Genel olarak okumuş-aydın kesim futbola burun kıvırır. Futbola meraklı olmak ilkel bir zevkmiş gibi görülür. Hatta futbol sevgisinin patolojik bir durum olduğu ve ruhi bir bozukluğu yansıttığını söyleyen ‘enteller’ bile vardır.
Ben farklı düşünüyorum. Futbol insana çok şey öğretir. Önemli hayat dersleri içerir.Bu konuda ciddi doktora tezleri yazılıyor. Ben futbolun çok basit ve olumlu iki özelliğine parmak basayım..
Birincisi futbol maçları güzel bir “bayram ve birlik-beraberlik havası” yaratır. Birbirini hiç tanımayan ve günlük hayatta bir araya gelme şansları pek olmayan insanlar aynı amaç uğruna birbirine kenetlenir. Takımı ile gurur duyan insanın morali düzelir, kendine güveni artar.
İkinci olumlu özellik ise birincinin tersi. Futbol bazen aşırılıklara ve fanatik hareketlere izin verir ama bunları törpüleyici bir yanı vardır. Hem futbolcu hem seyirci “keskin sirkenin küpüne zarar” verdiğini er veya geç anlar. Sonra komşusunun haline güler ve kendi mutlul-uğunu onun mutsuzluğuna tahvil etmeye kalkarsa aynı şey kendi başına da gelir.
Bumerang efekti
Bir bumerang gibidir futbol. Kendi mutluluğunun zevkini çıkaracağına başkası ile uğraşır, onu alaya alırsan yarın ya da öbür gün o küfürler ve alaylar üçe katlanmış olarak sana geri gelir.
Ayrıca “ummadık taşın baş yardığını” ve çok çalışmak ve kolektif oyunla aşılmayacak hiçbir engel olmadığını öğretir futbol. Gün gelir, 10 sene önce olduğu gibi, bir Galatasaray ve bir Deportivo Coruna en iyi futbolu sergiler ve piyasa değeri kendilerinin 10 katı olan ekipler ile kedinin fare ile oynadığı gibi oynarlar.
Ama sonra çok gevşenir ve egolar kaf dağına yükselirse “eski çamlar bardak olur.” Bordeaux şaraplarında olduğu gibi.
Nasıl bir zamanlar Real Madrid , Liverpool, Ajax ve AC Milan tek büyük olmasa bile en büyük oldu. Bordeaux şarapları da uzun müddet böyle idi.
Özellikle de 2. Dünya Savaşı ile 1982 arasındaki dönemde. 1982 çok iyi bir sene idi. Hemen herkes şan ve şöhrete kavuştu. Zengin oldu. Bundan sonra idare-i-maslahat dönemi başladı Bordeaux’da.
Lafite, Latour, Mouton, Margaux, Haut Brion, Petrus, Le Pin, Cheval Blanc gibi en büyükler iyi şaraplar yapmaya devam etti ama tarihi denecek yani 1870,1929, 1945, 47, 61, 64, 70 gibi yıllarda yapılanlara eş değerde şarap yapamadılar. Yapamadılar çünkü üzüm üzüme bakarak karardığı için komşularının işi ağırdan aldığını görüp az çaba ile zirvede kalacaklarını düşündüler.
Ya geri kalanlar?
Tek tük iyi şaraplar yapıldı tabii ama özellikle ucuzlar arasında kalite o kadar düştü ki Bordeaux adı giderek, “endüstriyel, kalitesine göre kazık, snoblar için biçilmiş kaftan, meşe tadı baskın ve teruarı yansıtmayan” şarapları tanımlamak için kullanılmaya başlandı. Bir kelime oyunu yaparsak Bordeaux, ‘Bored Eau’ yani ‘su gibi sıkıcı’ demek oldu.
Bordeaux’nun tahtı sarsıldı
Ya sonra ne oldu? Hem ucuz hem pahalı şaraplar arasında Bordeaux’nun tahtı sarsıldı. Fransızlar bile her gün içtikleri ucuz şarap olarak ithal ya da Fransa’nın başka bölgelerinden gelen şarapları tercih etmeye başladılar. Ama gerçek büyük hiç yenilmeyen değil, yenilgiden ders çıkarandır.
Şimdi Bordeaux’da bu oluyor.
Bunun nasıl olduğu teknik ve uzun bir konu. İnşallah Fransız yemek ve şarapları ile ilgili kitabımda anlatacağım.
Öte yandan sizlerle paylaşmak istediğim birşey var.
Nasıl çok meşhur bir futbolcuyu örneğin Ronaldinho’yu transfer etmeye gücümüz yetmez ise çoğumuz, fiyatından ötürü, Petrus içemeyiz. Önemli olan yarının yıldızlarını fiyat düşük iken keşfedip stoklamak.
İşte size bu tür dört tavsiye.
YARININ YILDIZLARI
1. PONTET-CADET: Pauıllac’ta ve 1855’te yapılan resmi sıralamada 5. kategoride ama biyodinamik tarım uygulayan tek Şato. Gerçek teruar şarapları yapıyorlar.
2. HAUT CONDISSAS: Resmi klasifikasyona girmiyor ama sahibi eski modacı Jean Guyon sadece şarapları Escada tasarımı pakette sunmuyor. Petrüs gibi en büyükleri zaman zaman kör tadımda geride bırakan ama onların onda biri fiyatına bir şarap da yapıyor.
3. CHATEAU-MARQUIS-D’ALESME-BECKER: Margaux ve sıralamada 3. kategori ve uzun süre uyudu. Şimdi çıkışta. Müthiş şaraplar çıkacak buradan 2006’dan itibaren
4. POUJEAUX: Sıralamaya bile girmiyor ve avam kategoride (Cru Bourgeois). Ama fiyata göre kalite mükemmel. Herkes Mersin’e giderken onlar tersine gitmiş. Allah’tan.