Mehmet Akif Alakurt’un “Türk kadını nedir? Çıkarlarını elde edene kadar mükemmel kadını oynayan, her fikrini onaylayan ve hep ‘Ben de öyle düşünüyorum’ diyen. Zamanla esas olan çirkin yüzünü gösteren kadına Türk kadını denir. Yolun başında olanlar kulağınıza küpe edin” şeklindeki çizgiyi aşan sözlerini ilk gördüğümde; “Yok canım, gerçek değildir bu, sahte hesaptan yazılmıştır” diye düşündüm ama aynı açıklama geçtiğimiz gün Milliyet Cadde’de yayımlanınca, gerçekliği kanıtlanmış oldu. Böylece sinirimi ve şokumu gönül rahatlığıyla yaşayabildim!
Zaten memlekette yıllardır önüne geçilemeyen büyük bir yara olan kadına şiddetin apaçık bir türüdür bu söyledikleri, özellikle de toplumun gözü önünde olan ve milyonlarca kişiye ulaşma gücü bulunan isimlerin böyle hatalar yapması, kabul edilir gibi değil. Karşısına çıkmış bir veya birkaç kadını kendi kafasında bu sözlerle değerlendirmiş belli ki, bize ne? Ancak bunu bütün Türk kadınlarına genellemek ve hepimizi ‘çıkarcı’, ‘yalancı’, ‘iki yüzlü’ ve ‘içten pazarlıklı’ olarak yaftalamak, kimsenin haddine değil! Türk kadını, senin kendi özgür iradenle yaşadığın birkaç kötü tecrübeden ibaret hiç değil!
Diline dolayamazsın!
Kurtuluş Savaşı’nda vatanı için hayatını ortaya koyup, mücadele etmiş Türk kadınını; canını dişine takarak çalışan, kimi iş hayatında, kimi tarlalarda ter döken, bir yandan da çocuklarına, ailesine bakan, vefakâr Türk kadınını; karşılaştığı tüm haksızlıklar karşısında, cesurca dimdik duran ve savaşan Türk kadınını; onurlu, erdemli, dürüst, vicdanlı Türk kadınını diline dolayamazsın arkadaş! Ha bu arada bu oyuncu gibi düşünenlerin, meymenetsiz psikolojilerine yardım adına ufak bir dip not; kadın kadın olduğu için veya erkek erkek olduğu için kötü, çıkarcı veya yalancı değildir. Bazı insanlar iyilik, bazı insanlar kötülük yapar. Genellemeye vurursan, kendin kaybedersin!
Doğmamışların Instagram hesapları!