Songül Hatısaru

Songül Hatısaru

songul.hatisaru@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yaz geliyor, fazla kilolar stres kaynağı. Aman dikkat stresin kendisi en büyük kilo kaynağı çünkü. Diyeti bırakın, stresi azaltmaya bakın

Unilever’in davetlisi olarak geçen hafta Almanya’daydım. Heilbronn adında minik, şirin bir kasabada... Kaldığım otelde sabah uyanır uyanmaz, pencereyi açtım. Akan nehrin paralelindeki iki yoldan geçen bisikletliler, hava durumuna bakmadan günlük koşularını yapan insanlar, sabah yürüyüşünü yapan çiftler ve bütün bunlarla bütünleşen sükunetle karşılaştım. Bu karşılaşmanın bende yarattığı dinginlik, kısa süre sonra yerini anlayamadığım bir tedirginliğe bıraktı.
Neden böyle barış dolu bir ortam bende tedirginliğe yol açıyor diye düşündüm. Sonra yaşadığım sabahı, İstanbul’daki herhangi bir sabahla karşılaştırdım. Güne şehrin abartılı sesiyle başlamak, her yeni gün “Bugün acaba neler olacak” diye düşünmek, politikanın iniş çıkışları ve politik gündemdeki bitmek bilmeyen sansasyonel olaylar... Sosyal ve bireysel hayatta karşı karşıya kaldığımız şiddet, gün be gün yaşanan öfke patlamaları insanı aslında o kadar tedirgin yapıyor ki, insan bu tehlikelerin olmadığı ortamlarda dahi bir tedirginlik yaşıyor. Sanki böyle bir şey olamazmış, sanki her an bir şeyler olması gerekiyormuş gibi. Sonra Avrupalılar’ın neden ülkelerinde olup bitene, küçük olaylara dahi, bu denli duyarlı yaklaştıklarını anladım. O kadar büyük bir sükunet ve barış içinde yaşıyorlar ki, küçük bir olay bile toplumsal ve bireysel olarak bir huzursuzluğa yol açıyor. Dingin bir suyun içine küçük bir taş atıldığında oluşan büyük daireler gibi. Oysa biz, sanki yoğun dalgaları olan bir okyanus gibiyiz. İçine kayalar atıldığında bile büyük tepkilere yol açmayan.

Haberin Devamı

Saunalarda dahi televizyon

Gündemin her an şiddetle ve sansasyonel olaylarla dolu olması bizi bir nevi stres bağımlılığına sürüklüyor diye düşündüm. Ve İstanbul’a döndüğümde psikolog Zaza Yurtseveri arayıp, böyle bir bağımlılığın söz konusu olup almadığını sordum. 30 yıl Almanya’da yaşamış ve orada yıllarca psikologluk yapmış Yurtsever, sorumu gülerek cevapladı ve bana “Siz hayatınızda hiçbir Avrupa ülkesinde saunalarda televizyon olduğunu gördünüz mü?” diye sordu. Gitmediğim için bilmiyorum ama meğer birçok tanınmış spor salonunun sauna, tuvalet ve hatta dinlenme odalarında bile televizyon varmış.
İstanbul’da insanların büyük çoğunluğunun ciddi strese maruz kaldıklarını ve bunun zaman içerisinde bağımlılığa yol açtığını söyledi. Öyle ki, insanlar böyle bir ortam olmadığında, kendileri stres yaratıyorlarmış. Mesela her an telefonla konuşmak, saunada dahi televizyon izlemek ya da gereğinden fazla çalışmak gibi.

Haberin Devamı

Çiftler arasında kavga nedeni

Koçluğunu yaptığı işadamlarını bu yönde sıkça uyardığını söylüyor. Zira yoğun iş temposunda çalışan bu insanların zaman içerisinde strese karşı bir bağımlılık geliştirdiklerini ve bundan dolayı da stressiz ortamlara girdiklerinde huzursuzluk yaşadıklarını söylüyor. Bu nedenle yoğun iş temposunda çalışanların, tatile gittiklerinde mutlaka bilgisayarlarını yanlarına almalarını ve tatilde de birkaç saat çalışmaları gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde stresli ortamdan çıkıp birkaç günlüğüne sessiz bir tatile giden çiftlerin daha sık kavga ettiklerini söylüyor. Yalnızca ihtiyaç duyulan stres miktarının bile bu tür kavgalara neden olabileceğini anlatıyor. Ayrıca stres esnasında böbrek üstü bezlerinin ürettiği kortisol hormonu da şişmanlığa yol açıyormuş. Benden söylemesi!