Songül Hatısaru

Songül Hatısaru

songul.hatisaru@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Teoman’la niye helalleşemiyoruz? Bırakmayı ‘pes etmek’ olarak algıladığımızdan olmasın sakın. Kariyerinin zirvesindeyken bırakan bir isim de bugünlerde Bodrum koylarında...



Kenzo mobilyayla döndü

Christian Monges, Carol Asscher, Minnie Osmena, Kenzo, Ed Tuttle (soldan sağa)

Teoman müziği bıraktı ya; ‘çocuğa’ öyle bir muamele etmeye başladık ki gidemiyor bizden. Her gün hakkında bir şey yazınca o da çıkıp bir açıklama yapmak zorunda kalıyor.
Galiba Teoman’nın müziği bırakmasını pes etmesi olarak algılıyoruz. Oysa bırakmak, bırakabilmek çoğu zaman tatmin olmak, yeni başlangıçlara kapı açmaktır. Belki de bizim topraklarımızda şöhrete rağmen çekip gidebilen insan sayısı az olduğundan Teoman’la helalleşemiyoruz.
Oysa dışarıda özellikle sanatın, modanın mabedi Fransa’da o kadar çok ki bırakıp gidebilen. ‘Beautiful Lies’ adlı filmi bu hafta gösterime girecek Fransız Sineması’nın zarafet timsali oyuncusu Audrey Tautou’da ‘denizci’ olmak için kariyerini terkedenlerden.

Haberin Devamı

Bir bırakan da Greta Garbo
Hollywood’un sessiz film döneminde ikonlaşan Greta Garbo da aklıma gelen ilk isimlerden.’En Önemli 50 Beyazperde Efsanesi’ listesinde beşinci kadın yıldız olan Garbo, 36 yaşında performansının doruğundayken bıraktı. Bir bırakan da bugünlerde Bodrum koylarında. Dünyaca ünlü hazır giyim ve kozmetik markası Kenzo’nun yaratıcısı Kenzo Takada. Markası adıyla, adı da neredeyse parfümle bütünleşen Japon tasarımcı.
Modacı olmayı çocukken aklına koyuyor, en çok da kız kardeşinin magazin dergilerini okurken. Kobe Üniversitesi’ni kazanıyor. Fakat ailesinin itirazlarına, mirastan mahrum kalma pahasına bu okulu bırakıp Tokyo’s Bunka Fashion College’e geçiyor, moda okuluna girebilen ilk erkek öğrenci oluyordu.

Parası bitpazarına yetiyordu
Japon tasarımcı kısa sürede başarıyı yakalamış, 1964’te artık Fransız moda çevrelerinde kendisine yer edinmeye, isim yapmaya çalışıyordu. O günlerde bitpazarından kumaş almaya yeten parası tarzını da oluşturuyor, tasarımlarında kullandığı doğa, kültür ve renklerin buluşması moda dünyasını şaşırtıyordu.
1939 doğumlu Kenzo (Bir insan yaşını bu kadar mı göstermez), 1970’te Jungle Jap adlı ilk mağazasını açıyor, 1983’te de ilk erkek koleksiyonu çıkarıyordu. 1988’de de ilk kadın parfümü. ‘Ça sent beau’ öyle çok sükse yarattı ki, o yıldan itibaren ‘Kenzo Parfums’ çığır açan, sıra dışı kokuların yaratıcısı oldu.
Kenzo ismi dünyada en çok bilinen markalardan biri haline gelmişken ani bir kararla 1993’te şirketini LVMH’a sattı. 1995’de modaevini de asistanına bırakıp emekliliğini ilan etti. Yapabileceğinin en iyisini yapmış, işinden, yaşadıklarından tatmin olmuştu.


Belma Simavi parti verdi
Siz bakmayın Kenzo’nun, özellikle Türkiye’ye ilk kez gelenlerin ikinci pasaport kontrol noktası haline gelmiş Nahide’de oryantellerle göründüğü karelere. Zira Türkiye’ye çok sık geliyor. Bu yıl da tatilini Bodrum’da geçirdi. Yanında Amerika’nın en iyi tasarımcısı, dünyanın en lüks oteli Aman Resort’ları ‘giydiren’ Ed Tuttle da vardı. Tuttle’ın imzasını Park Hyatt, Hilton, Sheraton gibi otel zincirinde de görmek mümkün. Pek çok projede Kenzo ve Amerikalı ressam Brice Maden’le çalışıyor. Birçok kez yaptıkları üzere yine birlikte mavi tura çıktılar.
Belma Simavi de yakın arkadaşı Kenzo için Domuz Adası’ndaki evinde özel bir parti verdi. Tam da ben, Belma Hanım bu yıl parti yapmayacak mı diye düşünürken!
Ketumluğuyla tanınan, hele basına konuşmaktan hiç hoşlanmayan Kenzo’nun bu sayede ‘emeklilikten sıkıldığını’ öğrendim. 2005’te dekorasyon
markası ‘Gokan Kobo’yla moda dünyasına dönüşünün sebebini de bu gece sayesinde anlamış
oldum. Mobilya, ev objeleri tasarladığı ve kısa sürede kendinden söz ettiren
bu markayı emeklilikte sıkıldığı için yaratmış. Kimbilir belki Teoman da sıkılır, farklı bir şeyle yeniden dönüverir!

Phuket’teki evinden de sıkıldı!
Sıkılınca hayatı sıfırlayıp yeniden başlayan insanlar heyecan verici gelmiyor mu size de? Kenzo’nun Phuket Adası’nın en lüks oteli Amanpuri’nin içinde yer alan, dillere destan partiler verdiği evini satmasına da tam bu anlamı yüklerken dostlar uyardı; “Hayır onu Tsunami’nin hemen arkasından sattı. Keyfi kaçtı. 20 milyon dolara sattı, biraz beklese 50 milyon dolara da satardı.” Olsun satmış ya evini sonuç değişmiyor benim için!