Mission Haut Brion şatosunda tura başladık öncesinde biraz bağlarda dolaştık. Birbirine bu kadar yakın bağlardan nasıl bu kadar farklı şarap çıkar?
Pazar günkü yazımda Bordeaux’daki Saint-James butik otel ve Michelin iki yıldızlı lokantasını eleştirirken buraya yanımda getirdiğim 89 Haut Brion şarabından bahsetmişstim.
Amerika’da hemen her lokanta sizin şarabınızı yanınızda getirmenizi kabul ediyor ama ‘tıpa açma’ parası alıyorlar. 15 dolar. Eğer devamlı müşteriyseniz bu para genellikle alınmıyor.
Avrupa’da yavaş yavaş bu güzel gelenek başlıyor. Ama henüz kural değil, istisna. Bu açıdan bakarsanız Saint-James gibi bir lokantanın çarşamba günleri müşterilere ücret almadan kendi şaraplarını getirme izni vermesi takdire şayan.
Darısı bizim başımıza!
Haut Brion benim çok sevdiğim bir şarap. Öte yandan şatolarını hiç ziyaret etmemiştim. Saint-James’le şatonun bulunduğu Graves arası mesafe 20 dakika. Bu kadar yaklaşmışken bir görmek istedim.
“Bağlarda gezdik”
Hafta sonları hariç şato ziyaretçi kabul ediyor. Ama randevu almak lazım. visit@haut-brion.com adresine kısa bir mesaj yolladım. Birkaç saat içinde ‘Barbara Wiesler’ imzasıyla olumlu cevap geldi. Ancak gelen cevapta şatonun tadilat nedeniyle kapalı olduğu ve bizi aynı aileye ait olan Mission Haut Brion şatosunda bekledikleri belirtiliyordu.
Randevu 11.00’deydi, eşim ve ben 10 dakika önce oraya vardık ve bağlarda dolaşıp daha yeni bitmiş olan hasat sonrası salkımlarda kalmış üzümleri yiyerek ‘fenolik olgunluk’ derecelerini tespit etmeye çalıştık!
Görüntümüz komik miydi, ilginç miydi, bizi şatonun bağcıları mı sandılar orasını bilmem ama o sırada şatoyu gezen bir Japon grubu bizleri önce ağızları açık seyretti sonra da fotoğraflarımızı çekti.
Barbara Hanım’la tanıştık. Bize 10 dakika beklememizi, Avustralyalı bir çiftin de aynı saatte randevusu olduğunu ve hep birlikte dolaşacağımızı söyledi.
15 dakika bekledik ama gelen-giden olmadı. Biz de tura başladık.
Önce biraz bağlarda dolaştık. Benim en çok ilgimi çeken 1855 klasifikasyonunda en iyi 5 şato arasına girmiş Haut Brion’la (diğer 4 şato, Lafite, Latour, Margaux ve Mouton Medoc bölgesindeler) bunun hemen altındaki 2’nci Grand Cru Mission Haut Brion’un bağlarının birbirlerinden sadece aradan geçen otoyolla ayrılmaları.
Yakın bağlardan farklı şaraplar
Ama teruar çok farklı ve tadımda bu hissediliyor. Nitekim sadece bir saat süren ziyaretimiz sonunda bize birer bardak, piyasaya yeni çıkmış, 2008 Haut Brion ve Mission Haut Brion ikram edildi. Aradaki fark oldukça bariz. Sanırım bizdeki damak zevkine göre Mission Haut Brion tercih edilir çünkü daha yoğun ve tanenler daha sert. Haut Brion ise her zaman zarafeti, genel dengesi ve bana Bourgogne-Vosne Romanee bölgesi bir Grand Cru’yu anımsatan mineralitesiyle bir adım önde.
Birbirine bu kadar yakın bağlardan nasıl bu kadar farklı şarap çıkar?
Bu işin sırrını bilimsel açıklamalardan daha iyi özetleyen ve bana dayımın anlattığı (ona da eski Fransız başkonsolosu anlatmış) ve Rotschild’lara atfedilen bir fikra vardır ama yazıya dökersem ve editör kazara atlarsa hepimizin başı belaya girer!
Bağları gezerken Barbara Hanım’a salkımlarda bizim yememiz için üzüm bıraktıklarından dolayı teşekkür ettim.
Yeteri kadar olgunlaşmadığı için bırakmışlar o üzümleri. Haut Brion’da kupajına girmeyen ve Le Clarence de Haut Brion markasıyla şişelenen kupaja bile layık görmemişler. Şaka bir yana bence ikinci markaya bile uygun görülmeyen üzümlerden üçüncü bir kupaj çıkartsalar o da vasatın çok üzerinde bir şarap olur.
Yıllandıkça balımsı lezzet
Haut Brion’un bir de Semillon üzümü ağırlıklı bir beyaz şarabı vardır. Çok iyi yıllanır ve yıllandıkça balımsı bir lezzet oluşur damakta. Son olarak piyasaya çıkan 2009, 1984’den sonra en iyi milezimleri. Bu şarabı tadacağımı umuyordum ama ziyaretçilere açmıyorlar. Şato’da satış yapmıyorlar, şehirdeki L’Intendant adlı dükkanda bulacağımı söylediler. Şişesinin 900 euro olduğunu öğrenince “No Merci” diyerek teşekkür ettim. Bordeaux future’ları ilk piyasaya çıkmışken bu şaraba 100 euro verip 10 kasa alanlar aşağı yukarı 100 bin euro kazanmış oluyor diye de geçirdim kafamdan.
Bağ gezisinden sonra şatonun içindeki minik kiliseye götürdü bizi Barbara. Orada bir sehpaya çöktük, Haut Brion ve Mission Haut Brion’un tarihini anlatan bir film izledik.
İzlediğimiz film çok ilginçti. Özellikle de çok güzel ve asilzade görünüşlü bir kadın dikkatimi çekti filmde.
Joan Dillon ya da Duchess de Mouchy.
Güzel kadın ilgimi çektiği için şatonun hikayesini dikkatle dinledim.
Haftaya öğrendiklerimi ve öğrendiklerimin bana düşündürttüklerini sizlerle paylaşmak isterim.