Vedat Milor

Vedat Milor

Tüm Yazıları

Kilisli Fiko daha çok bir büfe. Ortada bir masa, tezgahta 7-8 tabure. Bir de mangal. İlginç bir detay kebapların dürüm, lavaş, tırnak pide gibi ince açılmış bir ekmek içinde değil de, daha kalın bir ekmek arasında olması
Kilis deyince benim aklıma Özkilis’te yediğim nefis Kilis Tava geliyor. Fatih’teki Özkilis basit bir lokanta. İçkisiz. Lahmacunu ve Kilis tavası nefis. Kuzu şiş de pamuk gibi ve lezzetli.
Kilisli Fiko ise lokanta bile değil. Daha çok bir büfe. Ortada bir masa, tezgahta 7-8 tabure. Bir de mangal.
Kadıköy’de Karaköy-Eminönü iskelesinin karşısından Haydarpaşa istikametine doğru yürürken, karşınıza çıkıyor.
Zaten nefis kebap kokularından doğru adrese geldiğinizi fark etmemek mümkün değil.
Gece açık olduğu için daha çok akşamcıların ve geç saatlere kadar çalışanların rağbet ettiğini düşündüğüm bir mekan.
Biz de öyle yapıyoruz. Birlikte çekim yaptığımız bir arkadaş gece yarısını ilerleyen saatte beni evime bırakmak üzereyken “Karşıda çorbası lezzetli, kebabı güzel bir yer var. Denemek ister misin?” diye soruyor.
Böylece kanıma da giriyor. Önce “Tok mideyle yatılmaz” diyorum. Sonra karnımın acıkmaya başladığını hissediyorum. Aklıma beni hiç tanımayan ama bir yerde karşılaşınca “Vedat Bey, kanımıza giriyorsun. Gece vakti karşımızda seni hapur hupur nefis yemekleri götürürken görüyoruz ve senin yüzünden hiç olmadık saatlerde yiyip kilo alıyoruz” diyen izleyicilerim geliyor.
Zagar Ender arkadaş da onların intikamını almak için gecenin 01.00’inde beni kebapçıya sürüklüyor.
Önce yuvarlama çorbası geliyor önümüze.
Yoğurdu kesilmemiş. Bol tereyağlı. Küçük kuşbaşı etler kuzu ve ağzınıza layık. Eti bol. Çok az lokantada bu kadar güzeli yapılıyor.
Çorba 6.5 TL.
“Çiğ köftemizin de tadına bak” diyor ve getiriyorlar.

Haberin Devamı

Sütlü ekmek kendi başına da lezzetli
Çiğ köfte taze. İnce bulguru şişmemiş. Etten pek kısıldığını da söyleyemem ama salçası benim zevkime göre fazla. O yüzden adeta ıslak gibi. Ağzınıza götürürken dağılıyor.
Karışık kebap getiriyorlar. Acılı, acısız ve şiş (Adana ve Urfa deniyor nedense buna İstanbul’da ama ne Adana ne de Urfa’da kendi adlarına vakfedilen kebapları buluyorsunuz).
İlginç bir detay kebapların dürüm, lavaş, tırnak pide gibi ince açılmış bir ekmek içinde değil de, daha kalın bir ekmek arasında olması.
Özel bir ekmek. Sütlü. Francalayı andırıyor. Soğuk değil. Mangala atılmış. İçine de mangalda pişen etlerin yağları damlamış.
Kalın olduğu için kebap lezzetini bastırıyor ama. Öte yandan kendi başına çok da lezzetli.
Bol kırmızı biberli soğan ve havuç rendeyle sunuluyor karışık kebap. Bendeniz de etleri ekmekten çıkarıyor ve biraz et yiyor biraz da o enfes ekmeğe soğan ekleyerek bir lokma ısırıyorum. Böylece ekmek kebabı bastırmıyor ve keyfi çıkıyor. Kebapla birlikte sunulan mangalda pişmiş domates ve biberler de cabası.
Kebabın bıçak kıyması olduğunu söylüyorlar ama emin değilim. İstanbul dışında yediğim zırhla çekilmiş etlerin lezzetinde değil. Ama İstanbul standardının da üzerinde. Baharatı iyi ayarlanmış, içi fazla pişirilip kurutulmamış ve et kuzu-dana karması olduğundan yağsız değil.
Kuşbaşı nedense biraz yavan. Herhalde besi hayvanı olmasından.Öte yandan araya, olması gerektiği gibi, kuyruk yağlarını ekleyip lezzetlendirmişler. Adana ile karıştırıp aynı anda kursağa götürünce hiç de fena olmuyor.
Kendi baklavalarını da memleketten getirdikleri yağla yapıyorlar. Bol fıstıklı. “Gaziantep’te yediklerimi aratmaz” dersem abartmış olurum ama gerçekten damakta eriyen güzel bir baklava.
Çorba, ekmek, iki çeşit kebap, şiş, çiğ köfte ve baklava...
Yatmadan önce hafif bir ‘snack’.
Demek ki çok kimsenin benden alacağı varmış. TEL: 0216 418 9195