Pencereden kafanı uzatsan burnun sızlıyor, son günlerde öyle bastırdı soğuklar. Hepimiz evlerimizde sıcak sıcak otururken, İstanbul’un
ormanlarında tam anlamıyla can pazarı yaşanıyor. Sosyal medyada, gazetelerde ve son olarak televizyondaki haber bültenlerinde bu konu gündeme getirilse de henüz çözüm namına hiçbir hareket görmedik. Silivri ve Çatalca’da ormanlık alana bırakılan yüzlerce köpek gibi, Beykoz Ormanları’nda da aralarında minicik yavruların olduğu bin 500 köpek yaşam mücadelesi veriyor. Ben Beykoz’da oturduğum ve annem diğer hayvanseverlerle aktif olarak çalıştığı için buranın durumunu iyi biliyorum.
Uzun zamandır kapalı tutulan Beykoz Barınağı’nın yenilenmeden önce kışı geçirmek için açılması adına çok mücadele ettiler. En azından hayvanlar içeri doluşup, soğuktan korunabileceklerdi. Ancak kapıları açılmadığı gibi birkaç gün önce yıkıldı. Üstelik yıkımın ardından kalan paslı çivilerle dolu inşaat molozları da öylece bırakıldığı için hayvanlar çileleri yetmez gibi bir de yaralanıyorlar şimdi.
Biliyorsunuz ‘Kıvanç Tatlıtuğ Beykoz’a barınak yaptıracak’ şeklinde haberler çıkmıştı. Beykozlu hayvanseverleri bir sevinç aldı ki anlatamam! Aslında hayvansever olmaya da gerek yok, bu habere sevinmek için vicdan sahibi olmak yeterli. Maalesef Tatlıtuğ böyle bir niyetinin olmadığını söyleyerek, büyük hayal kırıklığı yarattı. Halbuki “Böyle bir planım yoktu ama madem bu konuşuluyor, ben de elimi taşın altına koyuyorum” diyebilir ve hem açlık hem de buz gibi soğukla mücadele eden bir sürü hayvana yardım eli uzatabilirdi.
Yardım için yarış lazımdı!
Tatlıtuğ’dan ümidi kesen Beykozlu hayvanseverler, şimdi Tarkan’a ulaşmaya çalışıyor. Duyarlılığıyla bilinen sanatçının bu konuda bir şeyler yapabileceğine inanıyorlar. Aslında milyonlarca lira kazanan sanatçıların hayvanlara yardım etmek için birbiriyle yarışması gerekirdi şimdi. Hele de Beykoz’da yaşayan ne kadar çok sanatçı ve iş insanı var! Hayvan sevmek evinde kedi, köpek beslemekle olmuyor, herkes imkanı dahilinde sokak canlarına yardım etmeli.
Beykoz’da ve diğer yerlerde zavallı hayvancıkların yaşam hakkı için mücadele ediliyor ancak vicdanlı insan sayısı kendi rahatından başka hiçbir şeyi düşünmeyenlerin yanında bir avuç kaldığı için işler zor. Bizim ev de dahil olmak üzere evlerde yemekler hazırlanıyor, mamalar alınıyor, ormana kulübeler
koyuluyor ama yaşayabilmeleri için daha büyük çözümler lazım.
Yavrular donarak ölüyor!
Uzun zamandır beklediğimiz hayvan hakları yasasının çıkması yolunda sona gelindi. Hem hayvanlarını oyuncak gibi sıkılınca sokağa atanlara hem de onlarla ilgili görevlerini yerine getirmeyen belediyelere ceza öngören yasanın çıkması içimize su serpecek de, o zamana kadar koca bir kış var önümüzde.
Kendinizi onların yerine koyun, bakıma ve yardıma muhtaçsınız ama soğukta, yağmurda, karda korunmasız kalıyor, açlıktan kıvranıyorsunuz. Beykoz’da donarak ölen yavruları topluyor insanlar ormandan! Yürek kaldırmıyor.
İstanbul çevresindeki ormanlarda perişan olan, birçoğu ölen hayvanlar için belediyeler (görevlerini yapanları tenzih ediyorum) acilen harekete geçsin artık. Yeter hayvanların çektiği bu azap! En azından kışı geçirmek üzere konteynerler koysunlar ormanlara, hayvancıklar oralara sığınsın. Binlerce köpek yaşam mücadelesi verdiğine göre birileri vazifelerini yerine getirmiyor! Belediyelerin işi yardım isteyen hayvanseverlere burun kıvırmak değil, onlarla birlikte çalışıp
çözüm üretmek!