Lokanta, kapasite olarak büyük ama boş masa çok. “Televizyonu görmeyen bir yere oturalım” diyorum. Bizi buyur ettikleri bölüm, kapalı ama bir kadın fosur fosur sigara içiyor. Maalesef giderek sigara yasağına riayet edilmiyor ve her konuda olduğu gibi bu konuda da işi, laçkalığa vurmuş durumdayız. “Başka bir yere gidelim” diyorum. Lokantacı, kadına rica ediyor ve sigara söndürülüyor. Biz de masamıza yerleşiyoruz.
En önemli konu, rakı seçimi
“Kulüp Rakı var mı?” “Var.” Güzel. Klasik rakı mezeleri yerleştiriliyor masaya. Közde patlıcan salata, buz gibi değil. Zeytinyağı ve limon ekliyoruz. Kulüp, gerçekten sek ve damak dolduran bir rakı. Alkolü yüksek ama temiz. Alkol yüksek olduğu için, küçük yudumlar almak lazım. İki duble benim limitim. Yemek uzun olursa duble değil tek alıyor ve üç saat boyunca azar azar içiyorum.
Közde biberli süzme yoğurt ve subye salatası alıyoruz. Subye, taze olunca ve kendi mürekkebiyle pişirilince lezzeti tam oluyor ama bizde Bodrum’daki 1-2 meyhane dışında bu işi doğru yapan yok. “Efendim, kara diye millet beğenmiyor” deniyor. Olabilir. Böylesi de yavan oluyor...
Değişik mezeler var
Soğanlı, maydanozlu, zeytinyağlı ve nar ekşili kurutulmuş domates, rakıyla iyi gidiyor. Favaları fazla katı ve kuru değil ama vasat üzeri. Marine levrek, biraz fazla ekşi ama mayoneze boğulmamış. Muhammara da tipik rakı mezesi, biraz gevşek. Cevizi belli ki robotta çekilmiş.
Lakerdanın iyisi, İstanbul’da yenir ama burada da hiç fena değil. Takoz lakerda. Ne fazla yumuşak ne de fazla sert. Lakerdanın yanında ne yenir? Cevabı biliyorsunuz: Kırmızı soğan. Sağ olsun okuyucum Levent Sarp Bey’in ikram ettiği Kılıçlar Soğanı var yanımda.
Kılıçlar Soğanı’nı standart kırmızı soğanla kıyaslıyoruz. Daha doğrusu kıyaslamaya gerek kalmıyor çünkü 100 kişiye denetsen, kimse standart kırmızı soğanı seçemez.
Kılıçlar Kırmızı Soğan’ı ısırınca insanın ağzına suyu geliyor ve lezzet adeta tatlımsı... Acaba eylül ayında tazeyken nasıl olur bu soğan? İtalyanlar, haklı olarak özel kırmızı soğanlarıyla övünür ama bence bu, İtalyan soğanlarından daha iyi.
Tek ara sıcak aldık
Balığa yer kalsın diye, güveçte tereyağlı kalamar bacağı istedik. İtalya’dan yeni döndüm ve onlarca taze kalamar ve subye yediğim için kıyaslama yapmamam mümkün değil. İçine tereyağı boca etseniz de donmuş kalamarın eti, kayış gibi oluyor.
Balık olarak da kalkan fileto aldık. Kalkan, Samsun’dan geliyormuş. Belli ki şoklanmış. Izgarası başarılı, şoklanmış kalkan, bir yere kadar lezzetini koruyor. Ama nereye kadar? Belki yemek ortasında sigara içen biri, farkı anlamaz ama bunu anlamak için gurme olmak da gerekmez.
Çok başarılı değil. Biraz mayışmış. Lokanta, öğle saatlerinde daha çok esnaf yemekleri çıkarıyor. Akşamsa balıkçıya dönüyormuş. Balık işinde yeniler ve iyi niyetliler. Yapıcı eleştiriye açıklar. Hesap, iki kişi için 100 TL ama bana kıyak çekilmiş olabilir.
DEĞERLENDİRME: 2.5/5