FICCIN HAMUR iŞLERiNDE UZMANLAŞMIŞ
Buraya adını veren Fıccın bir nevi börek, tepsi böreği. Hamur işlerine özen gösteriliyor. Yemeklerin severek yapıldığı aşikar
Bazen bazı şeyler kısmet olmuyor. Fıccın’a prodüktör bir arkadaşım ve onun yakın bir arkadaşıyla hafif bir şeyler yemek için uğradım bir çekim sonrası. Beğendim ve 10 gün sonrası için daha kapsamlı bir yemek için anlaştık. Sonra araya geçtiğimiz pazar günkü yazımda bahsedeceğim Barcelona gezisinde bir arkadaşımın yaşadığı aksilikler girdi. Dönüşüm gecikti ve yemek iptal oldu.
Ben de daha fazla beklemeden ilk izlenimlerimi aktarmak istedim.
En güzeli buradaki atmosfer.
Rahat ve güvenli bir ortam yaratılmış. İlk göze çarpan lokantanın müdavimleri olduğu. Bu hem güzel hem de tehlikeli. Güzel, çünkü müdavimleri olan lokanta belli bir güven ortamı yaratmış ve takdir edilmiş demektir. Tehlikeli, çünkü bu tip yerlerde buraya ilk kez gelen müşteriler pek ilgi görmez ve kendilerini dışlanmış hissedebilir.
Dikkat ettim. Herkese iyi muamele ediliyor. Müdavimlerin farkı ne istediklerini iyi bilmeleri. Gider gitmez önlerine favori mezeleri geliyor.
Sabri Savcı Bey buranın acılı ezmesi olan ‘Acika’yı çok seviyor. Benim de seveceğimi düşünmüş. Haklı. Muhammarayı andırıyor. Cevizli biber salçası. Peynirsiz. Bu durumda salça lezzetliyse lezzetli, yoksa yenecek bir şey olmaz. Fıccın’daki Acika’yı çok sevdim. İştah açıcı ve iyi malzemeden yapılmış.
Fıccın bir nevi börek
Çerkez mantısı ‘Haluj’u önceden de denemişliğim var. Bodrum çarşısında Çerkez asıllı bir hanımın enfes Haluj yaptığını hatırlıyorum. Bence Haluj yoğurtsuz denenmeli. Güzel olanı ince açılmış, bol otlu ve peynirli olanı. Üzerinde de erimiş tereyağı. Bu bana güzel bir ıspanaklı-ricotta peynirli ravyoliyi hatırlatıyor. Ülkemizde İtalya’da bulacağınız ravyoliyi bulamazsınız çünkü orada kullanılan un ve peynir yok ve o kadar ince açılmıyor.
Gerçek Haluj bence İtalyan ravyolisine lezzet olarak en yakın hamur işi.
Kıymalı da yapılıyor burada ama ben peynirliyi tercih ederim.
Buraya adını veren Fıccın bir nevi börek. Tepsi böreği. İçi baharatlı ve kıymalı. Üstü yumuşak. Ben kıymasını biraz kuru buldum. Üzerinin hafif çıtır ve içinin daha sulu-yağlı olması lezzet verir diye düşündüm.
Buna karşılık son derece hafif olan saç böreklerini daha çok sevdim. Velibah. Hazır yufka değil. Elde açılmış. Patateslisi var. Ispanak ve peynirlisi var. Deneyin.
Bir de Nasi Zigga dedikleri kabak beğendileri var. O da çok başarılı.
Yeteri kadar öğün denemediğim için not vermiyorum. Ama tekrar gitmek istediğime göre yeteri kadar farklı ve değişik olduğunu düşündüğüm bir mekan. Hamur işlerine özen gösteriliyor. Yemeklerin severek yapıldığı aşikar. Fiyatlar son derece makul. Mekan temiz ve sıcak.
İnşallah gelecek sefere bir aksilik çıkmaz.
HAMUR iŞLERiYLE NE iÇiLiR?
Fıccın hamur işlerinde uzmanlaşmış.
Eğer canınız bir bira ya da rakı çekerse tabii sakıncası yok.
Ama canınız şarap çekerse dikkatli olmanız lazım.
Yoğurtlu bir öğünle şarap uyumu imkansız gibi. Bu açıdan fıccın ve haluj gibi yemeklerin yoğurtsuz olması avantaj.
Sakın Cabernet, Şiraz, Boğazkere ve Öküzgözü gibi sert ve tanenli şarapları seçmeyin yukarıda bahsettiğim hamur işleriyle.
Taneni az, yumuşak, muhtemelen karbonik maserasyona tabi tutulmuş hafif bir kırmızı en güzeli.
Ülkemizdeki şaraplardan ilk aklıma gelen Kavaklıdere primeur.
Gamay üzümünden her kırmızı şarap olur ama.
Tabii bir Fransız Beaujolais şarabınız varsa alıp getirebilirsiniz yanınızda.
Kalecik Karası da olur. Kavaklıdere ya da başkası.
Elinizde Dolcetto üzümünden bir İtalyan şarabı varsa o da olur.
Fransız olarak, Beaujolais dışında, Jura-Arbois bölgesi üzümleri Trousseau ve Ploussard’dan elde edilen asidi ve meyvesi güçlü şaraplar da olur. Ben bunları çok seviyorum. Bir de Loire bölgesindeki Cabernet Franc üzümünden yapılan Chinon gibi şarapların çok iyi gideceğini düşünüyorum bu tip hamur işleriyle.
Çok kişilik bir grupla gidersem hepsini deneyip sonuçları yazarım.
Ne olursa olsun, seçtiğiniz şarabın alkolü yüzde 13’ü geçmesin.
Bir de bu şarapları 18-19 derecede içmenizi tavsiye ederim.