Tüm ufku bilgisayarla televizyon ekranı olan çocuklarımızın toprağa basmalarını sağlamalıyız. Yaklaşan yaz, bunun için iyi bir fırsat
Güneşin sıcaklığını değilse de pırıl pırıl ışıklarını gönderdiği bir İstanbul öğleden sonrası... Aceleci bademlerin pıtır pıtır pembeye boyamaya başladığı bir parkta anne ve çocuğu yan yana oturuyor. Çocuk, başını, elinde oynamakta olduğu elektronik oyuncağın ekranından kaldırmıyor. Ne badem çiçeklerini gördüğü var ne de birkaç metre ilerisinde boş boş sallanan salıncağı... Anne, “Biz çocukken...” diye söze girecek oluyor. Çocuğun göz ucuyla bir anlık öyle bir bakışı var ki, “Zaten beni bilgisayarın başından kaldırıp zorla parka getirdin, bir de anı mı geliyor!” der gibi...
Çocuklarımızı içine çeken ekranlardan nasıl çıkaracağız? Doğayı, yılda birkaç gün de olsa yalnız ve yalnız doğayı yaşamalarını nasıl sağlayacağız?
Kamplarda seçenek çok
Birkaç yolu var elbet. Bugün bunlardan birini size anlatacağım. Fahrettin Gözet... ‘Geleceğin Yıldızları’nın kurucusu. 23 yıldır
7-18 yaş arasındaki çocuklar ve gençler için kamplar düzenliyor. Uludağ’dan Çeşme’ye hatta yurt dışına kadar çeşitli yerlerde organize ettiği kamplara katılan çocuklar, spor, sanat ve doğayla iç içe günler geçiriyor.
Kamplar, 15’er günlük dönemlerde, 14 farklı program kapsamında düzenleniyor. Bu programlar arasında basketbol, kayak, sörf, film yönetmenliği, yelken gibi dalların yanı sıra farklı kültürleri bir araya getiren uluslararası gençlik kampı ve yaz kampı da bulunuyor. Kamplarda yaklaşık 300 çocuk oluyor, bu çocuklara 150 kişilik koç ekipleri eşlik ediyor. Her kampta mutlaka bir doktor, iki de hemşire görev yapıyor.
Tekno-bağımlılığa bire bir
Aileler, özellikle de anneler için 15 günlüğüne de olsa çocuğundan ayrı kalmak zor. Fahrettin Gözet, annelerin korkularını teknolojiyle yenmiş. Çocukların yolculuk ve kamp boyunca her anları kısa mesajlar ve sosyal medyadaki paylaşımlarla ailelere duyuruluyor. Ancak aileler için teknolojinin tüm imkanlarını kullanan Gözet, söz konusu çocuklar olunca tam ters istikamete yöneliyor. Kampa katılan çocuklara telefon, bilgisayar vs. yasak! Varsa yoksa doğa ve doğal iletişim...
Gözet, “Amacımız çocuklara yıldızları, doğayı gösterip bir yandan onları eğitirken teknoloji bağımlılığından uzak tutmak” diyor.
Temmuzda kar topu oynuyorlar
Çocukların sorumluluk duygusunu geliştiren, özgüvenini artıran, onlara yeni beceriler edindirip keşfetme heyecanını yaşatan kamplarda geçen 23 yıl, nesil değişimlerini gözlemlemesini de sağlamış Gözet’in. Örnek veriyor:
“Mesela Uludağ’daki kampımızda zirvedeki göller bölgesine kadar 10 yaş ve üzeri isteyen çocuklarla harika bir yürüyüş organize ediyoruz. Temmuzda biz kamp yaparken zirvede kar var. Şortla, tişörtle yürüyen çocuklar zirveye vardıklarında karşılarında karı görünce deliriyor, kar topu oynamaya başlıyorlar. Yolda doğanın farkına varıyor, kuşları tanıyor, böceklerin seslerini dinliyorlar. Gidiş-dönüş yaklaşık 20 kilometrelik çok eğlenceli, sürprizli bir yol bu. Eskiye nazaran, ‘Ben yürüyemem’ diyen miniklerin sayısı artıyor. Oysa çok eğlenceli bir yolculuktur. Yürüyüşü yaptıktan sonra, ‘Bir daha çıkalım’ diyorlar.”
Geleceğin Yıldızları’ndan...
Çocukken Geleceğin Yıldızları’nda kamp yapanlar arasında bugünün iş ve spor dünyasından isimler de var. Basketbol A Milli Takım ve Fenerbahçe Ülker oyuncusu Engin Atsür bunlardan biri... Atsür, basketbola
7 yaşında Geleceğin Yıldızları Spor Okulu‘nda başlamış ve 1993 yılında düzenlenen ilk basketbol gelişim kampına katılmış. Atsür, “Geleceğin Yıldızları ailesiyle geçirdiğim
5 yıl boyunca bana basketbolun dışında arkadaşlığı, gerçek sporculuğu, yardımlaşmayı, sevmeyi, sevilmeyi ve tabii ki doğru insan olmayı öğrettiler” diyor.