12.01.2009 - 02:00 | Son Güncellenme:
İlknur Taş
Yıllar önce “Sabah Şekerleri” olarak başladığı ekran macerasını dizi ve sinema oyunculuğuyla pekiştiren Şebnem Dönmez, geçen cuma vizyona giren “Vali” filmiyle gündemde...
Merhum Recep Yazıcıoğlu’nun hayatından ilham alınarak yazılan ve çekimleri Denizli’de gerçekleşen filmde müsteşar yardımcısı Ceyda Aydın karakterini oynayan Dönmez “Ceyda benim ilk ‘kötü’ kimlikli oynadığım karakter olma özelliğini taşıyor” dedi.
Çok büyük bir heyecan içinde rolünü oynadığını belirten Dönmez, filmin seyirciye özlediği şeyleri hatırlatacağını söyledi. “Vali” filminin yıllarca politikaya emek vermiş değerli bürokratlara saygı duruşu olduğunu dile getiren Dönmez “Film, bu ülkenin insanına hizmet götürmeyi yılmadan usanmadan her şeyden çok önemsemiş, aydınlık beyinlere, büyük, korkusuz ruhlara bir vefa sembolüdür” şeklinde konuştu.
“Vali” filmine nasıl dahil oldunuz? Sinema filmi projelerine evet derken en çok nelere dikkat ediyorsunuz?
Projenin yapımcısı Ata Türkoğlu ve yönetmeni Çağatay Tosun, Ceyda Aydın karakteri ile ilgili benimle görüşmek istediklerini çalıştığım ajansım Harika Uygur aracılığıyla ilettiler. Senaryo geldi ve sonrasında görüşme yaptık. Böylece filmin geneli ve oynayacağım rol üzerine sorular sorabildiğim aydınlatıcı bir görüşme oldu. Bu görüşmenin ardından bu projede yer almaya karar verdim.
Bu anlamda bu projede sizi çeken ne oldu?
Beni “Vali” filmine çeken en önemli husus bu topraklar üzerinde yaşamış, yaşarken efsane olmuş, aramızdan ayrılmasına rağmen halkın hiç unutmadığı, köprülere, caddelere, parklara, hastanelere adının verildiği Recep Yazıcıoğlu’nun hayatından ilham alınarak yazılmış senaryosudur. Yönetmeni Çağatay Tosun’un ilk filmi olması, müthiş oyuncularla birlikte oynama fırsatı ve Koliba film Ata Türkoğlu.
Filmdeki rolünüzden biraz bahsedebilir misiniz?
Ceyda Aydın isminde müsteşar yardımcısı bir kadın... Etkisi güçlü, bürokrasinin hantallığında ve yavaşlığında hareket kabiliyeti yüksek, işbitirici ve göründüğünden çok daha nüfuzlu bir bürokrat. Ceyda Aydın siyaset alanında dünyanın her yerinde kolayca rastlayacağımız türden biri. Kendisine verilen vazife ve sahip olduğu güç odaklı bağlantılar, her şeyden daha önemli onun için... Herkes gider ama Ceyda Aydın gibi bürokratlara bir şey olmaz.
Film izleyiciye ne anlatacak, neleri gösterecek?
Bu film bence sinematografik değeri, yapacağı hasılat gibi sinemaya has konuların çok dışında bu ülkenin insanına hizmet götürmeyi yılmadan usanmadan her şeyden çok önemsemiş, aydınlık beyinlere, büyük, korkusuz ruhlara bir vefa sembolüdür. Bu film bence Recep Yazıcıoğlu nezdinde, İsmail Cem, Adnan Kahveci, bugün Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı görevini sürdüren Yılmaz Büyükerşen ve adını sayamadığım merhum ya da hayatta şu an görev başında ve belki de artık emekli olmuş, hizmetleri unutulmaz değerli bürokratlarımıza bir saygı duruşudur. Bu anlamda film seyirciye yeni bir şey anlatmayacak. Film seyirciye özlediği bir şeyleri tekrar hatırlatacak.
Oynadığınız Ceyda Aydın rolüyle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Filmin benim için politikayla ilgili olmamama rağmen Erzincan valiliği sırasında rafting yaparken haberlerde büyük bir ilgiyle izlediğim, konuşması, yaydığı enerji ile hakikaten “Süper Vali” unvanına çok yakışan Recep Yazıcıoğlu’ndan ilham alınmış bir hikâye olmasının dışında, Ceyda Aydın benim ilk ‘kötü’ kimlikli oynadığım karakter olma özelliğini taşıyor. Bu anlamda benim için bir ilk olduğundan çekimler esnasında rolle ilgili ayrı bir heyecen içindeydim.
Son yıllarda çekilen sinema filmleri gişe rekorlarına imza atıyor. Bu anlamda “Vali” filminden beklentileriniz nelerdir?
“Vali”nin seyirci için, yaşadığı ülkenin kalkınması ve vatandaşın bizzat dahil edildiği eşsiz hizmetler adına unutamadıkları, özledikleri bir duyguyla tekrar buluşturan tatlı bir yad etme deneyimi olmasını temenni ediyorum. Elbette sadece bu konulara duyarlı izleyici filmle ilgilenecek. Her filmin ve sanat eserinin zaman içinde olması gereken yere geldiğini düşünüyorum.
Film Denizli’de çekildi. Sizi zorlayan şartlar oldu mu?
Film çekimleri hep çok zorludur. Sabırlı, disiplinli, esnek ve güçlü olmayı gerektirir. Benim şimdiye kadar parçası olduğum çalışmalardan öğrendiğim budur. “Vali” filmi Denizli’de benim önceki deneyimlerimle karşılaştıracak olursam çok kolay, zahmetsiz geçti. Yönetmenimizin ilk filmi demeye insanın dili varmazdı hakikaten. Sette bir huzur, sessizlik, uyum, saygı gerçekten hem ekip hem kamera önündeki insanlar şahane, mutevazı bir uyum içindeydiler.
‘Mutluluk sürekli bir durum değil’
Doğaçlama oyunların oynandığı “Laf Ebeleri” programı var. Nasıl gidiyor program?
Laf Ebeleri geçen sezon başladığımız ve 28. bölümü çekiyor olduğumuz uzun soluklu bir iş oldu. Bu yıl canlı yayın yapmaya başladık. Aslında önce bu beni çocukların performansları açısından tedirgin etti.
Çünkü o anda, doğaçlayarak ortaya çıkan bir iş söz konusu. Bunun oldukça zor bir şey olduğunu düşünüyorum. Fakat onlar asla bundan etkilenmedikleri gibi daha heyecanlı ve komik bir iş çıkarıyorlar. Buradan arkadaşlarımı bir kez daha tebrik ediyorum. Ben moderatörlük yaptığımdan benim için çok bir değişiklik söz konusu değil.
Dizi, program, sinema filmi oldukça yoğun bir dönem geçiriyorsunuz. Bu anlamda dinlenmek adına neler yapıyorsunuz?
Dışardan görünen çok yoğun bir yaşam ama aslında çok da öyle değil. Her zaman kendime ayıracak vakitler yaratabiliyorum. Çalıştığım günler belli. “Vali”nin çekimleri sezon başlamadan bitmişti zaten. Dinlenmek adına uzun yürüyüşler, film izlemeler, yoga yapıyorum ve son zamanlarda at binmeye başladım.
Sizce mutluluğun formülü nedir?
Bence mutluluğun formülü bir insanın sürekli mutlu olmasının mümkün olmadığını bilmesidir.