İş ve siyasette kendilerine güç bela yer açabilen kadınlar, ne yazık ki en büyük çatışmaları hemcinsleriyle yaşıyor. İsviçre’nin İstanbul Başkonsolosu, “Yükselemiyorsak hata bizim. Kız kardeş ruhumuz yok” diyor
İsviçre, bu yıl demokrasi haline gelişinin, İsviçre Konfederasyonu’nun kuruluşunun 720’nci yılını kutluyor. Dünyanın en eski demokrasisi olmaktan gurur duyan İsviçreliler, 1 Ağustos’u dünyanın her yerinde ‘Milli Gün’ olarak kutluyorlar. Bu yıl Türkiye’de ilk kez kutlayacakları gün kapsamında, Swissotel’de görkemli bir organizasyona hazırlanıyorlar. Ancak bu kadar eski bir demokraside kadınlar oy kullanma hakkını ne zaman kazanmışlar biliyor musunuz? 1971’de!.. Demokrasi, bundan sadece 41 yıl önce herkes için demokrasi haline gelmiş anlayacağınız. Ki Avrupa’nın ortasında yer alan bu küçük ülke çok dilli, çok dinli, çok kültürlü üstelik... İnsan bunu duyunca Atatürk’ün ne büyük bir lider olduğunu bir kez daha anlıyor. Bizde kadınlar 1930’dan beri oy kullanıyor.
İsviçre’de bulunan yedi bakanlık koltuğunun üçünde kadınlar oturuyor şu anda. Önceki iktidar dönemlerinde kadınlar sayıca daha fazlaymış. 1971’den bu yana ilk kez hükümette erkekler çoğunluğu ele geçirmiş. Yani biz hakkı erken almışız ama İsviçreli kadın hızlı koşmuş...
Camdan engeller
Kadınların iş hayatında camdan engellerle karşılaştığını söyleyen İsviçre’nin İstanbul Başkonsolosu Monika Schmutz Kırgöz, “Kariyer basamaklarını görüyorsunuz ama gidemiyorsunuz. Camdan engellere çarpıyorsunuz. Erkekler kapatıyor kariyer basamaklarını” diyor. Konsolosa göre, bunda kadınların hataları da etkili. “Kız kardeş, dayanışma ruhumuz yok” diyor.
“Kadınlar sadece çalışmakla kalmamalı, sosyal etkinliklerde de boy göstermeli” görüşünü dile getiren Kırgöz şöyle devam ediyor: “Tenis, golf gibi erkeklerin iş dışında patronlarla bir araya geldiği ortamlarda kadınlar da olmalı. Dünya ilişki, iletişim dünyası... İş hayatında yükselmenin yolu, iyi bir ağ kurmaktan geçiyor.”
Konsolos, kadınların kendi aralarındaki çatışmaya da son vermesini istiyor ve örneği de Fransa’dan veriyor: “Fransa Cumhurbaşkanı Holland’ın kariyerli kadın arkadaşları Twitter üzerinden atışıyorlar. Bu doğru değil! Birbirimize yardım etmeliyiz. Rotary kulüplerine kadınları almıyorlarsa kendi kulüplerimizi kurmalıyız. Çalışan kadın çalışmayanı zaten anlamıyor. Kariyerli olanlar da erkekleri bırakıp birbirleriyle kavga ediyorlar.”
Çakısız çıkmıyor
Bu arada İsviçre bildiğiniz gibi içinde makastan, çatala, gazoz açacağına pek çok aleti bulunduran çakılarıyla ünlüdür. Konsolusun çantasında görünce bildiğim bir sözü sordum: İsviçre çakısı gibi adam... Konsolos bir Türk’le evli. Ve bu sözü daha önce duymamış ama, “Gönüllü çakı dağıtıcısı gibiyim. Seyahatlerimde çantamda hep bu hayat kurtarıcı çakılardan oluyor ve hep güvenliğe teslim etmek zorunda kalıyorum unutkanlıktan” diyor.
Önce ruhumuz doydu
Geçen aylarda üçüncü kız çocuğunu dünyaya getiren Ferda Demircan, eşi Ahmet Misbah Demircan’la birlikte konukları karşıladı.
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, her Ramazan’da bizi Beyoğlu’nun restorasyonu tamamlanan tarihi bir mekanında buluşturmayı adet haline getirdi. Belediyenin her yıl Ramazan’ın ikinci akşamı düzenlediği iftarın bu yılki adresi, 17’nci yüzyıldan beri Haliç’in kıyısını süsleyen Aynalıkavak Kasrı’ydı. Farklı dinleri ve kültürleri bir masa etrafında buluşturan yemeğe, aralarında Burhan Kuzu ve Nimet Çubukçu’nun da bulunduğu diplomasi, iş, siyaset, kültür, sanat ve spor dünyasının önemli isimleri katıldı. Ahmet Özhan’ın, Sultan III. Selim’in eserlerini seslendirmesiyse ruhumuzu doyurdu. Galata Mevlevihanesi’nin restorasyonunu geçen yılki Ramazan’a yetiştiren Demircan, bakalım seneye hangi saklı mekanı göz önüne çıkaracak.