İnsanın vücudunda kusur olabilir, esas sorun ‘ruhu kusurlu olanlar’da. Milletin selüliti ya da fit vücudu konuşulacağına ruhunda kusur olanlar tartışılsa keşke.
Gülben Ergen’in deniz kenarında çekilen selülitli fotoğrafları, Deniz Seki’nin bikiniyle görüntülendiğindeki kiloları derken ‘selülit tartışması’ aldı başını gidiyor. Hani zor durumda kalana vurmak bizde pek modadır ya, fırsattan istifade eden ‘ünlümsüler’ hemen “Gelin beni çekin hiç selülitim yok, selülit yaşlılarda olur, bu fotoğraflar kadına değil erkeğe şiddet” gibi açıklamalarla gündemdeki olaya dahil oluyor.
Hülya Avşar’ı plajda görmek isteriz
Hülya Avşar, Gülben Ergen’in mayolu görüntülerinden sonra kendini stüdyoya attığı gibi mayokinili pozlar vermiş. Ama o iş stüdyoda olmuyor işte, aynen Gülben’in durduğu yerde, aynı saatte, güneşin aynı açısında, aynı görüntüyü vereceksin ki o zaman göreceğiz. Zira Avşar’ın photoshop yapılmayan bacaklarını da biliyoruz ve birçok ünlünün photoshop desteğiyle vücudunun yarısından, bütün defolarından nasıl kurtulduğunu da...
Olaya iki açıdan bakıyorum. Birincisi magazincilerin kol gezdiği ‘popüler plajlar’da bulunmayıp da annesinin yazlığının önündeki halk plajında veya tekneyle gittiği bir koyda denize giren insanların saklanarak fotoğraflarını çekmek, sonra da “Gülben’in selülitleri korkunç, Deniz’in göbeğine bak” gibi haberler yapmak bence büyük haksızlık!
Çünkü ünlü olmalarına karşın bu insanların da hepimiz gibi tatil yapma, güneşlenme, denize girme hakkı var. Zaten etrafta sürüsüne bereket magazine, kendini göstermek için çırpınan tipler varken, gizli saklı köşelerde kafasını dinlemek, huzur bulmak isteyenleri kovalamanın anlamı yok. (Bu arada aklıma gelmişken plajda magazincilere verdiği görüntülerle şöhret olup, magazincilere ihtiyacı kalmadığı noktada onları artık istemeyenleri bu gruba dahil etmiyorum!)