Restoranlarda klasik hareketlerdendir. Gelen şarap şöyle bir sallandıktan sonra içilir. Her ne hikmetse hep de beğenilip “Tamam doldur” denir. Hep iyi şaraplar mı servis edilir, yoksa kötü cevabı özgüven eşiğimizi mi aşar bilemem! Üç tarafı denizlerle çevrili ülkem restoranlarındaki ikinci klas! hareket de, garsona yakalayacağım sizi edasıyla yöneltilen “Deniz mi, çiftlik mi?” sorusudur. Denizlerimizde balık falan kalmadı, deniz diye gelenlerin çoğu da çiftlik balığı.
Deniz balığı her zaman bulunmadığından çiftlik balığı yiyiyoruz. Yiyeceğiz de. Yeter ki kuralına uygun üretilmiş olsun. Avrupa’da yılda kişi başına tüketilen 25 kg.’lık balık tüketimi bizde daha yeni yeni 8.5 kg.’ı buluyor. Balıktaki omega 3 hafızayı güçlendiriyor. Cilde pürüzsüz görünüm veriyor. Aspirin gibi kanı inceltiyor, kalbi koruyor. Uzmanlar haftada en az iki kez balık yenmesini tavsiye ediyor.
Bademde de var
Balıktaki çinko mineraliyse cinsel isteği artırıyor. Ek bir not, kuruyemişlerde de özellikle bademde çinko minerali var. Yakın tarihe kadar çevre kirliliği yaratan üretim biçimleri nedeniyle çiftlik balığı pek önerilmiyordu. Kıyılarda üretimin yasaklanması ve kafeslerin açık denizlere taşınmasıyla bu sorun büyük ölçüde aşıldı. Çiftliğini taşımayanlara ağır cezalar gelirken, açık denizde üretim maliyetlerine katlanamayan üreticiler sektörden çekildi. Türkiye’de batılı standartlarda üretim yapan, ürününü de Avrupa’ya satan şirketler var artık. Bunlardan birisi de Kılıç Holding. Türkiye’nin en büyük balık üreticisi. Bodrum’daki tesislerini gezdim. Karadan 1.100 metre uzakta açık denizdeki çiftliklerinde her yıl 24 bin ton balık üretiliyor.
İspanyolları balığa boğduk
Kılıç, üretiminin yüzde 70’ini Avrupa ülkelerine satıyor. Tarım İl Müdürlüğü rutin denetimlerini yapıyormuş. Ancak Tesco, Carrefour gibi Avrupalı müşterileri de çok sıkı denetim yapıyormuş. Balıklar, New York 5. Cadde’ki ünlü restoranlara da satılıyor. Şirketin Yönetim Kurulu Üyesi Ersin Kılıç Kızıltan, “İçeride talep az. Biz de Avrupa’ya satıyoruz” şeklinde özetliyor balıkla ilişkimizi. Balık Türkiye’nin ihraç edebildiği nadir gıda ürünlerinden. Bu yıl özellikle İspanya ve İngiltere’ye çok fazla satmışlar. Baba Orhan Kılıç, kızları Ersin Kılıç Kızıltan ve Ayşen Kılıç Bozan’ın yönettiği şirketin Avrupa’ya ihracat yapabilmesi ileri teknolojiye sahip şirketlerin neler yapabileceğini gösteriyor. Malum Avrupa ülkeleri Türkiye’den dondurma bile almıyor. Yılda 400 milyon TL ciro yapan Kılıç Holding bu rakamın 280 milyon TL’sini balık satışlarından sağlıyormuş.
AV PEŞiNDE FOKAçık denizdeki kafeslerde otomatik yemleme tekniğini izlerken aniden beliriveren kocaman fok Ersin Hanım’ı bir anda panikletti. Suyun içinde kaybolan fokun kafeslere zarar vereceğinden korkan Ersin Hanım tekneden hemen komuta merkezine çıktı. Ben de peşinden tabii. Kafeslerdeki binlerce balığı gösteren kameralardan su altını izlemek ilginçti. Eğer fok ürkütülürse kafesi delip büyük zararlara yol açabiliyormuş. İdeali bu balığı hiç ürkütmemekmiş.Nitekim fok bir süre süzüldükten sonra dalıp kayboldu. Ersin Hanım en çok levrek kafesi için endişelendi. En naif balık türüymüş. Sıra dışı hareketlilikten ürken balıklar strese giriyor, pullarını döküyormuş. Çipuraysa en dayanıklı balıkmış. Koşullara çok iyi uyum sağlıyormuş. Ersin Hanım çipura için “Teflon karakterlidir onlar” dedi.