Vedat Milor

Vedat Milor

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Şarap dünyasında efsane haline gelmek için yeniliklere öncülük etmek yetmiyor. Zaman aşımına uğramayan ve yıllandıkça güzelleşen ve geçen zamana meydan okuyan şarap üretmelisin. Ve tesadüf olmaması için bunu sadece bir yıl değil birçok yıl yapmalısın.
Amerika’da Cabernet üzümünden en iyi kırmızı şaraplar Napa Vadisi’nde yapılır. Fransa’daki Bordeaux bölgesinin aksine istikrarsız ve sürprizlerle dolu bir geçmişi vardır Napa şarapçılığının. Adı sanı duyulmamış bir üretici bir sene sahneye çıkar ve muhteşem bir şarap yapar. Ama bu tek senelik bir başarı olarak kalır.
Chateau Margaux, Haut Brion, Lafite, Cheval Blanc, Latour, Petrus, Le Pin. Ausone... Bordeaux’da belli bir hiyerarşi oluşmuştur ve bu hiyerarşinin resmi hale geldiği 1855 senesinden beri olan gelişmeler bu hiyerarşide çok az bir değişiklik yapmıştır.
Amerika farklı. Sürekli devinim içinde olan bir şarap dünyası var. Zaman zaman, aynı pop sanat dünyasında olduğu gibi yeni oyuncular ansızın sahneye çıkıyorlar ama bazen de geldikleri hızla sahneyi terk ediyorlar.
Bazı istisnalar var tabii.
Bu istisnaların en önde gelenlerinden biri Heitz.

Ayrı fiyatlandırma
Geçen haftaki yazımda Heitz Cabernet’lerinin artık Türkiye’ye ATCO firması tarafından ithal edilmeye başladığını belirtmiştim. Bunun dışında da bu nadide şarapları yapan Joe Heitz’ın Amerikan şarap dünyasındaki öncü konumunu ele almıştım.
Heitz’ın tek bir bağdan ürettiği Martha Cabernet hiç şüphe yok ki eğer Fransa’da olduğu gibi Amerika’da da bağlar bir klasmana tabi tutulsa idi “Premier Grand Cru” yani bir numara seçilirdi. Tom ve Martha May çiftinin sahip olduğu Martha bağlarının özel konumunu ve potansiyelini fark eden Heitz 1960’ların başından itibaren bu bağdan şarap üretmeye ve bağın adını etikette zikredip bu şarabı ürettiği diğer Cabernet şaraplarından ayrı olarak fiyatlandırmaya ve satmaya başladı.

Devrimci bir eylem
2009 yılından geriye baktığımız zaman son derece makul bir karar olarak gözüken bu eylem zamanı için devrimci bir eylemdi. Devrimciydi çünkü o zamana kadar şarabı bir marka sanmış ve bazı markaları fetiş haline getirmiş bir ülkede ‘teruar’ dediğimiz olayın yani şarabın temelde endüstriyel bir ürün değil bir tarım ürünü olduğunun önemini vurguluyordu.
Başka üreticiler de Heitz’ın açtığı yolu izleyince o zamana kadar teruar kavramını bir Fransız züppeliği sanan Amerikan şarapçılığı birden inanılmaz aşamalar kaydetmeye başladı. Öyle ki 1970’lerin ortasından başlayarak birçok şarap otoritesi Napa Cabernet’lerini dünyanın en iyi kırmızı şarapları arasında görmeye başladı.

2001’den sonra yükselişte
Diyebilirim ki 1966 yılından 1991’e kadar geçen çeyrek yüzyılı ele alırsanız ve Amerika’da her senenin en iyi 10 Cabernet’sini seçerseniz Heitz Martha bu listede en az 15 kez yer alır. Kanımca iyi bir Cabernet’yi tarif ederken “Frenk üzümü ve olgun erik aroması” gibi tanımlar biraz amatörce çünkü hem Napa hem de Bordeaux kökenli şarapların çoğunda bu özellikler var. Öte yandan denge, zarafet, yoğunluk, derinlik, mineral zenginlik gibi kavramlardan bahsedebilirsiniz.
Diyebilirim ki pek az Amerikan Cabernet’si Martha kadar hem yoğun ve dolgun hem de zarif olmayı başarabildi. Buna bir de eski bağlara özgü mineral derinlik ve bu bağa özgü hafif bir taze nane aromasını ekleyin. İşte size Heitz Martha.
Geçen yazımda bahsettiğim Kathleen Heitz görüşmesinden beri iki ay geçti. Hemen bu yazıyı yazmamamın nedeni kavımda yıllanan bazı Marthaların tekrar tadına bakmak istememdi. İddia edebilirim ki 1984 benim defterimde 100 üzerinden 95, 1985 100 üzerinden 97 alır. 1974 ise mükemmel. 100 üzerinden 100!
93-96 arasında şarap yapılmadı ve çok iyi bir sene olan 97 ile Martha tekrar sahneye çıktı. Öte yandan 90 yıllarında “süper Cabernet”ler diye adlandırılan başka Napa şarapları da piyasaya çıkmaya başladı: Dalla Valle-Maya, Screaming Eagle, Bryant, Harlan Estate, Colgin.....Bu gelişmeler Joe Heitz’ın yaşlanması ve sağlığının bozulması ile çakışınca Heitz biraz irtifa kaybetti. Öte yandan 2001’den sonra ikinci kuşağın öncülüğünde tekrar yükselişe geçti.
ATCO üç Heitz getirtmiş Türkiye’ye. En basitleri olan 2001 Napa Valley fiyatına göre çok başarılı. 2001 Heitz Bella Oaks bir zarafet örneği. Heitz Martha ise daha yoğun, zengin ve hem orta damak hem de bitimde iz bırakan bir şarap. Henüz 90 öncesi Marthaların derinliğine ulaştığı söylenemez ama eminim zamanla o da olacaktır.
Çirkin Amerikalı diye bir kavram vardır ya. Bence Joe Heitz, artık aramızda olmasa bile “güzel Amerikalı”.