Yıllardır tanıdığım Hüsnü Özyeğin, geçenlerde Rusya’da öyle neşeliydi ki! Bankası Credit Europe, Rusya’da hızla büyüyor. Hüsnü Bey, “Bu Türkiye’nin meselesi” diyor
Geçenlerde Rusya’daydık. Sıfırdan gelip, dolar milyarderi olan para sihirbazı Hüsnü Özyeğin’in, Moskova’da kurduğu Credit Europe Bank’ın 15’inci yıl kutlamasında. Hüsnü Özyeğin sessiz sedasız burada da dev bir banka yaratmış. Biz gazeteciler ekonomi haberlerinde, “Finansbank’ı Yunanlılara satan Hüsnü Özyeğin” diye başlayan cümleler kurarken meğer atlıyormuşuz.
“Finansbank’ı satarken Rusya’da muadilini açan” demeliymişiz. Credit Europe Bank’ı çaktırmadan Rusya’nın en büyük 20’inci bankası haline getirmiş bile.
Uzun yıllardır tanırım Hüsnü Özyeğin’i, hiç bu kadar mutlu görmemiştim. Pasta keserken sanki bir ara dans bile etti. Konuklarının masalarını tek tek gezdi. Hüsnü Bey’e o gece oğlu Murat Özyeğin eşlik etti. Baba oğul pastayı birlikte kesti.
‘Forbes’ın dolar milyarderleri listesine’ Türkiye’den birinci sıradan giren Hüsnü Özyeğin’e, onu 2.77 milyar dolarlık Finansbank, Gima satışı, enerji işleri dahil hiç böyle görmediğimi söylerken cevabı neşesinin kaynağını da açıklıyordu:
“Rusya’da 20’inci banka haline geldik. Bu benim meselem değil, Türkiye’nin meselesi...”
Hakikaten de bir Türk bankasının Rusya gibi iki trilyon doları bulmuş bir ekonomide 20’inci en büyük banka haline gelmesi ‘ulusal’ bir olay... Üstelik Rusya gibi finansal sistemin henüz oturmadığı, iş yapmanın çok zor olduğu bir ülkede...
İki milyar doları aşan serveti olan oligark eşinden boşanan, iki çocuk annesi Brezhneva hem sesi hem fiziğiyle kendisini izlettirdi. Rail Engineering Institute Of Dnipropetrovsk okulundan yakın bir zamanda mezun olan şarkıcı ‘ekonomist’ unvanına sahip. Bunu duyan biz konuklar, “Finans dahisi Hüsnü Bey, sanatçı seçiminde de kriterini belli etti” diye takılmadan duramadık.
Bu arada Murat Özyeğin’in çok zayıfladığı dikkatimi çekti. Üç ayda 9 kilo vermiş... Sabahları yoğurt-meyve, yumurta beyazından yapılmış omlet, bazen müsli yemiş. Öğle ve akşamları da çorba-sebze-salata, sebze-balık yemeğe özen göstermiş. Haftada üç gün de düzenli spor yapmış. Kararında cevizi, bademi de eksik etmemiş. İsteyince oluyor.
ÇUKURCUMA’DA BiR TÜRK LOKUMU
Çukurcuma, Galata bölgesi kabuk değiştiriyor. Eskimiş, yıkılmak üzere olan binalar özelliklerini kaybetmeden yenileniyor, gelişmiş Avrupa şehirlerinde olduğu gibi kişilikli galeriler, hoş restoranlar, şık, küçük oteller oluşuyor. Bu bölge yabancıların da dikkatini çekmiş durumda. Geçen gün yolumun düştüğü semtte, ellerinde rehber kitaplarla antikacı dolaşan, yakınlardaki Cihangir kafelerinde güzel havadan faydalanıp genç sanatçı çevrelerini izleyen her yaştan birçok turist gördüm... ‘Yalan Dünya’ fanlarının da ilgisine mazhar olan Çukurcuma’da gözlem yaparken benzerlerine İtalya’da rastladığım, pencerelerinden sardunyalar sarkan küçük bir bina dikkatimi çekti. Etrafındaki eski binalar içinde canlılığıyla göze çarpan bu binanın ismini sordum, “Lokumev” dediler. Lokumev, dört ayrı dairesi olan bir rezidans. Genellikle yabancıların belirli bir süre konakladıkları dairelerde mutfak dahil her türlü ihtiyaca yanıt verilmiş. Dekorasyonuna bayıldım. Dairelere isim verirken lokuma konan kuruyemişlerden esinlenilmiş: Fındıkoda, Fıstıkoda, Cevizoda, Bademoda...