Vedat Milor

Vedat Milor

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Okuyucularım sık sık bana iyi yaprak döner yenen bir yer tavsiye etmemi istiyorlar.
Bu amaçla Cevizli’deki Ali Usta’yı denedim. Temiz ve kaliteli, ama döner biraz kuru.
Geçenlerde Şirinevler’de daha beğendiğim bir yeri “keşfettim”.
Keşfettim tırnak içinde çünkü burasını bilen biliyor tabii. Burayı bana tavsiye eden bir şoför arkadaş.
Sizi bilmem ama ben İstanbul’un resmi taksilerinden çok şikâyetçiyim. Özellikle Laleli, Sultanahmet gibi mekânlarda yuvalanan sahtekârları bir kenara bırakalım. Diğer taksicilerin pek çoğu gidilecek yeri beğenmeme hakkını kendinde görüyor. Lütfedip sizi götürse de iki saat yakınıyor. Uzun yola gitseniz ise bu sefer trafikten o kadar yakınıyorlar ki insanın içinden “peki kardeşim o zaman ne diye bu işi yapıyorsun?” diye sormak geliyor, ama siz susup bitmez tükenmez tiradı dinlemeye mecbur hissediyorsunuz kendinizi. (Çünkü adamdan korkulur. Ben yanında kasap satırı ile dolaşıp adam doğramaktan bahseden taksici de gördüm). Bir de uygar ülkelerde olduğu gibi taksicilerin çalışma saat ve süreleri denetlenmediği için taksicilerin pek çoğu aşırı yorgun ve kötü araba kullanıyorlar. Ayrıca pek çoğu İstanbul’a yeni gelmiş ve şehri tanımıyor.

İyi para kötüyü kovmalı
Belediye bu Ali kıran baş kesen takımını denetim altına almadığına ya da alamadığına  göre, tek kurtuluş ‘korsan’ denen ve son derece kibar olup daha konforlu arabalara sahip olan taksicilerin sayısının artması. İktisatçıların deyimi ile kötü para iyiyi değil, iyi para kötüyü kovmalı.
Ama ülkemiz böyle garip ve her şeyin ters olduğu bir ülke. Aslında kulağından tutulup trafikten men edilmesi gereken taksiciyi kanun koruyor, ama müşteri için kendini paspas yapan ve güleryüzlü taksici ‘korsan’ olduğu için sivil polis tarafından enselenip ailesinin rızkını ceza olarak ödemek korkusu içinde yaşıyor.
Kısacası kanunun koruduğu ne vatandaş ne de biraz fıttırık, ama gariban taksici. Plaka sahiplerinin lobisi kuvvetli ve korunan onlar.

Pek de güzel marine edilmiş
Lokanta dünyasında da durum biraz böyle. Başarmayı hak eden başarısız,  kapısına kilit vurması gereken ise ihya olabiliyor. Birçok lokantacı her şeyi doğru yapıyor ama reklamını yapamıyor. Sonunda da işi Allah’a kalıyor biraz. Ancak bir tesadüf eseri yaptığı iş basından biri tarafından takdir ediliyor ve lokantacı sarf ettiği çabaların karşılığını görüyor.
Büyük bir şans tabii benim bahsettiğim ve pırlanta gibi bir insan olan taksici arkadaşa rastlamam ve  onun beni kendi favori lokantasına götürmesi.
Huzur Et Lokantası’nın sahibi Çetin Saka. Bayburtlu.
Yaprak dönerleri gerçekten İstanbul’da yediğim en iyi yaprak döner. Yüzde 30 kuzu imiş. Bana kalsa yarı yarıya dana ve kuzu olsun isterim, ama Çetin Bey daha fazla yağlı olursa müşteri beğenmez diye korkuyor.
Benim dikkatimi çeken etin oranından çok kalitesi. Hangi kasaptan aldığını öğrenmek istiyorum.
İstanbul’da bir kasaptan almıyormuş. Üç kardeşlermiş. Bir tanesi Babeeski-Silivri civarında. Oralardan besi hayvanları buluyormuş. Etleri haftada bir o civardan geliyor.
Nefis bir et. Dana da iyi, kıvırcık kuzu da.
İstanbul’da kuzu tandır ya da dana şnitzeli 50 kağıda satan Nişantaşı’ndaki  lüks lokanta size hayvansal yem ve küspe yemiş hayvanın lezzetsiz etini verir, ama Şirinevler’de 10 liranın altına nefis et yersiniz.
Bir başkadır benim memleketim...
Yediğimiz döner pek de güzel marine edilmiş.  Baharatların dışında zeytinyağı kullanılmış. İskender olarak deneyebilirsiniz ama bunu tavsiye etmem.  En iyisi dürüm ekmek ve bol taze soğan, ızgara domates ve sivri biber ile mideye indirmek.

Dürüst bir esnaf lokantası
Çetin Bey sadece Bayburt işi döner yapmıyor. Burası tertemiz ve dürüst bir esnaf lokantası. Tırnak paça çorbası ve işkembe çorbalarını deniyorum.  İkisi de güzel.
Beyaz lahanadan bir de sarma yapıyorlar. Karasından daha tatlımsı. İçinde bol et ve az pirinç.
Çetin Bey İspir kurufasulye de yaptığını söylüyor. Ama yeni hasat geldiği zaman hazırlıyormuş. Telefon edince sormalı.
Bu döner daha da iyi olabilir mi? Bence olur. Şu anda doğal gaz ile pişiyor. Odun ateşinde daha lezzetli olur.
Bunu Çetin Bey’e söylüyorum.  Kabul ediyor, ama haklı bir sakıncası var. Odun ateşinden kömür kullanırsa hemen tüketilmesi lazım. Aksi taktirde tekrar ısıtıldığında yanma tehlikesi var ve hijyen açısından bu sakıncalı.
Kısacası bu bir sürüm meselesi. Sürüm olursa her gün tazesi yapılır odun ateşinden.
İçimdeki his bana bunun er veya geç olacağını söylüyor çünkü lokantanın kalitesi Şirinevler tarafına doğru uzanmayı gerekli kılıyor.
Tel: 212 442 59 41
Değerlendirme: *   *   *  *