SAVAŞIN ‘S’Si BiLE KORKUTUCU

Sosyete tam Beyrut’u yeniden keşfetmeye başlamıştı ki Suriye karıştı! Şimdilik daha çok Lübnan turizmini etkileyen gerginliğin savaş boyutlarına varması ihtimali bizde de yazın tadını kaçırabilir

Turizm, pamuk ipliğine bağlı bir sektör... Suriye’deki olaylar, turizmin bu özelliğini bir kez daha gözler önüne serdi. Henüz bize pek bir etkisi görülmese de Suriye’ye daha yakın coğrafyada alarm çanları çalıyor!
Geçen salı öğle saatlerinde Suriye ordusunun sıcak takip esnasında Bekaa Vadisi’nin kuzeyindeki Lübnan topraklarına girdiği, burada bir çiftlikte bulunan muhaliflerle çatışıp çiftliği yaktığı haberi uluslararası ajanslara yansıdı. Haber hızla internet sitelerine düştü.
Akşama doğru Celal Çapa ve Nişantaşı Park Şamdan’ın sahibi Ersoy Çetin’le sohbet ediyoruz. Celal Çapa telefonda birileriyle konuşuyor, “Hay Allah! Şebnem’le bir başımıza kaldık yani” diyor. Konuşması bitince, “Ne oldu, sakıncası mı var Şebnem’le baş başa kalmanın? Yoksa artık onu sevmiyor musun!?” diyorum. Meğer Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad tatil planlarını bozmuş.

Sosyetenin yeni gözdesi
Yakın arkadaşları Dilek Toner’in doğum gününü Beyrut’ta kutlamak istemişler. Tilda-Erol Tezman, Mustafa Taviloğlu-Lüset Taviloğlu, Nino Erer-Sandra Erer çifti, Cem Ateş ve Mustafa Toner hafta sonu için Lübnan seyahati planlamışlar. Malum Beyrut bir süredir sosyetemizin yeniden gözbebeği olmuş durumda. Hep birlikte Beyrut’a gidilecek, eğlenilecek.

En cesur Çapa çifti
Ancak bu haber ajanslara düşünce ister istemez tedirgin olmuş insanlar. Önce Mustafa Taviloğlu ve Lüset Hanım vazgeçmiş. Ardından da diğer çiftler. Celal Çapa, “Ben korkmadım, giderim arkadaş!” deyip otel rezervasyonlarını iptal etmemiş. Celal Çapa espriyle, “Savaş olayını duyunca hepsi tırstı, vazgeçti. Ama Şebnem’le ben uzun süredir savaş görmediğimizden programımızı değiştirmemeye karar verdik!” diyerek arkadaşlarıyla dalgasını geçse de savaş ihtimali bile bu kadar tedirgin edici bir şey gerçekten.
Yarın savaş çıkarsa görünen o ki bu turizm mevsimini unutmak gerekiyor. Suriye yanı başımızda... Biz Türkler Lübnan’a gitmeye korkar olduysak Almanı, Fransızı nasıl Türkiye’ye tatile gelecek!
Ve elbette, “Savaş olmasın” dileğim, sırf turizm sektörünün yüzü suyu hürmetine değil! Bırakın bir canın, bir çocuğun gözünden akan bir damla yaşın bedeli neyle ölçülebilir ki!

Özmenoğlu, bu kez New York’a ‘yapıştırdı’

Çağdaş sanatın genç temsilcileri ülkeye sığmaz oldu. Sanatçı Ardan Özmenoğlu’nun eserleri IPCNY’de (International Print Center New York) yer aldı. Baskı resimlerinin değerinin anlaşılmasına kendini adamış olan IPCNY, ‘New Prints’ adlı bir sergi organize ediyor. Özel jürinin seçtiği sanatçıların eserleri bu sergi aracılığıyla New York sanat dünyasıyla buluşuyor. Kurumun 41’incisini düzenlediği sergide Ardan Özmenoğlu her seferinde bir başka jüri tarafından seçilerek eserleriyle yer aldı. Bu seneki serginin en büyük özelliği toplam 2 bin 300 başvuru arasından sadece 45 sanatçının seçilmesiydi.

Serginin öne çıkan sanatçı ve eserleri arasında gösterilen Ardan Özmenoğlu, Pari Stave tarafından şöyle anlatılmış:“Özmenoğlu’nun eserinde post-it notlar bir tuval gibi kullanılarak ve sanatçısına özgü ipek baskı tekniğiyle bütünleşerek, figürleri muhteşem bir incelik ve estetik örneği olarak karşımıza çıkarmaktadır.”
IPCNY, bu yıl Phillps de Pury and Company’nin Contemporary Prints başlıklı müzayede kataloğuna verdiği kurum reklamında da Ardan Özmenoğlu’nun eserinin görselini tercih etti. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de açtığı “I’m not a Biennial Artist” sergisinde popüler kültürün ikonlarından Seda Sayan’ın post-it notlarla yaptığı portresi çok konuşulmuştu. Özmenoğlu’nun, gözümüzün alıştığı obje ve kişileri, aleni hallerinin dışına çıkararak yeniden yorumladığı çalışmalarına uluslararası bir takdir gelmiş oldu.