Fransız Ortaçağ kasabası Eze’de 1 Michelin Yıldızlı Chateau Eza’da yemekler iyi ama o kadar. Yine de şarap fiyatlarını dörde katlamasalar ve ana yemekler de tatlılar ve peynirler kadar iyi olsa, buraya deli gibi aşık olabilirim
Hangisi sizce daha romantik? Capri Adası’nın tepesinde Arco Naturale denen doğa harikasının tam orada, ayağınızın altında Faraglione kayalıklarını seyrederek harika bir pizza, enfes mozzarella, tarla domatesi ve müthiş hamur işleri yemek ister misiniz? Tam gün batımında giderseniz kendi kendinizi çimdiklemeniz gerekecek, hayal olmadığını idrak etmek için!
Peki Bodrum’un dejenere olmayan nadir köşelerinden Gümüşlük’te kumsala kurulmuş bir masada şortunuzla oturup çıplak ayağınıza dalgalar çarparken sevgilinizle diz dize, el ele taze mezelerden atıştırarak hafiften demlenmeye ne dersiniz?
Şimdi sıkı durun
Fransa’nın en ilginç Ortaçağ kasabasında, Eze denen yerde akşam yemeği. Kasabanın en tepesinde Chateau Eza denen butik otel ve lokanta var. Geçen yüzyılın başında İsveç Prensi’nin yazlık konağıymış. Şimdi sahibi zengin bir Amerikalı. Burada minik bir terasta yemek yediğinizi düşünün. Terasta 4 kişilik tek masa var. O da sizin. Somolye, garson, şef garson. Sanki özel hizmetlileriniz. Ana yemek salonunda ve başka teraslardaki müşterilerle de ilgileniyorlar ama servis hiç aksamıyor. Ya önünüzdeki manzara? Vallahi Capri’yle çekişir. Tüm Cap Ferrat ayağınızın altında. Girintili çıkıntılı bir yarımada ve bir renk cümbüşü. Orman ve deniz. Etrafta hiç çirkin yapı yok.
Biz gariban İstanbullular...
Aklıma geliyor. Biz gariban İstanbullular dünyanın yaşam kalitesi en düşük metropollerinden birinde yaşıyoruz. Trafik keşmekeşi ve yaşam stresine bir de çirkin şehir estetiği eklenince farkında olmasak bile gerilip kötümserleşiyoruz.
Herkesin ihtiyacı var Chateau Eza’nın harika terasında senede bir kez bile olsa stres atmaya. Servis ve mekan bu kadar harika olunca böyle bir lokantanın Michelin Yıldızı almaması olanaksız. Alıyor. Bir yıldız. Ah bir de yemekler şahane olsa da yengemin yaş günü hakkıyla kutlansa. Yemekler iyi ama o kadar. Belki denediğim öğünler içinde en iyisi enginar yahni. Minik enginarlar tereyağ ve beyaz şarapla pişmiş ve yaz trüfüyle harmanlanmış. Enginarlar diri kalmış ve şarapla tereyağı bileşimi harika bir sos olmuş.
Ördek bütün pişirilmeli
En basit Fransız lokantasında bile harika ördek ciğeri yersiniz. Hem terin hem sote edilen ördek ciğeri. Chateau Eza’nın şefi orijinal olsun diye epey baharatlı bir terin hazırlamış. Vermutla da marine etmiş. Sonunda aşırı baharatlı ve acımsı bir lezzet oluşmuş ve her ne kadar bu lezzeti dengelemek için yörenin harika Menton limonundan bir konfit yapılmışsa da damağınızda bir acılığın kalması önlenememiş.
Önceden bütününden ayrılan av etleri, lezzetlerinden bir şey kaybediyor. Fransızlar çok iyi ördek pişirir ama bütün pişmeli. Buraya herhalde ördek göğsü bonfile gibi kesilmiş ve dondurulmuş olarak geliyor. Şef ördeğe elma birası (cidre) ve Chartreuse denen ve bilimum bitki özlerinden elde edilen nefis likörle harika bir sos yapmış ama ördeğin kendisi maalesef lezzet fukarası.
Gerçek deniz levreği bizde bulunmuyor ama Fransa’da da bulunması zorlaştı. Bar de Ligne oltayla tutulmuş levrek demek. Ama herhalde çiftliklerden kaçan bir levreği tutmuşlar. 12 senelik Balsamik sirke ve kabuklu deniz ürünleriyle gene harika bir sos hazırlanmış ama balık Fransızların deyimiyle “Comme ci comme ca” (şöyle böyle).
Tatlıda romantizm
Ama peynir tabağı ve tatlılara söyleyecek yok. Özellikle çilekli ve limon kokulu sufleyi bizde sufle yapan tüm lokanta erbabının ve sufleseverlerin tatmasında yarar var. Onun kadar lezzetli olan da Japon limonu aromatik yüzü ve litchi denen minik incire benzeyen ama tadı çok farklı olan egzotik meyveli tatlı. Sosunda gül suyu da var. Bu tatlıyı 7’den 70’e sevmeyecek insan düşünemiyorum. Adı, ‘passionnement romantique’, yani ‘tutkulu romantik’.
Şahsen şarap fiyatlarını perakende fiyatın üzerine dörde katlamasalar ve ana yemekler de tatlılar ve peynirler kadar iyi olsa ben buraya deli gibi aşık olabilirim. Bu lokanta söz konusu olduğunda tutkulu aşıktan çok geçmiş bir maceranın güzel taraflarını hatırlayan ama eski defterleri karıştırmaya niyeti olmayan eski aşık gibi hissediyorum kendimi.
Değerlendirme: 6.5