Son iki haftadır pazar günkü yazılarımda Sardinya’da Costa Smerelda’da eşimle geçirdiğim dört günün bilançosunu size aktarıyorum.
Zümrüt kıyısından hemen ülkemize geri dönmedik. Dört gün de adanın kuzeybatısındaki Alghero kentinde kaldık ve sonra Roma’da iki akşam geçirdikten sonra İstanbul’a döndük.
Alghero benim için ideal bir tatil kenti. Küçük kente damgasını vuran Katalan-Arap mimarisi cazip ve gizemli. Kentin tarihi bölümü daracık sokaklardan oluşuyor ama hiç beklemediğiniz yerlerde karşınıza olağanüstü güzellikte meydanlar çıkıyor. Kaldırımlar iri çakıl taşlarıyla döşenmiş. Her ne kadar benim hanımın topuğu bu çakıl taşlarına takılıp kırıldığı için maddi zarara uğramış olsak da çakıl taşlarının çirkin asfalta göre kente şahsiyet verdiği tartışılmaz.
5 euro’ya şezlong
Kentin her tarafı plaj ve yazın insanlar 7’den 70’e ve sabahın köründen akşam karanlığına kadar denizde. Plajlar kum ama deniz Costa Smerelda kadar cazip değil. Kentin yakınında Bombarde, Lazaretto gibi daha cazip plajlar var ve buralarda günlüğü 5 euro’ya şezlong kiralamak mümkün.
Ama eğer arabanız varsa ve bir saat mesafeyi göze alırsanız Stintino Kasaba’sına gidin. Buradaki La Pelosa Plajı sadece Sardinya’nın değil, dünyanın en şaheser plajlarından biri. Deniz inanılmaz berrak ve kum incecik. Etraf da çok cazip.
İnsan Alghero gibi bir yerde ne yapar?
Yer, içer, güneşlenir, yatar.
Biz de öyle yaptık ama tersten.
Yani önce güneşlemekle başladık güne.
Kaldığımız Domomea Oteli’ni pek sevmedik. Personel çok iyi niyetli ve yardımcı çıktı ama otel odaları bize şahsiyetsiz ‘business’ otellerini anımsattı. Doğru dürüst penceresi bile yoktu. Hele bir plaj-kente hiç yakışmayan bir oteldi.
Her sabah 8.30 sularında, kahvaltı etmeyip sadece cappucino’larımızı içerek arabamıza atladık ve La Pelosa’ya doğru yola çıktık.
Favorilerim iki tane
İyi ki de böyle yaptık çünkü saat 10.00’dan sonra gelirseniz park etmek imkansıza yakın.
Gelir gelmez günlüğü 7.50 euro olan sezlonglarımızı kiraladık ve hemen kendimizi denize attık.
La Pelosa Plajı’nın orada La Pelosetta diye bir apart-otel ve lokanta var. Lokantası bayağı iyi. Taze balıklar tezgahta sergileniyor ve çipuralar deniz çipura. Midye marinyer sadece 7 euro ve iki kişiyi doyuruyor. Pizzaları şöyle böyle ama deniz ürünlü makarnaları enfes. Bunların birçoğunu denedim ve favorilerim iki tane. Bir tanesi domates soslu, tütsülenmiş ricotta (lor) peynirli ve kum midyeli olanı. Diğeriyse sadece kum midyeli ve zeytinyağı-sarımsaklı olanı.
Sadece yörede bulunan Torbato adlı üzümden güzel bir beyaz şarap da var lokantada. Fiyatı 20 euro. Makarnalar 10-11 euro. Bir midye, iki deniz mahsüllü makarna, bir şişe iyi şarap ve iki kahve aşağı yukarı 50 euro’ya çıkarsınız.
Böyle bir yemekten sonra plajda ne yapılır? Onu söylemeye gerek yok. Tatlı rüyalar....
Uyandıktan sonra kendinizi Akdeniz’in serin sularına atma keyfine de diyecek yok.....
Genellikle 18.00’e kadar plajda kaldık ve 19.00 civarı otelimize döndük.
Birçok evli-erkek okuyucumun bildiği gibi bizlerin en çetrefil sorunlarından biri, akşam bir yere gidileceği zaman hanımları evden çıkmaya ikna etmektir.
Hele hele bir de hanım ayna karşısına geçerse....
Ayna karşısına geçen kadın aynayla biz erkeklerin anlayamayacağı metafizik-transendental bir ilişki kurar. Uzun süre karşılıklı meditasyon yaparlar. Son anda da evden ya da otelden çıkmak üzereyken aynaya bir kez daha bakılır ve erkeğin gözüne gayet iyi gözüken göz farının yanlış renkte olduğu ve ayakkabıyla uyumsuz olduğunun farkına varılır, ya bluzun eteğe uymadığına karar verilir ya da giyilen elbiseyle uyumlu el çantasının olmadığı söylenir ve bütün kıyafet yeniden değiştirilir. (Ben hanımı bir an önce dışarı çıkarmaya yarışan karşı stratejiler de geliştirdim ama bunları deşifre etmek istemiyorum!)
Manzara nefis
Her neyse. Genellikle 20.00’de otelden çıkalım desek de en azından 20.30’da otelden çıktık.
Siz de öyle yapın çünkü Alghero’da Katalan etkisi olduğu için İskandinav ve Alman turistler haricinde kimse 22.00’den önce yemeğe gitmiyor.
Ama gidilecek bir yer var.
Cafe Latino.
Manzara nefis. Lokasyon mükemmel. Müşteriler klas. Kokteyller adam gibi.
Margherita’yı bizde olduğu gibi o iğrenç hazır limon suyuyla hazırlamıyorlar.
Şampanya ve taze şeftali suyuyla hazırladıkları Bellini de mükemmel. Küba kokteyli mojito da çok iyi. Yanlarında getirdikleri çerezler de güzel.
Ama fazla yemeyin.
Güzel lokantalar Alghero’da.
Onlardan da gelecek hafta bahsedelim.