Karşımda oturan orta yaşlı hanım iyi yetişmiş olduğu her halinden belli olan tipik bir orta - üst sınıf Amerikalı. Giyimi kuşamı gösterişten uzak ama titiz ve hem yaşına hem de balık eti fiziğine uygun. Hareketleri ölçülü. Sorulan sorulara kaçamaksız cevaplar veriyor ama ağzından çıkan lafları tartıp biçtiği de belli oluyor.
Adı Kathleen Heitz Myers. Heitz aile şirketinin başında. Kaliforniya’da şarapçılığın merkezi Napa Vadisi’nin en ünlü şarap yapımcılarından biri olan Heitz şaraphanesini yönetiyor. Heitz şaraplarını Türkiye’ye ithal etmeye başlayan ATCO firmasının davetlisi olarak Türkiye’de.
Efsanevi Joe Heitz’ın üç çocuğundan biri ve biricik kızı. Joe Heitz. Benim için ve Amerikan şarap tarihi için çok şeyler ifade eden bir ad. 2000’de, 81 yaşında kaybettiğimiz ama Heitz Martha Cabernet şarapları yıllanmaya devam ettikçe şarapseverlerin gönlünde yaşayacak bir efsane Joe Heitz.
Kişisel bir parantez açayım. Yıl 1982. Kaliforniya Berkeley Üniversitesi’nde lisans üstü eğitim yapıyorum. Hafta sonları en büyük zevkim Napa ve Sonoma’daki şaraphaneleri dolaşmak ve buralarda iyi sonuç veren Cabernet Sauvignon şaraplarını denemek.
Arada beğendiğim şaraplar oluyor ama bir türlü muhteşem olduğunu düşündüğüm bir şaraba rastlamıyorum. Damak zevkim daha çok Fransız Bordeaux şaraplarından yana. Bir şarabın gövdeli olması beni tek başına tatmin etmiyor. Hem gövdelı hem zarif olsun ve de belli bir mineral derinliği olsun istiyorum.
İlk yudumda aşk
Arayan derviş muradına erermiş. Sonunda mucize gercekleşiyor. O ana kadar varlığından habersiz olduğum bir şaraptan aldığım ilk yudum uzun süre devam edecek bir aşk hikâyesinin başlangıcı oluyor.
1974 Heitz Martha şarabı ile 1985 senesinin bir sonbahar akşamı Berkeley’deki Chez Panisse lokantasında ilk karşılaşmamı dün gibi hatırlıyorum.
İnsan ikinci Amerikalı sevgilisini nasıl unutur? Peki bu şarabı yapan Joe Heitz kimdir? Nasıl bir insandır? Neden bu kadar önemlidir?
Önemli çünkü uzakgörüşlü bir insan. Bir öncü. Vizyon sahibi. İnanılmaz hırslı ve risk almayı bilen bir girişimci. Onun hayatı Amerikan ve Napa şarapçılığının gelişmesi ile iç içe. Bir Fatih Terim Türk futbolu için ne anlam ifade ediyorsa o da Amerikan şarap tarihi için benzer bir anlam ifade ediyor.
Tabii bu tip insanlara gıcık olan çoktur. Şahsiyeti kuvvetli, iradesi güçlü ve bazen taviz vermeyi bilmeyen ve dediğim dedik insanlardır bu tip kimseler.
Joe Heitz de öyle. Uzun çalışma hayatı boyunca nabza göre şerbet vermemesi ile ünlü. Düşmanı çok ama dostu daha çok. Öte yandan Sezarın hakkını Sezar’a derler ya. Dostunun da düşmanının da takdir ettiği biri Heitz.
Nasıl takdir edilmez ki? Şimdiki birçok Napa şarap patronu gibi ağzında gümüş kaşıkla doğmamış. 1940’larda Napa’ya gelmiş. Önoloji okumuş. Başka bir efsane olan Andre Tchelistcheff’in baş asistanı olmuş ve ondan dünya çapında şarap yapmanın inceliklerini öğrenmiş.
Dostlarının yardımıyla kendi şaraphanesini kurmuş. Bitmez tükenmez bir enerji ile Napa Vadisi’nde Cabernet üzümünün en iyi yetişeceği bağları aramış ve bulmuş. İlki Oakville’deki Martha bağı. İkincisi de Bella Oaks bağı.
Tek bağdan şarap
Birçok “ilk”e öncülük etmiş. Bağ sahipleriyle iyi ilişkiler kuran ve iyi üzüm olmadan iyi şarap olmaya-cağını anlayan ilk Amerikalı. Teruar dediğimiz toprak, iklim yapısı ve bağın konumunun şarapçılıktaki önemini de ilk fark eden Amerikalı.
Bunun sonucu olarak da Martha bağlarından gelen üzümü diğerlerinden ayırıp şişeleyen ve Amerikada bugün popüler olan “single vineyard” dediğimiz tek bağdan şarap yapımına da öncülük eden kimse.
Fiyatlama ve şarap yapımında da öncü. 1968 Martha şarabını 9.50 dolar gibi o an için astronomik bir fiyatla satışa çıkardığı zaman herkes aklını kaçırdığını sanıyor.
Bu anlamda da Heitz şu anda “Cult Cabernet” ve süper Cabernet denen ve şişesi 1000 dolar civarı olan şaraplara da öncülük ediyor.
Ancak Heitz için yüksek fiyat alışılanın çok ötesindeki kalitenin bir ifadesi. Tam bir mükemmelliyetçi olan Heitz şarabın kalitesini arttırmak için elinden ne gelirse yapıyor. Hasat zamanı mümkün olduğu kadar erteleniyor ve salkımlar fizyolojik olarak olgunlaşmadan hasat başlamıyor. Fermantasyon sonrası şarap, önce eski sonra yeni meşe tank ve fıçılarda üç sene yıllandırılıyor. Daha sonra da iki sene şişede bekletiliyor.
Bütün bu çabaların sonunda da ortaya bazı dünya çapında şaraplar çıkıyor ve Amerikan şarapçılığının tarihinde yeni bir defter açılıyor.
Önümüzdeki haftaki yazımda Heitz Cabernetleri’nden ve Napa Cabernetleri’nin dünyadaki konumundan daha ayrıntılı bahsedeceğim sevgili okuyucular.
Bu arada sizin de artık ülkemizde bulunan Heitz Cabernetleri’nin tadına bakmanızı tavsiye ederim.