13.08.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
SENEM AYDIN
Nilay Deniz, yeni neslin parlayan yıldızlarından biri... Sektöre çok genç yaşta adım attı. “Zor bir yolculuktu... Ama üstesinden geldim, geliyorum” diyor. Rol aldığı her projede kendini kanıtlayan oyuncu, Kanal D’nin sevilen dizisi ‘Çatı Katı Aşk’la serüvenine devam ediyor. Deniz’le projeyi, aşka bakışını ve ev hayatını konuştuk.
- ‘Çatı Katı Aşk’ın genç bir kadrosu var. Sette enerjiniz nasıl?
Dediğiniz gibi dizi ekibimiz genç bir kadro... Çok eğlenceli, aynı zamanda çok disiplinli ve çalışkan bir ekip var. Bu kadar yoğunluğa rağmen her daim enerjimiz yüksek.
- Canlandırdığınız Yasemin biraz asabi, haksızlığa gelemeyen ve tuttuğunu koparan biri. Nilay Deniz nasıl biridir? Karaktere benzeyen taraflarınız var mı?
Her öğrenci gibi Yasemin’in de zorlu bir hayatı var. Tek başına ayakta kalmaya çalışan genç kadınlardan biri. Ailesi Balıkesir’de, babası hasta... Tesadüf eseri mahallelinin hayatına yalanlarla dahil oluyor. Ama sonrasında daha samimi ve hayatını değiştirecek insanlarla bir yaşama başlıyor. Çok güzel bir iş ‘Çatı Katı Aşk’. Beni çok heyecanlandırdı. Karekteri okuyunca, “Yasemin benim” dedim. Ben de haksızlığa gelemem. Bana ya da bir başkasına yapılmasına göz yumamam!
- İzleyici ‘Çatı Katı Aşk’ı çok sevdi. Bu başarıyı bekliyor muydunuz?
Tabii ki... Her dizide çok emek var. Bizim dizide de öyle... Samimi, sıcak, insanlar artık gülmek ve keyif almak istiyor. Bu arada dram da var. Ama her şey çok tadında. Bu nedenlerden dolayı herkesin çok beğendiğini düşünüyorum.
- Dizideki gibi gerçek hayatta da kolay yalan söyler misiniz?
En beceremediğim şey yalan söylemektir. Evet oyuncuyum, her role girerim ama yalan söyleyemem, ağzıma yüzüme bulaştırırım. Aşırı dürüstüm. Hayatta da hep bu yüzden kaybediyorum.
- Büyük konuşup başınıza gelen bir şey oldu mu?
Büyük konuştuğum her şey başıma gelir...
- Genç yaşta birçok projede başrol oynadınız. Hırslı biri misiniz?
Hiç değilim. Aslında birazcık hırslı olmayı isterdim. Dediğiniz gibi çok genç yaşta başladım, zor bir yolculuktu... Ama üstesinden geldim, geliyorum.
- Sektörde kendinizi bir yarışın içerisinde hissettiniz mi hiç?
Ben hayallerinin peşinden giden biriyim. Gerçekleşen her hayalim bir sonrakini doğuruyor. Yarış demeyelim de
amacım gidebildiğim yere kadar gitmek, her zaman yaptığımın daha iyisini yapmak.
- Aşk sizin için ne ifade ediyor?
Aşk çok tesadüfi bir şey. Sürekli bir şey de değil. Anlık olarak oluşuyor ve sonra dönem dönem karşındakini keşfettikçe tekrarlanıyor. Aşkın zamanı ve yaşı yok.
- Anadolu Yakası’nda sakin bir mahallede üç köpeğinizle yaşıyorsunuz. Eşinizle evdeki hayatınızı nasıl anlatırsınız?
Evet, üç köpeğimiz var. Onların rahatı için bahçeli bir evde yaşamak istiyorduk. Müstakil bir ev ve sessiz sakin bir mahallede olmayı tercih ettik. Zaten şehrin kalabalığına gün içinde çok karışıyoruz. Anadolu Hisarı çocukluğumu hatırlatıyor. Her şeyin bir arada olduğu, şehrin içinde, ulaşımı çok kolay ve sakin... Set dışında köpeklerimizle sade ve sakin bir hayat yaşıyoruz.
- Söke’de küçük bir kasabada büyümüşsünüz. Şehrin kaosundan kaçışınız bu yüzden o zaman...
Söke, küçük bir yer. İstanbul’a ilk geldiğimde biraz tedirgin oldum. Ama aynı zamanda keşfettikçe büyülendim. Ama şehrin kaosundan da kaçış noktam evim. Kendim için en konforlu alanı yaratıyorum. En mutlu olduğum yer evim diyebilirim.
‘Gözlemleyerek öğrenmeyi seviyorum’
- Eşiniz Erçin Karabulut’la tekrar aynı projede çalışmak ister misiniz?
Neden olmasın? Daha önce birlikte üç proje yaptık. İkisinde arkadaştık, ‘Dayan Yüreğim’in sonlarına doğru
ilişkimiz başladı. Sonra da evlendik.
- Aynı sektörde olmanızın ne gibi avantajları var?
Aynı sektörde olduğumuz için birbirimizi anlamak daha kolay. Teknik anlamda ondan çok şey öğreniyorum. Hoşumuza giden ya da gitmeyen her şey hakkında daha rahat konuşabiliyoruz. Pratik olmakta öğretileri işime yarıyor. Ben zaten gözlemci biriyim, gözlemleyerek öğrenmeyi seviyorum. Fikirleri benim için çok değerli.
- ‘Çatı Katı Aşk’, Yeşilçam tadında bir iş. Size gelen yorumlar nasıl?
Yeşilçam tadında sıcak, mahalle ve aile hikayesi. Bu aileye iki genç yalanlarıyla katılıyor. Komedi ile dramı doğru orantılı ve çok tadında bir iş.
- İnternetteki sözlüklerde sizi Gülşen Bubikoğlu, Necla Nazır, Ebru Cündübeyoğlu’na benzeten olmuş. Siz kendinizi benzetiyor musunuz?
Sağ olsunlar. Hepsi birbirinden değerli ve beğendiğim oyuncular. Benzetilmek gurur verici, umarım onlar kadar başarılı
olabilirim.