Songül Hatısaru

Songül Hatısaru

songul.hatisaru@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hürrem Sultan rolüyle milyonların kalbinde taht kuran Meryem Uzerli’nin harcamalarını nasıl yaptığını, en büyük tutkusunun ne olduğunu öğrendim. Meryem Uzerli, yaşam felsefesiyle oturduğu tahtı hak ettiğini kanıtladı




Mart ortalarında üç günlüğüne gittiğim Berlin’in tadını doyasıya çıkardım. Galeriler, geniş yürüme alanları, yeşillik. Kültür sanat tutkunlarının ruhlarını doyuran bir şehir Berlin. Kupfergraben’le Spree arasındaki bölgenin adı Museumsinsel yani Müze Adası. Bu bölgedeki binalarda 19’uncu yüzyılın arkeolojik koleksiyonlarını ve sanatını muhafaza eden çeşitli müzeler var. Üç opera, 150’den fazla tiyatro, 175’den fazla müze, yaklaşık 300 galeri, 250’den fazla kütüphane, 130 sinema. Ve tüm bu yapı içerisinde her gün yaklaşık bin 500 etkinlik. Berlin-İstanbul hattı da hakikaten çok kısalmış. Ben oradayken, Türkiye’den oyuncular gelip tiyatro oyunlarını sergiledi. Gidip izledim. Türklerin düzenlediği 1-2 edebiyat konferansına, bir de sergi açılışına katıldım. Berlin’de yoğunlukla Türkler’in yaşadığı ve ‘Küçük İstanbul’ denen Kreuzberg Bölgesi’nde yıllardır İstanbul’da rastlamadığım arkadaşlarıma rastladım. Yeni arkadaşlar edindim. Bunlardan birisi de Meryem Uzerli’nin, nam-ı diğer ‘Hürrem Sultan’ımızın çocukluk arkadaşıydı. Hürrem Sultan hakkında neler öğrendim neler!

Haberin Devamı

Sultan gazetecilik yapmış

Meğer Sultan’ımız gazetecilik yapmış bir ara. Bunu duyduğumun üzerinden 1.5 ay geçmeden İstanbul’da Meryem Uzerli’ye rastladım. Doğrudan konuya girdim: “Gazetecilik yapmışsınız” dedim. Bunu bilmeme çok şaşırdı tabii. Meğer bir ara gerçekten gazeteciliğe merak sarmış, hatta bir konser için Almanya’ya giden Ceza’yla röportaj bile yapmış. Ancak konservatuar okuduğu için oyunculukta karar kılmış.

‘Hürrem Sultan’ gibi fettan bir rolü oynamasına karşın kısa sürede milyonların sevgilisi oldu Meryem Uzerli. Çok doğal, hesapsız, samimi biri. Özellikle genç dizi oyuncuları, gençlerin rol modeliyse sadece saçı ve giyimiyle değil, hayatta nerede durdukları, ne okudukları, kazançlarını nasıl yönettikleriyle de merak edilmezler mi?

Haberin Devamı

Doğru adrese denk gelmişim, Meryem Uzerli’yle sohbet ederken, “İşte tam bir homo economicus” dedim kendi kendime. Osmanlı’nın en kudretli şahsiyetlerinden birine beyaz camda can veriyor. Ama ne bu rolün ne de bu rolle gelen şöhretin başını döndürmesine izin vermiş. Kazandığı paranın yarısını tasarruf ediyor, yarısınıysa ‘ihtiyaçlarına’ harcıyor.

Seyahat masrafı makyajdan çok

En büyük harcama kalemini seyahatler ve kitaplar oluşturuyor. Tüyoyu Berlin’de arkadaşından almıştım, “Çok geziyormuşsunuz. Öğrenciyken bile yazları çalışıp mutlaka başka bir ülkeye seyahat ediyormuşsunuz” dedim.

Dünyayı, biz insanlar içinde mutlu olalım diye yaratılmış büyük bir bahçe olarak gördüğünü anlattı. Meryem Uzerli, bu bahçenin her metrekaresini adımlamak, bunun tadını çıkarmak istiyor. Avrupa’da gitmediği ülke kalmamış. Güney Amerika’ya da gitmiş. Uzakdoğu’ya gitmek istiyor. Çin’i merak ediyor. Eee böyle olunca da en çok parayı seyahatlerde harcıyor.

Yüzündeki belli belirsiz, sade makyaj dikkatimi çekiyor. Set dışında makyaj yapmaktan hoşlanmıyormuş. Gezmeye harcadığı paranın makyaj malzemelerine harcadığından çok daha fazla olduğunu öğreniyorum.

Haberin Devamı

Tek kredi kartı var, limitini aşmıyor. Her ay kredi kartı borcunun asgarisini değil, tamamını ödüyor.

Farklı bir lüks anlayışı

“Hürrem Sultan çok şaşaalı yaşıyor, siz lüksü sever misiniz?” diyorum. Meryem Uzerli, soruma soruyla karşılık veriyor: “Lüksten kastınız ultra pahalı mücevherler, herhangi bir ürünü binlerce euro’ya satılan markalar mı?” Bunların kendisine uzak kavramlar olduğunu söylüyor. Lüksü insan ilişkilerinde, hayat kalitesinde aradığını anlatıyor.

Kısa vadeli hedefi Avrupa’nın en yeşil şehirlerinden Berlin’de ‘bir dikili ağacı’ olması. Gençlerin, özellikle de genç kadınların ‘Hürrem’in bal rengi saçları’ kadar Meryem’in yaşam felsefesinin peşinden gitmesinde de fayda var.