Kimin ne kadar ‘VIP’ olduğunu belirleyen kriterlere bir yenisi daha eklendi: Tarkan ya da Sezen konserinde oturduğu sıra! Cemiyet hayatından simalar, sanatçıların saf tuttuğu ön sıralarda ‘yer kapma’ yarışında
İstanbul konserlerinde yeni bir protokol oluşuyor. Tarkan konserinde önde oturmak... Tabii Sezen Aksu’da da... Tarkan ve Sezen, cemiyet ve dizi dünyasını adeta Harbiye’ye topluyor. Hafta içinde Kıvanç Tatlıtuğ’un Harbiye Açıkhava’yı inlettiği konserde (üstte) topluca bir İstanbul dizisi izlemiş gibi olduk. Belçim-Yılmaz Erdoğan çifti de hemen yanlarında oturunca...
İnsan bu manzarayla karşılaşınca “Hepimiz kardeşiz” diyor! Hepimiz Tarkan dinler, ritmik parçalarda aynı dansları eder, Sezen Aksu’yla hüzünleniriz...
Sezen oynak istiyor
Ama kazın ayağı öyle değil. Konserlerde yeni bir protokol oluşuyor. Tarkan konserinde protokolün ön sırasında oturmak ‘Very Important Person’ anlamına da geliyor. Hal böyle olunca, İstanbul elitleri, “Tarkan konserine biletin var mı?” diye sormuyor birbirine, “Protokolden yer bulabilir misin bana?” diyor! Sezen Aksu kendisini arayanlara, “Oynayacak mısınız ama!” diye takılıyormuş.
Bilenler bilir. Cemiyet hayatında hayat zordur. Yukarılara doğru çıkıldıkça hayat daha da zorlaşır. Hangi davete çağrıldınız, hangisinde görünmediniz... Bu adeta bir vitrindir. Hatta taraflar arasında rekabet varsa bu karşıdakine üstün gelmenin yoludur. Karşıdakinin o organizasyona davetli olmadığını bile bile, “Geçen günkü falanca davette, ki sen de görmüşsündür zaten”le başlayan cümleler... Duyduğum bu muhabbet bana özellikle birbirinden haz etmeyen kadınlar arasındaki kilo muhabbetini hatırlatıyor son 1-2 yıldır: “Sen biraz kilo mu aldın ne!”
Evde de dinliyor mu?
Bilmiyorum belki bu isimler arasında bir sosyallik hukuku vardır. Cem Yılmaz’ın gösterisine Tarkan gidiyorsa, o da Tarkan’ın konserine geliyordur. Hani biraz, “Sen benim partime, çocuğun nişanına geldin, ben de sana gelirim” gibi...
Bilemiyorum, Tarkan konserinde önlerde gördüğümüz Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Kıvanç Tatlıtuğ boş zamanlarında oturup Tarkan mı dinlerler? Bildiğim Tarkan’ın yeni bir cephe açtığı. Tarkan konserinde önlerde oturuyorsan önemli, popüler bir sanatçısın. Arka da oturuyorsan... Seni nereye oturtuyor yani Tarkan... Biz Türkler bir tuhafız. Dikkat etmezsen her ayağa kalktığında düşme tehlikesi yaşatan o en sırada oturup dinlemenin ayrı bir zevki mi var? Ben önemliyim, seçkinim zevki mi bu? Para kazansanız, altınıza Ferrari’yi çekseniz yine de olmuyor. Bir de bu çıktı şimdi başımıza.
Stephen Webster Türk kadınlarına göz kırptı
Tatil için Bodrum’a gelen ünlü İngiliz tasarımcı Stephen Webster, Türk kadınlarının mücevherle ilişkisine bayılmış. Bildiğiniz gibi yıllarca İngiliz Sarayı’na mücevher danışmanlığı yapmış Webster, Madonna’nın kuyumcusu olmakla ünlüdür. Türk kadınlarla Avrupalı kadınları karşılaştırdığı sözlerini kraliçe duymasın: “Türk kadınları kesinlikle mücevhere layık. İyi mücevherden anlıyorlar. Taktıkları mücevherlerdeki süslemeler, detaylar çok zengin. İngiliz kadınları çok kötüdür takı konusunda. Düşünün ki Kraliçe dünyanın en geniş mücevher koleksiyonuna sahip. Böyle bir modelleri varken İngiliz kadınlarının biraz daha iyi olmasını bekliyor insan. Londra’da bir odanın içine ekonomik anlamda gücü olan, bir Ortadoğulu, bir Rus, bir Türk, bir Amerikalı ve bir İngiliz kadını oturtun. Hepsi çok iyi görünür ama İngiliz kötüdür. Mutlaka anneannesinden kalmış tek sıra bir inci kolye, yine kesinlikle annesinden kendisine geçmiş klasik bir nişan yüzüğü takar...”
Londra, Beverly Hills gibi lüksün merkezi şehirlerde mağazaları olan Webster, “Türkiye için tarzımın anlaşılabileceği bir ülke” diyor. Demek ki yakında küresel çapta lüks bir mücevher markasına dönüşen tasarımlarıyla Webster’i aramızda görebiliriz. Şimdiden duyulur...