Dilimizde pelesenk hale gelen "Depresyondayım" sözünü sonbahar ve kış aylarında daha fazla duyuyoruz. Evet, bilimsel araştırmalar mevsimlerin insan fizyolojisi ve psikolojisi üzerinde etkili olduğunu gösteriyor ama şikayet ettiğimiz şey gerçek depresyon hali mi? Ya da Türk milleti olarak hep mi depresyondayız?
Sağlık Bakanlığı'nın 2008-2014 yıllarını kapsayan ve sonuçları 2015'te açıklanan araştırması, Türk insanının antidepresan tüketim rakamlarını ortaya koymuştu. Buna göre, 2014’te Türkiye'de 8 milyon kişi antidepresan kullandı ve kadınlar erkeklere oranlara iki kat daha fazla ilaç tüketti. Kadınlar özellikle 36-50, erkeklerse 51-65 yaş aralığında antidepresan almayı tercih etti.
Depresyon günümüz insanını en çok etkileyen ruhsal sorunlardan biri. Türkiye’de yüzde 9-20 oranında görüldüğü biliniyor. Yaşamın bir döneminde herkesin hissedebileceği keder, hüzün ve mutsuzluk gibi duyguların daha aşırı boyutlarda ve daha uzun süre yaşanma haline deniyor. Bu ruh hali uzun vadede kişinin çevresiyle, yaşamla ve kendisiyle olan ilişkisini bozuyor.
Herhangi bir zamanda ortaya çıkabiliyor, ancak sıklıkla 24-40 yaşları arasında görülüyor. Her 4 kadından biri ve her 10 erkekten biri hayatlarının bir döneminde depresyon yaşayabilirler.
Uzman Klinik Psikolog Zeren Okçuoğlu Kadıoğlu, depresyonda görülen belirtileri şöyle sıralıyor:
-Günlük duygu dalgalanmaları
-Uyku ve yeme düzeninde değişiklikler
-Konsantrasyon bozukluğu
-Ümitsizlik ve çaresizlik hissi, intihara yönelik duygular
-Suçluluk, kendini eleştirme, değersizlik veya yük olma hissi
-Belli bir sebep olmadan aşırı hassaslık veya kızgınlık
'Yatkın' grupta olabilirsiniz
Depresyona daha yatkın kişiler arasında; takıntılı, ayrıntıcı, mükemmeliyetçi, herkesi hoşnut etmeye çalışan, aşırı duyarlı kişiler bulunuyor. Bağımlı, şüpheci kişilik özellikleri olanlar, özgüven eksikliği bulunanlar, sürekli kendini eleştirenler ve olumsuz değerlendirme yapanlar da depresyona daha sık yakalanıyor.
Tepki olarak doğabilir
Kanser, diyabet ve kalp gibi ciddi hastalıklarla mücadele etmek de insanı strese sürükleyebiliyor. Bu sorunlar sadece kişiyi değil ailesini de etkilediği için birtakım psikolojik tepkileri de beraberinde getirebiliyor.
Mesela kanser olduğunu öğrenen bir insanın uyku ve beslenme düzeni bozuluyor. İçine kapanıyor veya etrafına öfke saçıyor, isyan ediyor. Hastalığı inkar etme yoluna giderek depresyona açık hale geliyor. Hastalığın şiddeti, süresi, hangi organ ve dokuları etkilediği, hasta için bunların sembolik anlamı, işlev kaybı bu tepkilerin derecesini etkiliyor.
Tedavi edilebilir bir sorun
Depresyon, erken tanı ve müdahaleyle çoğu zaman tedavi edilebilen bir sorun. Depresyonla başa çıkmada; düzgün beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, aileden destek almak, hobiler edinmek, daha aktif bir hayat sürmek, olumlu düşünmek faydalı olabilir.
Günümüzde kanser hastaları ve yakınlarının psikolojik süreçlerini yönetebilmelerine destek olmak için psiko-onkoloji bilim dalın öne çıkıyor. Depresyonda olan bir kanser hastasının hem tedaviye uyumu azalıyor hem de yaşamına devam etmesi ve hastalığı kabullenmesi zorlaşıyor. Bu nedenle kanser hastaları ve aileleriyle çalışan psiko-onkoloji alanındaki uzman psikologlar hastalık sürecinin yönetilmesine destek oluyor.
----------------
Kışa özel hastalık
Kış depresyonu olarak tanımlanan hastalık tablosuna sahip bazı kişiler, bu mevsimde ruh hallerinde değişiklikler hissediyor. En çok isteksizlik, azalan enerji, huzursuzluk, aşırı iştah ve uyku isteği gibi durumlar ortaya çıkıyor.
Kışları uzun süren Kuzey Avrupa ülkelerinde intihar oranlarının yüksek olduğunu bildiren çalışmalar, sonbaharda depresyona girme ve hastaneye yatma sıklığının arttığını ortaya koyan araştırmalar da güneş ışığıyla ruhsal durumumuzun bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor. Dünya nüfusunun yüzde 5-10 oranındaki bölümünün kış depresyonundan etkilendiği biliniyor.