Pazarlama uzmanı değilim ama pazarda büyük bir boşluk olduğunu düşünüyorum. Dikkatler pahalı şaraplarda yoğunlaştıkça piyasaya sürülen ‘ucuz’ şarapların kalitesi giderek düşüyor
Niye mi 20 TL? Kesin bir cevabı yok ama ortada devamlı tekrarlanan bir soru var. Birçok okuyucum ve arkadaşım, dostum bana 20 TL’ye hangi şarabı tavsiye ettiğimi soruyor. Hemen hemen hepsine aynı cevabı veriyorum: Hiçbirini.
Maalesef ülkemizde, özellikle de 20 TL’ye benim içmekten zevk aldığım şarap yok. Tabii bu demek olmuyor ki 60 TL ya da üstü şaraplar iyi. Ama o ayrı bir konu.
20 TL sanki kutsal bir çizgi. Şarap içmeyi sevenler, varlıklı da olsalar, ancak özel günlerde pahalı şarap açıyorlar. Çok ucuza, örneğin 5 TL ve altına, doğru dürüst bir şarap içeme- yeceklerini de biliyorlar. 20 TL onlara makul görünüyor. Bu paraya, olağanüstü olmasa da, iyi bir şarap içmenin kendi hakları olduğunu düşünüyorlar. Yerden göğe kadar da haklılar! Ben de öyleyim.
Aklıma gelen üç tane
Hem ailevi hem başka nedenlerden ötürü yurt dışına çok sık çıkma imkanım oluyor. Avrupa’da her zaman 10 euro, ABD de ise 15 dolar civarı iyi şarap bulabiliyorum. Bizdeyse, en iyimser ifadeyle içilebilir şaraplar. 20 TL civarı şaraptan beklentin nedir, ne olmalıdır, diye sorarsanız, cevaplayayım.
Şarap beyazsa aromatik olmalı. Fazla sulandırılmış gibi gelmemeli. Asiditesi zayıf olmamalı ama asidite meyvemsi zenginlikle dengelenmeli. Fazla kompleks ve strukturlu bir tat bekleyemem bu şaraptan, ama en azından dengeli, canlı ve diri bir şarap olmalı.
Kırmızıda da, bel kemiği sağlam, orta damakta kuvvetli, bitimi uzun ve yoğun bir şarap beklemiyorum. Ama burunda kapalı olmayan, meyvemsi, meyve özellikleri şaraba iyi entegre edilmiş ve dürüst bir şarap bekliyorum. Bitim orta uzunlukta olmalı. Bitimde acılık ve yeşil, ham tanenler hissedilmemeli. Alkol derecesi çok yüksek olmamalı ve eğer yüksekse revors, ozmoz yoluyla düşürülmemeli.
Kısacası hoş içimli, insana içtikçe içme hissi veren, tekdüze ve hantal olmayan diri bir şarap arıyorum. Pek de bulamıyorum.
Bu yazıyı Erzurum’da bir otel odasında kaleme alırken hafızamı zorluyorum. Beyaz olarak aklıma Büyülübağ’ın son derece hoş içimli Sultaniye şarabı geliyor.
Kırmızı olarak da aklıma gelen bir şarap 2009 Pamukkale Trio. Eşit miktarda Kalecik Karası, Syrah ve biraz da Cabernet Sauvignon sepajlarından elde edilen bu üçlü kupajın, kırmızı meyvelerin ağır bastığı dengeli bir şarap olduğunu ama reçelimsi meyveler yüzünden azıcık hantal ve bitimde biraz acımsı olduğunu hatırlıyorum. Gene de 12 TL için hiç fena değil.
Bana göre daha cazip olan Kavaklıdere’nin Gamay üzümünden yaptığı Beaujolais Nouveau tipi ‘Primeur’. Sanırım yakında piyasaya verilir. Genellikle dediğim olumlu özelliklere sahip, bir sene içinde tüketilmesi gereken bir şarap. Şu ana kadar denediklerimin içimi çok hoştu ve ben bu şarabı 80 TL ve üstü satılanların çoğuna değişmem. Kafamı zorladım ve üç şarap çıkarabildim.
Fransa, İtalya ya da İspanya deseniz rahatlıkla 5-10 bin şarap çıkar. Aradaki inanılmaz uçurum sadece teruar ve tecrübe farkı değil, biraz da mantalite farkı.
Bizim üretici genellikle işin amentüsünü kavramadan ya da başarmadan kendine çok yüksek hedefler koyuyor. Sonra da dikkati bu gerçek dışı hedeflere yoğunlaştığından piyasaya sürdüğü ‘ucuz’ şarapların kalitesi giderek düşüyor.
Hani, ad vermeyeyim, hepimizin bildiği o markalaşmış şaraplar var ya... Sizlerin de bana sohbet sırasında söylediğiniz gibi kitleselleşmiş ve çok satan bu markalarda kalitede düşüş olduğu doğru. Dikkatler pahalı şaraplarda yoğunlaştıkça daha iyi üzümler de farklı kupajlara gidiyor ve her gün içilen şaraplar giderek daha baştan savma ve üçüncü, beşinci sınıf üzümlerle yapılıyor.
Ben pazarlama uzmanı değilim ama pazarda büyük bir boşluk olduğunu düşünüyorum. Tüketici beklentileri Mersin’e doğru yola çıkarken bizim üreticilerin büyük bölümü tersine gidiyor.
Dünyada olup bitenleri izliyorum. Her yerde tüketici davranışları, özellikle de Batı ekonomilerinin resesyona girdiği ve tünelin ucunda pek az ışık göründüğü bu dönemde bizimkine benzer eğilimler gösteriyor. Bakalım bizdeki üreticiler bu durumun ne zaman farkına varacak ve bu boşluğu doldurmaya ne zaman başlayacak? Kısacası ilk kim ya da kimler 20 TL civarı kaliteli şarap üretecek? Ya da bu boşluğu ithal şaraplar mı dolduracak? Bekleyip göreceğiz.