Hep merak ederim. Acaba yazarlar o andaki ruh halinden ve fiziksel durumundan ne kadar etkilenir yazılarını yazarken?
Ne bileyim, dişi ağrıyan siyasi makale yazarı o gün, diyelim tabir-i-amiyane ile hükümete ya da muhalefete “geçirecekse” acaba daha mı sert yazar? Ya da diyelim aynı yazarın sevgili kızı o gün rüyasındaki üniversiteyi kazandığı haberini almışsa o yazar o gün daha bir hoşgörülü ve esprili mi olur?
Kim bilir... Hiç kimse yazılarına “ben dün gece kâbuslar gördüm. Sabah tost makinesinde ekmeği yaktığım için hanımdan azar işittim. Bizim oğlan cüzdanımdan habersiz 100 kâğıt almış. Ayrıca kafamdaki ben irileşmiş ve şişmiş sanki. Acaba kanser miyim? Ey okuyucu, bütün bu nedenlerden kafam bozuk. O yüzden dünyayı biraz kara gözlüklerin arkasından görüyorum. Kusur ettiysem affola..” diye başlamaz.
Öte yandan kim yadsıyabilir ki bu tip etkenlerin insanı etkilemediğini. Kimini az etkiler, kimini çok. Ama duyguları taşlaşmamış her fani etkilenir yakın çevresinde ve vücudunda olup bitenlerden.
Örneğin bu satırları yazarken ben etkileniyorum. Burgaz üstüne yazıyorum. Burgaz’dayım. Plajdan yeni gelmişim. Çok sevdiğim bir yazarın (Tim Parks) bana müthiş keyif veren son romanından nefis bölümler okumuşum. Dün tenis maçımı kazanmışım. Dün akşam, sizden değerli olmasın, beraber olmaktan büyük keyif aldığım bir Sultani’li ağabeyim, eşi ve bir de Sultani’li kardeşimle güzel bir yemek yemişim. Ayrıca şu saate kadar hanımdan ve kızımdan azar işitmemişim.
Benden mutlu insan olur mu?
Kalpazankaya Kır Gazinosu
Şimdi gel de yazıya, “Artık adada istavrit ve mezgit hariç taze balık bulunmuyor. Ciddi balık yemek istiyorsanız Büyükada’ya gidin” diye başla. Olur mu canım?
Çıkıntılık etmeye ne gerek var şimdi?
Peki doğru dürüst balık yenmezse Burgaz’da et de mi yenmez?
Alası yenir. Örneğin Kalpazankaya Kır Gazinosu’nda çarşamba, cumartesi ve pazarları kuyu kebap var. Kuzu kolundan. Cumartesi akşamüstü çıkıyor, diğer günler öğlen. Tavsiye ederim. Yanında da bir çoban salata. Fiyat uygun. Mekân İstanbul’un en güzel köşelerinden biri. Kalpazanlar bilirmiş nerede zanaatlarını icra edeceklerini.
Ayrıca en önemlisi de şu: Yemekten sonra ayakyoluna gitmeniz gerekebilir. Bizim ülkede kır gazinolarının tuvaletleri bir kilometre öteden kokar. Mis gibi de kokmaz. Burası tam tersi. Tuvalet beş yıldızlı otel tuvaleti gibi. Tuvalete önem veren hijyene de önem verir ve yemeği temiz demektir. Varsın taze balık bulunmasın.
Kuzu eti ağır olur demeyin. 25 YTL fayton parası vermek istemiyorsanız dönüşte yürüyeceksiniz sahile. 45 dakika. Yakarsınız kalorileri.
Adalar Su Sporları Kulübü
Sadece kuzu mu? Adada güzel mezeler yemek mümkün. Hem güzel hem de ehven fiyata.
Örneğin Adalar Su Sporları Kulübü’nde (ASSK). Sürüm çok olduğundan mezeler taze. Beyaz peynirleri tam yağlı. Ahtapot salatası yumuşak. Masalar deniz kenarı.
Önceden sipariş verirseniz jumbo karides alıp güzel ızgara yapıyorlar. Yani kurutmadan. İstavritler de genellikle günlük. Sabah deniz suyunda canlı saklıyorlar. Akşam da yağını çekmeden güzelce tavasını yapıyorlar.
4-5 soğuk, 2-3 ara sıcak, 2 iri karides ve 2 porsiyon istavrit, yarım küçük Yeni Rakı ile 2 kişi 100 YTL civarı çıkarsınız. Burayı özellikle hafta sonu tavsiye ederim, çünkü hafta sonları sahildeki lokantalar çok gürültülü oluyor. Sahilin önü ana baba günü. Çocuklar, sarhoşlar, kediler, köpekler...
Akşam yemeğini ASSK’da yemek için buraya üye olmak şart değil. Aşağıdaki numaradan yer ayırınca sizi kapıdan alıyorlar.
Ve Fincan Cafe
Sahilden bahsettim. Sahildeki lokantalar arasında benim favorim Fincan Cafe. Toplam 5-10 masa. Canan Hanım mutfakta pek çok mezeyi sıfırdan hazırlıyor. Kocası Rasim de deniz kıyısındaki masalarda tanışları ile sohbet ediyor, etrafa neşe saçıyor ve kadehiniz boşaldığı zaman hemen tazeliyor. Ayrıca önünüzden buz kovası da eksik olmuyor.
Canan Hanım her zamanki gibi Ada’daki en güzel kaşer kroket ve kabak tavayı yapıyor. Yeşillikler de taze. Ancak her sene repertuvarına yenilikler ekliyor. Adada hatırı sayılır amatör aşçı var. Güzel Çerkez hanımları, Ermeni bayanlar, Rum nineler, İtalya’da yaşayan yemek meraklıları. Pazartesileri özel günler düzenlenip bu mutfaklardan seçme yemekler, çok uygun fiyata, müşterilere sunuluyor.
Canan Hanım bu yemekleri bahsettiğim müşteri arkadaşlarıyla birlikte hazırlıyor. Sonra da repertuvarına ekliyor. Duruma ve malzemeye göre başka yerlerde bulamayacağınız nefis yemekleri buluyorsunuz burada. Halit Kakınç’ın bile baş parmağını yukarı kaldırdığı bir Çerkez tavuğu, Rum usulü kuzu ciğer yahni ya da midye plaki (Rasim’in kendi çıkardığı temiz midyelerden) gerçek tarama...
Ne diyeyim? Burgazadalılar şanslı insanlar.
ASSK 216 381 21 00
KALPAZANKAYA KIR GAZİNOSU 216 381 15 04
FİNCAN CAFE 216 381 13 50