Türkiye’de son yıllarda bir vefasızlıktır, bir ‘kolay unutuverme’dir gidiyor.. “Sanat dünyası çok vefasız” diyorlar ya, sadece sanat dünyası değil, artık bizim dünyamız ‘toptan’ vefasız
Türk tiyatrosunun emektar oyuncularından Baykal Kent’in vefatının ardından ‘sanat dünyasındaki vefasızlıktan’ yakınan bir arkadaşının yaptığı açıklama şöyle: “Baykal’la bir yerde otururken Selami Şahin geldi, onu görünce Baykal ayağa kalkıp seslendi ve el salladı. Ancak Selami Şahin sadece uzaktan bir baktı ve selam vermeden yürüyüp gitti.”
Öncelikle şunu söylemeliyim ki Selami Şahin’i çok yakından olmamakla birlikte tanıyan bir Hayalet olarak, onun böyle bir şeyi bilinçli yapacağını pek düşünemem. Bulunduğu ortamda tanıdığı tanımadığı herkese aynı içtenlikle davrandığını, figüranına, çay servisi yapanına kadar herkesle sohbet edip ayrılırken de herkesle tek tek el sıkışıp vedalaştığını gözlerimle gördüm.
Ama öte yanda Türkiye’de son yıllarda bir vefasızlıktır, bir ‘kolay unutuverme’dir gidiyor.. “Sanat dünyası çok vefasız” diyorlar ya, sadece sanat dünyası değil, artık bizim dünyamız ‘toptan’ vefasız.. Başarılı, zengin, şöhretli, güçlü, yani bir şekilde iyi ve ‘yararlanılabilir’ durumda olduğun sürece etrafın adeta bir karnaval yeri gibi cıvıl cıvıl... Telefonun hiç susmaz, arayan soran, dost görünen onlarca tip yanından hiç eksik olmaz. Yalnız aman güçten birazcık düşmeye gör! İşte o zaman anlarsın ‘vefasızlık’ ne demekmiş! O ‘can arkadaşlar’ bir anda nereye gitti, hangi deliğe saklandı anlayamazsın!
Bir de bazıları o kadar komik ve aslında zavallılar ki, durum biraz düzelince tekrar ortaya çıkıverir ve hiçbir şey olmamış gibi devam ederler utanmadan! Çünkü tek zeki kendileri, karşı taraf onların ne derece ‘çıkarcı, iyi gün dostu’ olduğunu anlamayacak sanıyorlar!
Aslında bakarsanız, şu hayatta mutlu olmak için ‘kimseden bir şey’ beklememek gerekiyor. İnsan kendiyle, ailesiyle, 1-2 yakın dostuyla yetinmeyi öğrendiği ve bunların dışında herkesin ‘gelir geçer’ olduğunu kabul ettiği gün huzuru ve mutluluğu buluyor bizim memlekette.
DiKKAT POPONU ÜŞÜTECEKSiN TOLGA KAREL!
Tolga Karel her bir hareketi, ağzından çıkan her bir kelimesiyle bana son derece itici ve antipatik geliyor. Zaten sevilesi bir şey yaptığı da pek olmadı bugüne kadar, kendini sevdiğinden de şüphem var... Hadi şimdiye kadarki bütün tuhaf hallerini geçelim; evlenmiş, çocuğu olacak, gece yarıları çıkmış aşeren karısına karpuz aradığını söylüyor... Tam “Kendine yeni ve düzenli bir yol seçmiş” dedik ki o da nesi?! Hamile karısını sokak ortasında böyle bir aldatma modeli var mı ya?! Peki bir insan bu soğuk ayaz gecelerde .ıçının tamamen açıkta kaldığını nasıl fark etmez?!! Nasıl bi’ kafa bu dostum?! Karısı babasız çocuk büyütmemek için affetmiş onu ama hamile bir kadının yaşadığı şu üzüntüye bakın! Biraz vicdanı ve mantığı olan adam bunu yapmaz. Tolga Karel kötü örnek olmakta sınır tanımıyor maşallah!
İki virtüoz, iki konser
Russian Chamber Philharmonic St Petersburg, bugün ve yarın iki farklı solist ve programla İş Sanat’a konuk olacak. İlk şeflik çıkışını 1997’de yapan ve performanslarıyla Berlin Filarmoni Salonu, Salzburg Festival Evi, Real Madrid Tiyatrosu, Teatro dell’Opera di Roma gibi seçkin salonlarda ayakta alkışlanan Gilbo, yine batonuyla topluluğun karşısında yerini alıyor. Gilbo’nun yönetimindeki Russian Chamber Philharmonic St Petersburg, bu iki özel gecenin ilkinde Sviatoslav Richter’in varisi olarak gösterilen Andrei Gavrilov’a eşlik ederken, ikinci gecede çellonun yaşayan efsanesi Mischa Maisky solist olarak yer alıyor.
Bugün piyanistin Saint-Seans’ın en popüler piyano konçertosunu yorumlayacağı gece, saat 20.00’de başlayacak. Yarın akşamsa çellonun duayenleri Mstislav Rostropoviç ve Gregor Piatigorski’nin her ikisiyle de çalışma imkanı bulan dünyadaki tek çellist Mischa Maisky’nin performansı İş Sanat unutulmazları arasındaki yerini alacak.