Şarkıcı, müzisyen, ve birçok kişiye göre bir ozan olan Amy Winehouse’un ölümü dünyayı sarstı. Ölümüne bunca üzülmemiz herhalde en çok onun o ‘kendi olma’ halini sevmemizden kaynaklandı. İlk albümü 3 milyon, ikinci albümü 10 milyonun üzerinde satmış, milyon dolarlar kazanmış birinin show dünyasının dayatmalarına takılmadan özgünlüğünde ısrar etmesi... Kapısında giydirmek için yüzlerce modacı sıraya girecekken o kendisi gibiydi hep... Klasik güzellik idealini yansıtmayan burnuna karşın estetik falan hak getire, o benzersiz sesiyle zaten güzeldi. Bütün o kimseye benzemeyen görüntüsünde mükemmel olmayandaki çarpıcı güzelliği yakalıyordu sanki insan.
Art arda gelen hit parçalarının yanı sıra görsel olarak da ‘ikon’ olmaya aday özellikler taşıyordu. Müzikteki başarısı ve stili Karl Lagerfeld gibi bir modacıyı dahi çok etkilemişti. Geçen gün Nişantaşı’nda karşılaştığım şöhretli modacımız Atıl Kutoğlu anlattı. Karl Lagerfeld, tasarımcılığını yaptığı Chanel’in tüm ülkelerdeki mağazalarının vitrinlerini bundan birkaç sezon önce Amy Winehouse’un saçlarını ve makyajını taşıyan cansız mankenlerle donatmış. Amy Winehouse tarzında Chanel kreasyonları taşıyan mankenler...
Sophia Loren esintisi
Ve o kocaman saçlar... 1950’lerin İtalyan Rivierası’nı anımsatan stille, punk tarzının birbiriyle buluştuğu bir saç, makyaj ve giyim tarzı yaratmıştı kendine. Biraz böyle Sophia Loren, Gina Lollobrigida havasıyla punk akımının melanji saç, makyaj ve giyim tarzıyla tekti Amy.
Atıl Kutoğlu da kendi stilini yaratmakta çok başarılı olduğunu söylüyor. Ve ekliyor; moda dünyasındaki uluslararası birçok önemli ve etkin isim de böyle düşünüyormuş. Zaten müşkülpesentliğiyle ve zor kişiliğiyle ünlü ‘Kaiser Karl’ın saygısını ve sevgisini kazanmak öyle pek fazla sahne yıldızına nasip nasip olmamıştı bugüne kadar.
Carine Roitfel de hayranıydı
Bir dönem moda dünyasında çok etkin bir yere sahip olan Carine Roitfeld yönetimindeki Fransız Vogue’unda da, topmodel Isabeli Fontana, aynen Amy’nin stilindeki saçı ve makyajıyla ve Winehouse’un giysilerine benzer ‘50’lerin lolitası punk’la buluşuyor’ tarzında kıyafetlerle geniş bir moda çekiminde yer almıştı. Tüm bunlar Winehouse’un yaratıcı müziklerinin ve güçlü yorumunun yanı sıra, hayatın tamamında yaratıcı ve özgün bir sanatçı olduğunu gösteriyor.
Bu büyük yeteneğin erken vedasında herkesi derinden sarsan, yaralayan bir yan var.. Kızgınlığa sebep olan bu yeteneğin kaybı, onun bu dünyaya dayanamayan haline şefkatle bakmamıza sebep oluyor. Onun benzersiz sesinin yanında tüm ardından söylenen kötü cümlelerin yeri yok. O müzik tarihine adını yazdırdı, hem de sadece 27 yaşında aramızdan ayrılmasına rağmen.
Bu arada Atıl Kutoğlu heyecanla eylülün ilk haftasında yapılacak İstanbul Fashion Week’e hazırlanıyor. Kolay değil tabii, yabancı birçok konuğun yanı sıra son zamanlarda önemli tüm davetlere onun kreasyonlarıyla katılan Avusturya Başbakanı Werner Faymann’ın eşi Martina Faymann’ı da davet etmiş. Son anda bir aksilik çıkmazsa Martina Faymann, Türkiye’ye gelip defileyi izleyecekmiş.