ENTELEKTÜEL BiR KARADENiZ LOKANTASI

Karadeniz mutfağı genel olarak iki farklı özelliği bünyesinde taşıyor. İlki, oldukça dar ve çeşitlilik az, ikincisi az sayıda malzemeden muhteşem lezzetler çıkarması... Beyoğlu’ndaki Klemuri, bu özellikleriyle genç kesime, lezzetli ama hafif sebze ağırlıklı yemek isteyen turistlere ve gurmelere hitap edebilir

Klemuri’den ayrılırken müşterilere, birbirinden ilginç kartpostallar veriliyor.

Klemuri, Pazar (Rize) Lazca’sında eski mutfaklarda yemek kazanının asıldığı zincire verilen admış. Ardeşen’de “kremuli”, Hopa’da ise “keemuli” olarak bilinirmiş. Beyoğlu’ndaki Klemuri’nin mönüsünden.
Mönü dışında bir de ayrılırken verdikleri kartpostallar var. Hepsi çok ilginç ve hem duygularınızı hem beyninizi kamçılamaya yönelik.
Genel olarak Karadeniz mutfağı da ilginç. İki farklı özelliği bünyesinde taşıyor. Birincisi oldukça dar ve çeşitlilik az. İkincisi ise az sayıda malzemeden çok lezzetli bir mutfak yaratmasını başarması.
Bir de buna Karadeniz’in zengin bitki örtüsü ve buradaki çeşitli otlar eklenirse, Karadeniz mutfağının potansiyel olarak bir vejetaryen cenneti haline gelebileceğini düşünüyorum.
Klemuri bu potansiyeli taşıyan öncü modern Karadeniz lokantalarından biri.
Özellikle genç kesime, lezzetli ama hafif ve sebze ağırlıklı yemek isteyen turistlere ve gurmelere hitap edebileceklerini sanıyorum.
Paylaşılan tabaklar arasında Akdeniz Tabağı (aşçı Antakyalı, sahipleri Karadenizli), Karadeniz Tabağı ve Muhlama var.
Karadeniz Tabağı’nın içeriği değişiyor. Benim bahtıma turşu fasulye kavurması, pazı dible, cevizli soğan kavurma ve otlu patates kavurma çıktı. Hepsi taze, lezzetli ve özenilerek pişirilmiş ve bekletilmemişti. 15 TL’ye bu tabak paylaşılabilir ya da solo öğle yemeği yiyorsanız makul fiyata tek öğün olabilir.
Muhlama’yı da çok beğendim. Kullanılan mısır unu ince, yayla peyniri leziz ve tereyağı gerçekti. Tavsiye ederim.
Silor denen Karadeniz mantısı, burma yufka içine sarılmış kıymalı mantı. Daha önce bildiğim Bosna mantısını andırıyor. Lezzetli ama içimdeki bir his bunun evde yapılırsa daha da özel olacağını söylüyor.
Pazı sarmayı çok beğendim. Kıyması iri çekilmiş ve et yediğinizi anlıyorsunuz.

Hamsili pilav yediğimi anladım
Hem hamsili pilav, hem de hamsili köfte denedim.
Ben nedense deniz ürünlerinden çekilen, kıyma haline getirilmiş köfteleri çok ilginç bulmuyorum. Aşçıbaşı artıkları bu şekilde değerlendirmiş gibi bir düşünceye kapılıyor ve ne yediğimi tam anlamıyorum.
Ama Klemuri’de gerçekten hamsili ve sebzeli bir köfte yediğimi anladım. Yanında roka salatasıyla sunulmuş, hafif ve lezzetli bir ana yemekti.
Tabii daha da özel olan hamsili pilav... Daha doğrusu hamsi kaplamalı iç pilav.
Daha gazetede falan yazmazken İstinye’de bir esnaf lokantasında zaman zaman hamsili pilav olurdu. 25 sene önce falan ilk kez yediğimde hem çok emek isteğini hem de çok leziz olduğunu düşünmüştüm.
Hâlâ da öyle düşünüyorum.
Klemuri’deki hamsili pilavı, özellikle hamsinin yağlı olduğu dönemlerde, gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. 16 TL. Bence işin zahmetini dikkate alırsanız son derece makul. Tek sorun var. Sadece çarşambaları bulunuyor.

Baklava ve sütlacın mutlu sentezi:?Laz böreği
Hamsili pilav kadar laz böreği de Karadeniz’in bir harikası. Hem baklava hem sütlaca benzeyen laz böreği, sanki bu ikisinin mutlu sentezi.
Hopa ve Rize’nin adını unuttuğum bir köyünde bir evde yediğim laz böreklerinin tadını hiç unutmayacağım.
İnanın dünyanın en meşhur ve pahalı lokantalarında o lezzeti bulamazsınız.
Klemuri herhalde aynı malzemeleri (örneğin o düzey tereyağı ve gerçek köy yumurtası) bulamıyor. Ama eğer diğerlerini bilmesem buranın laz böreğini değişik bulur ve bayılırdım.
Bayıldığım, tadına baktığım bir diğer tatlıya, termon deniyor. Üzümden yapılıyor. Mevsimlik. Şu satırlar yazıldığı an mevsimi bitmiş olabilir.
Meyveli tatlılar arasında en iyilerle yarışır.
Gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bir lokanta Klemuri.
Bir büyük avantajı daha var: İçkili.
Bu güzel yemeklerin yanına bir kadeh şarap istiyorsanız, kadehte de şarap sunuyorlar burada.

DEĞERLENDİRME: H H H H H (4.0)