Eski Fenerbahçeli futbolcu Semih Şentürk, kısa süre önce nikah tazeledi ama takımıyla değil; karısıyla! On yıllık evli çift; evlerinin bahçesine koca bir sahne, havuzun üstüne nikah masası kurdurup, gelinlik ve damatlık giyip, davetliler ve nikah memuru eşliğinde deftere imza atmışlar, masa masa dolaşmışlar falan.
Acaba takı da takıldı mı?
Bildiğiniz düğün yani, bütün gün ve gece yapılan gümbür gümbür canlı müzik ise site ‘sakinleri’ teriminde değişikliğe yol açmış! Ama en enteresanı çok sayıda birbirine yakın evin bulunduğu sitede tehlikeli olmasına rağmen havai fişek patlatmaları! Daha ne acayiplikler göreceğiz, duyacağız acaba?
KINA YAKAN YAKANA!
Bu arada Şentürkler kına gecesi yapacak kadar ilginçleşti mi, onu duymadım ama dikkatinizi çekiyor mu bilmem; artık sultan kıyafetlerine bürünüp devasa kına geceleri yapmadan evlenmez oldu insanlar.
‘Muhteşem Yüzyıl’ sen nelere kadirsin!
Ne dertsiz tasasız milletiz çok şükür, kına yakan yakana! Ufak bir grup toplanıp kına geceni yaparsın da, şimdikiler en gösterişli düğünden farksız maşallah!
Şentürkler de yeni bir akım başlatır şimdi, birkaç yılda bir düğün yapmayanlar çok banal kaldınız söyleyeyim!
EĞER GENÇLEŞMEK İSTİYORSANIZ...
Spor bağımlısı bir Hayalet olarak Dr. Sharma’nın kitabında okuduğum bir bölümü sizinle paylaşmam şart...
Hani hep konuşulur ya; “Spor gerçekten yaşamı uzatır mı, yoksa kendini yormadan kaplumbağaları örnek almak daha mı akıllıcadır?” diye.
1200 ikiz üzerinde yapılan deneyin sonucu, haftada 180 dakika orta düzey veya üstünde egzersiz yapanların, yaşıtlarından 9 yıl daha genç bir fiziksel yapıya sahip olduğunu göstermiş.
9 yıl epey büyük bir fark değil mi?
Bu sonuç; spor esnasında salgılanan hormonlardan artan kas aktivitesine, hızlanan kan dolaşımının yarattığı detoks etkisinden egzersizin kalbe ve sindirime sağladığı yarara kadar bir çok nedene bağlı...
Yan gelip yatmakla olmuyormuş, haydi spora!
ÇOCUĞUNU AVAZ AVAZ BAĞIRTANLAR!
Uçakta birkaç sıra arkamda bir çocuk hiç durmadan çığlık atıyor, kendini yırtıyor adeta, öyle bir bağırmak! “Acaba gırtlağını mı sıkıyorlar” diye dönüp baktık, yok! Görünürde bir derdi de yok, tamamen şımarıklık!
Uzun bir süre bu şekilde yola devam ettik. En sonunda isyan eden bir yolcu “Yeter artık ama susturun çocuğunuzu” dedi annesine.
Kadının “Sessiz ol rahatsız oluyorlar” lafıyla çocuk susuverdi, bir daha da gıkı çıkmadı. Yani demem o ki, ufacık bir cümleyle çocuğunu susturabilecekken, o şımarıklığı öylece izleyen ve koca bir uçak dolusu insana cinnet geçirtmeyi tercih eden insanlar var!
Çocuklardan değil, onlara nerede nasıl davranması gerektiğini öğretmeyen ebeveynlerden şikayetçiyim.
UÇAKTAN PAHALI OTOPARK OLUR MU?
Sabiha Gökçen Havalimanı’nın otoparkında ödeme sırası beklerken, hemen önümde ödeme yapan gençlerden biri döndü ve arkadaşına “İyi ki iki araba gelmekten vazgeçmişiz, yoksa bir uçak parası kadar otopark parası verecektik!” diye dert yandı.
“Aman fazla abartıyorlar” derken ödemem gereken miktarı duyunca attığım çığlığa herkes dönüp baktı, şoktan gözlerim yuvalarından fırladı!
Siz siz olun, otopark paranızı mutlaka önceden ödeyin, uçağa geç kaldım telaşıyla dönüşe bırakınca öylesine sağlam kazıklıyorlar ki buhrana sürükleniyorsunuz. Uçak biletinden fazla otopark ücreti vermek insanın içine oturuyor valla!