“Deniz sezonunu kapattık artık” diye hüzünlenirken, geçtiğimiz hafta sonu kendimi muhteşem bir denizde bulunca, üzerime düşeni yaptım ve saatlerce sudan çıkmadım tabii ki! Max Royal Kemer Resort’un mavi bayraklı ve cidden ‘anlatılmaz yaşanır’ denizinin Maldivler’den falan aşağı kalır yanı hiç yok. Dünyanın en cennet yerleri bize ait vallahi, çok şanslı bir milletiz. Denizden çıkıp, beyaz kumlu plajda yürürken, bir anda önümde dağ keçileri koşuşturmaya başladı. Meğer otelin simgesiymiş onlar, girişte de dev bir keçi heykeli var. Dümdüz duvar gibi tepelerden koşarak, inip-çıkışlarını, ellerimizden yemek yiyişlerini görmenizi isterdim. O kadar narin ve güzeller ki... Oteli sahip olduğu tüm özelliklerden önce hayvanseverliğinden dolayı çok sevdim, kediler için de özel bir barınakları varmış, helal olsun!
Çevreye olan duyarlılıkları, otelin mimarisinde de kendini göstermiş. Ağaçların arasında adeta görünmez bir şekilde inşa edilmiş. Birçok cennet köşemizi taş yığını çirkinliğinden bakılamayacak hale getiren otellere örnek olarak gösterilmeli. Golf arabalarıyla ulaşımın sağlandığı devasa araziyi de tropikal ormanlara benzetmişler, muazzam... İç mimarisiyse bambaşka bir dünya, her köşesini ayrı ayrı beğenmekten, ağzım beş karış açık kaldı! Odalar falan olay dostlar, ben böyle şey görmedim! Personel çok ilgili ve sevimli, yemeklerde seçenek sınırsız ve aşırı lezzetli, ha bu arada bir de aquapark’ı var ki; temizlik hastası olduğum için mikrop kapacağıma inanır ve uzak dururum, Max Royal’inki misler gibiydi, eğlenmekten yorgun düştüm! Otele çok sevdiğimiz aile dostlarımızın kızının düğününe davetli gidip, bir gün kaldım ama her anı öyle dolu ve keyifli geçti ki, uzun bir tatil yapmış gibi hissettim. Yaz biz büyük şehirlilere bitmiş, bazı yerlerde tüm hızıyla sürüyor!
ÇİN YEMEĞİ SEVENLERE...
Eskiden Çin yemeği bağımlısıydım resmen, şimdilerde damak tadıma uygun restoran bulmakta zorlanıyorum. Geçtiğimiz haftalarda yine şehirden kaçtığım bir gün, Bodrum Midtown AVM’de “Çin yemeği yemeyeli uzun zaman oldu, bir deneyeyim” diye, gördüğüm Chinese INN restoranına giriverdim. Giriverdim de çıkamadım! Zira harika yemekleri ve zengin menüsüyle kendimden geçmişim. Suşileri en ünlü restoranlara taş çıkartır, onu da söyleyeyim. Ortamı sevimli, fiyatları uygun ve servisi kaliteli... 2003’te Oasis AVM’de açıldıktan sonra yıllar içinde çok ilgi görünce, ikinci şubeyi de açmış sahibi Bülent Çukur... Yolunuz Bodrum’a düşerse, ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz!
Tam dile takılmalık!
Konserlerini kaçırmayacak kadar çok sevdiğim rock grubu Pera, bu kez ters köşe yapmış ve inceden popa göz kırpan bir şarkı çıkarmışlar. ‘Ölebilirim’ kısa zamanda ortaya çıkmış, iki günde apar topar kaydedip, hemen klibini çekip, yayınlamışlar. Sanırım tarzlarının dışına çıktıkları bu şarkıyla ilgili kendileri de biraz şaşkın, “Bir anda oluverdi, biz de anlamadık” gibi bir hava sezdim! Yaptıkları her işe bayıldığım gibi ‘Ölebilirim’e de ilk duyduğum anda tutuldum valla. Hem kaliteli hem de dile takılmalık şarkıya çok iyi bir örnek! Dinleyiniz dostlar!