz Syrah da bu alanda ileri atılmış bir adım. Sadece kendi bağlarının üzümleri kullanılmış.
Avustralya’nın alkol bombası ama mineral fakiri ve bazen dengesiz Şiraz şarapları vardır. Ürettikleri şaraba Şiraz değil, doğrusu olan Syrah demeleri de hedeflerini doğru seçtiklerini gösteriyor. Fransa’da bu üzümün en iyi sonuçlarını verdiği ve Rhone Vadisi’ndeki Cote Rotie ve Hermitage şaraplarında olduğu gibi dengeli, zarif ve çok katmanlı şaraplar yapmak istiyorlar.
Kesinlikle söyleyebilirim ki Pendora teruarı Syrah için uygun. Şu anda bile bu şarap Eski Dünya ile Yeni Dünya arası bir yerde ve Amerika ya da Avustralya’da üretilen Syrahların çoğundan daha dengeli. Hele bağlar biraz eskisin ve hakkında iyi şeyler duyduğum Fransız önologun yapmaya çalıştığı değişiklikler meyvesini versin Pendora bağlarından gözü kapalı içene “Cote Rotie mı bu” dedirtecek şaraplar çıkabilecek.
O gün tadına baktığımız diğer şaraplar satın alınan üzümler ile kendi bağlarının harmanlaması.
2007 Egeo Cabernet Sauvignon böyle.
Syrah’ya göre şişede bir sene daha az dinlendikleri için henüz biraz köşeli tanenli şaraplar bunlar. İkisinde de daha çok Yeni Dünya stili var. Yani sıcak iklimden gelmiş ve zarafet yerine gövdeleri ile öne çıkan şaraplar. Cabernet Sauvignon biraz ‘astringent’ (damakta hafif yanık gibi ve ekşimsi bir tad kalıyor) ve pek yıllanmayacak gibi. Yüzde elli Cabernet yüzde elli Merlot olan şarap daha bir dengeli ama bitimde fıçıdan gelen tanenler damağı esir alıyor.
Sauvignon Blanc beyaz üzümü Kavaklıdere’nin Kapadokya bağlarında çok iyi sonuç veriyor. 2007 EGEO SAUVIGNON BLANC Adapazarı Geyve bölgesindeki bağlardan üretilmiş. Başarılı da olmuş. Sauvignon’un otsu (herbal) aroma ve lezzetinden çok, başta yeşil elma ve yeşil erik olmak üzere taze meyve aromalarını öne çıkaran ve taze (crisp) bir Sauvignon bu. Bir-iki sene içinde tüketilmeli.
Kavaklıdere istim üstünde. Bakalım daha ne gibi sürprizler bekliyor bizi seneye?
Yeni sürprizleri beklerken ben ne yapacağımı biliyorum. Egeo Syrahmı yanıma alacak ve Burgaz’da Canan Hanım’dan Fincan Cafe adlı lokantasında bir topik yapmasını rica edip Levon’u yemeğe davet edeceğim.