Nazlı Mengi

Nazlı Mengi

nazli.mengi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçenlerde öyle bir uçak yolculuğu yaptım ki size mutlaka anlatmam lazım

Londra seferi yapan uçağa büyük bir hevesle bindik ailece. Bu tatili uzun zamandır beklediğimiz için neşemiz pek yerindeydi. Ta ki içerideki havayı soluyana kadar! Suratımıza gaz püskürtülse daha iyiydi! 300 küsür kişilik uçak o kadar kötü kokuyordu ki hemen atkı, mendil ne bulduysak ağzımızı, burnumuzu kapadık.

Oksijen tüpüm olmadan binmem artık!
Can havliyle hostese bu feci kokunun nedenini sorduğumda; uçağın Singapur seferinden az önce döndüğünü öğrendim. 10-11 saatlik bir yolculukla yüzlerce kişi getiren uçak hiç havalandırılmadan Londra yolcularını almış, içerinin halini siz düşünün! Böyle sağlıksız bir ortamda insan her türlü mikrobu kapabilir, şakası yok. Uçağa maskeyle binen Japonlara gülerdim ama adamlar gayet akıllıca davranıyormuş!
Zaten koltuklar küçücük, ön koltuk burnunuza çarpıyor neredeyse, otobüs koltukları bile daha lüks artık! Business Class’ta uçamayanlar hem sıkış tepiş oturup, hem de havasızlıktan fenalık geçirmeye mahkum mudur yani? Yemeklerin vasatlığından, tuvaletlerin pisliğinden bahsetmiyorum bile... Zira nefes alamamanın yanında bunların lafı bile olmaz!
Dönüş yolculuğunda da sistem bozuk diye saatlerce süren yolculuğu filmsiz, müziksiz geçirdik.

Telefon aşkına ölelim mi?!
Son olarak uçak yolculuklarıyla ilgili iki konudan bahsetmeliyim. Uçaklarda cep telefonlarının yasak olduğunu bilmeyen yok ama yasağı takan da pek yok! Henüz kalkmamış uçağın içinde telefonda konuşan bir yolcuyu uyardığımda “İzin verir misiniz telefonda konuşuyorum” dedi bana! Sorun da o zaten! Hostese söyleyince o da “Hangi biriyle uğraşalım?” gibi müthiş bir cevap verince kaderime boyun eğmek zorunda kaldım!
Bir de içki konusu var... Yolculara verilecek içkinin bir limiti olmalı. Bazıları yol boyu içtikçe içiyor ve ‘sarhoş yolcular’ uçak içinde güvenliği tehlikeye sokabilir. Hani ben Hayalet’im uçar giderim de, sizi düşündüğümden anlatıyorum bunları.

Haberin Devamı

ŞARKILARIN MELEĞi

Onun o özel ve güzel yüreğinden çıkan sözlerin hangimizin hayatında yeri yok ki? Hepimiz aşklarımızı, kırgınlıklarımızı, ayrılıklarımızı onun şarkılarıyla yaşadık ve hâlâ yaşıyoruz. Yaptığı şarkıların hiç biri eskimiyor, eskimeyecek. Her radyodan, her kulüpten, her konserden, her evden onun satırları yükseliyor hâlâ.
Aysel Gürel’in doğumgünüydü iki gün önce... Ben bizi Aysel’siz bıraktığı gün yerine, bize emsalsiz bir armağan olarak geldiği günü hatırlamayı tercih ediyorum. Onu yakından tanıma fırsatı bulduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Yaşam enerjisiyle, hayata olan sevgisiyle, hastane odasındaki zamanlarında bile hiç bitmeyen neşesiyle, kendine has esprileri ve tatlılığıyla ve tabi ki milyonlarca kişinin hayatına damga vuran şarkılarıyla o sadece Türkiye’ye değil, dünyaya gelen en özel insanlardan, sanatçılardan biriydi.
En güzel şarkıların meleği Aysel; iyi ki doğdun, sen ve şarkıların olmadan gerçekten çok eksik kalırdık...