Aşırı makyajlı ve ağır parfüm sürmüş bir kadın sizce çekici midir? Peki ya, eğer şarap içiyorsanız ahşap (meşe) kokusu baskın ve bu koku yüzünden lezzetini de pek alamadığınız bir şarabı sever misiniz?
Sanırım okuyucularımın pek çoğu, birinci soruyu HAYIR diye cevaplayacaklardır.
İkinci soruyu cevaplamak için çok kimsenin yeterince fikri olmayabilir. Ancak ‘ahşap kokusunun’ şarapta arzu edilmez ve kötü bir şey olduğu düşünülebilir.
Hayır, amacım kesinlikle bu değil. Konuyu biraz irdeleyelim. Attığım başlığın yanıltıcı olabilecek yanı ‘aşırı’ ve ‘ağır’ gibi tanımlamalar ile konuya girmek. Böyle olunca makyaj ve parfüm kullanmaya karşı olduğum gibi yanlış bir sonuca varılabilir.
Şarap konusuna geçersek, bir şarabı fermantasyon sonrası meşe fıçıda olgunlaştırmanın her zaman kötü bir iş olduğu gibi anlamsız bır sonuca varılabilir.
Soruyu yanlış anlaşılmayacak bir biçimde sorabilmek için önce makyaj ve meşe fıçının doğru amacını saptamak gerekir.
Kadınlar neden makyaj yapar ve parfüm kullanır? Şaraplar neden meşe fıçıda dinlendirilir?
Kadınların amacı daha güzel ve daha cazip hale gelmek değil midir? Şarap üretiminin amacı da teruarı yansıtan, derinliği olan, kompleks, dengeli ve ipeksi dokulu şaraplar elde etmek değil midir?
Amaç konusunda anlaşırsak şarap ve kadınların makyajı arasında çok önemli bir benzerlik kurabiliriz..
Her kadın için doğru olan bir makyaj stili, derecesi ve miktarı yoktur. Yaşa, fiziğe, göz rengine ve hatta o gün giyilen elbiseye kadar birçok değişkeni dikkate almak gerekir.
Şarap işi de aynen öyle.
Bir kere nasıl küçük bir kız çocuğu için makyaj gereksiz olmanın ötesinde ‘komik’ olursa, birçok üzüm de olgunlaşmaya müsait olmadığı için meşe fıçıda, hele hele uzun süre, yıllandırılmamalıdır.
Fransız Beaujolais şaraplarını cazip ve hoş içimli kılan etkenlerden biri üzümden gelen doğal kokuların fazla ellenmeden şişelenmesidir.
Yıllanabilecek üç Türk üzümü
Diyebilirim ki, Fransız sepajlarını saymazsak, ülkemizde yetişen siyah üzümlerden üç tanesi yıllanmaya müsait: Kalecik karası, öküzgözü ve boğazkere.
Maalesef bunların da genç bağlardan elde edilenleri pek yıllanmaya müsait değiller.
Küçük kız çocuğuna makyaj yapmaktan daha beter bir şey daha var.
Kötü makyaj yapmak.
Bunun şarap işine tercümesi de var. Çelik ya da beton depolarda yıllanan şaraba meşe yongası atarak ya da, daha kötüsü, meşe kokusu spreyi sıkarak meşe fıçı tadı kokusu vermeye çalışmak.
Ben gözümle görmedim ama burnuma gözlerimden çok güvenirim. İki iddiada bulunayım.
Ülkemizde bazı üreticiler bu şekilde suni şekilde meşe kokusu kazandırmaya çalışıyor ürettikleri şaraplara.
Ülkemize ithal edilen, özellikle de Latin Amerika şaraplarında da aynı sorun var.
Peki üreticiler neden bu kestirme yola gidiyor? Benim daha önceki yazılarımda kullandığım bir deyimle neden “dürüst” olmayan şaraplar yapıyorlar?
Cevap basit. Hem maliyet düşük hem de birçok tüketici bu tip, adeta bir marangoz atölyesini hatırlatan kokuları ve cilalı tahta yalamış gibi damakta kalan lezzetleri ‘iyi ve pahalı’ şaraba ait özellikler sanıyor. Sadece bizde değil, tüm dünyada yaşanan bir süreç bu.
Bunun sonunda vahim bir şey oluyor. Şarap lezzetleri standartlaşmaya, aynılaşmaya başlıyor. Üzüm ve teruar farklılıkları giderek ikinci plana itiliyor. Birçok şarap aynı koku ve lezzetleri taşıyor.
Bütün hatunların aynı tezgâhtan çıkmış gibi birbirine benzemesini ve aynı şekile makyaj yapıp aynı kokuyu kullanmasını hangi erkek ister?
Herhalde o koku ve makyajları üretenler hariç kimse istemez.
Ama nasıl böyle bir şey mümkün değilse, şarap kültürü Batı uyarlığının temel değerlerinden biri olduğu için, bu duruma karşı tepkiler giderek büyüyor ve mükemmel şarapların sayısı da giderek artıyor.
Böyle şaraplar da, kaliteli meşe fıçılarda dinlendirilince, daha da cazip hale geliyorlar. Meşede bulunan tanen ve kokular şarabı bastırmıyor, zaten zengin ve kompleks olan bir çehreye yeni bir boyut katıyor. Daha derin ve dengeli ve yıllandıkça serpilip gelişen şaraplar üretiliyor.
Aynen güzel bir hatunun yerinde ve kıvamında bir makyajla dayanılmaz bir çekiciliğe kavuşması gibi bir durum.
Mühim bir fark var ama. Böyle bir hatun sizi paranızdan dolayı değil, ‘siz’ olduğunuz için sevebilir. Ama mükemmel şaraplar pahalı. Kötü ve pahalı çok şarap var ama mükemmel ve ucuz şarap nadir. Özellikle de ithal vergileri ve KDV’nin çok yüksek olduğu ülkemizde.
Allah’tan kadınlarımız genelde şık, çekici ve iyi makyaj biliyorlar. Şarapseverler en azından ‘teselliyi’ onlarda bulabilir.