Nazlı Mengi

Nazlı Mengi

nazli.mengi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

‘Operadaki Hayalet’ müzikalinin hayatımdaki yerini ve anlamını düşününce bile duygusallıktan tüylerim ürperiyor! (Bakınız; köşemin adı bile ‘Hayalet’ten geliyor!) İlk kez 12 yaşındayken izlediğim müzikale duyduğum aşkla, o yaşta şan dersleri almaya başladım.

VE HAYALET iSTANBUL’DA

Çocuk aklımla en büyük hayalim bir gün ‘Christine’ rolünü oynamaktı. Her bir notasına, her bir kelimesine, en ufak ayrıntısına kadar ezbere bildiğim müzikalle ilgili, ‘asla gerçekleşme ihtimali olmadığına inandığım’ başka hayalim daha vardı; ‘Operadaki Hayalet’i kendi şehrimde, İstanbul’da izlemek!
Ağzı açıkta bırakacak kadar görkemli dekorların saniyeler içinde değiştiği, 1 tonluk devasa bir avizenin olduğu ‘dünyanın en etkileyici ve kurulması en zor sahnelerinden biri’ni İstanbul’da nereye kurabilirlerdi ki?
Aylar önce ‘Operadaki Hayalet’in Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde sahneleneceğini duyduğumda heyecandan nefesim kesildi. Nihayet geçen salı ‘dünyanın en ünlü hayaleti’ İstanbul sahnesindeki yerini aldı!

Hayalet’ten Zorlu’ya teşekkür!
Üstelik salı günü büyük bir keyifle katıldığım kostümlü provalarda müzikalin yönetmeni Arthur Masella; “Keşke gittiğimiz her yerde buradaki gibi sahneler olsa” diyerek Zorlu PSM’ye teşekkür etti. Yani yüzlerce sahne gören ‘Operadaki Hayalet’ ekibini bile mest etti Zorlu PSM sahnesi!
Gurur duydum.
Ünlü müzik dehası Andrew Lloyd Webber’ın tüm dünyayı etkisi altına alan olağanüstü müzikleriyle yarattığı; aşk, tutku, gerilim ve heyecanla dolu, ‘dünyanın gelmiş geçmiş en önemli ve sıradışı müzikali’ 17 Mayıs’a kadar Zorlu sahnesinde olacak. İstanbul dışında oturanlar dahi, bir fırsatını bulup mutlaka bu ‘büyük efsane’yi izlemeli.
İnanın hayatınız boyunca asla unutamayacaksınız!

Haberin Devamı

TUVANA İMDADIMIZA YETİŞTİ!

Tesadüfe bakın ki; tam bu yazıya başladığım anda kuru temizlemeciden aradılar, daha bir kez giydiğim ve temizliğe yolladığım elbisenin, kuru temizlemede zarar göreceğini söylediler. Bu demek oluyor ki; bazı kıyafetleri bir kere giyip sonra atmamız lazım!
Bir de kuru temizleme, ter kokusunu geçirmezmiş efendim, e neyi geçirir o zaman?!
Zaten oldum olası haz etmem şu kuru temizlik olayından, adı üstünde ‘kuru kuru’ nasıl temizlik oluyor yahu? Kıyafetler ıslanmadan, mis gibi deterjan kokularına bulanmadan temizlik söz konusu olamaz bana göre!
İşte imdadımıza ‘yeryüzünde en hayran olduğum’ tasarımcı, moda dünyamızın incisi Tuvana Büyükçınar ile Ariel’in ortaklığı yetişti!
7 Nisan Salı günü Sofa Otel’de gerçekleşen defilede ‘yeni geliştirilmiş ürünlerle makinede gönül rahatlığıyla yıkanabilen’ yeni koleksiyonunu tanıttı Büyükçınar...
12 parçalık Tuvana koleksiyonu her zamanki gibi çok etkileyici ve farklıydı, bir de üstüne bu harika tasarımların makinede yıkanabilir olması eklenince biz kadınlar daha ne isteriz ki? Bu ortaklıkla; ‘tasarım parçaları bir kez giyip kenara koyma’ dönemi kapandı, hepimize hayırlı olsun kızlar!