TATİL Mİ, ÇİLE Mİ?
Bodrum ve Çeşme’deki ünlü ‘beach club’ların fahiş fiyatları her yazın değişmez konularındandır malum. Bayram tatilini Çeşme’de geçiren kardeşim Kuki, gittiği plajlarda yaşadıkları yüzünden cinnetin eşiğine gelişini, “Gördüğüm saygısızca muamele ve yapılan soygun diz boyu!” diye anlattı.
“Girişte hiçbir şeyin dahil olmadığı bir ücret alınıyor, ‘Yerimiz var’ deniyor ama içeride oturacak yer bulamıyorsun, denizi gören ve şemsiyesi olan bir şezlong bulmak zaten hayal! Azıcık düzgün bir yerde oturmak istiyorsan en az 400 liralık içki şişesi açtırman gerekiyor. İçine iki yeşillik koydukları salataların bile fiyatı 40-50 liradan başlıyor.
Son olarak bulduğumuz minderlerle kendimize oturacak yer yaptık, garson gelip sırtımdan ‘Kişi başı en fazla iki minder kullanabilirsiniz’ diye minderi çekti. O noktada delirdim artık! Sakinleşmek için denize gireyim dedim, denizde de Instagram’a fotoğraf çekilsin diye plastik reklam dekorları koymuşlar. Yani Allah’ın denizine girmek için tonla para ödeyip, sonunda onu da yapamıyorsun!”...
Müşteri mutluluğu herkesin kazancına
Kardeşimin söylediklerine bakınca bu şekilde geçen zamana ‘tatil’ demekte zorlanıyorum. ‘Çile’ daha doğru bir kelime olur, üstelik de sadece Türkiye’nin değil dünyanın en cennet yerlerinden birinde olduğu halde! Kaldığı butik otelde de odasının kliması bozuk ve duşundan su damla damla geliyor olmasına rağmen hiç bir şekilde yardımcı olmamış otel yönetimi, “Başka oda yok” deyip çekilmişler.
Çeşme’ye son gidişimi hatırlıyorum; otel ve işletmelerde gördüğümüz ilgisiz ve saygısız tavırlar nedeniyle “Bir daha da Çeşme’ye adım atmayız” demiştik arkadaşlarla. Müşteri sıkıntısı olmaması müşteriye değer verilmemesi anlamına geliyor zahir! Genelleme yapmayalım ama hem benim, hem yakınlarımın gittiği yerlerde hep böyle. Müşteri memnuniyeti açısından Bodrum’a lafım yok, en azından ödediğim paranın karşılığını iyi servisle, saygılı tutumla almadığım bir yer hatırlamıyorum. Tatilciyi canından bezdirmek yerine, tekrar aynı otele, aynı mekana gitme isteğiyle mutlu ayrılmasını sağlamak tatilcilerin, işletmelerin, turizmin yani hepimizin kazancına...
HAYVANLAR SUSUZLUKTAN KURUMASIN!
PR uzmanı Emel Yalçın “Bozcaada’daki sokak hayvanları, susuzluk ve açlıktan perişan durumda. Hiçbir dükkanın, lokantanın önünde bir kap su, bir kap mama yok” şeklinde bir paylaşım yapmış sosyal medyada. Önünde su kabı gördüğü az sayıdaki dükkan sahibiyle konuşmuş, diğer esnafla kavga ediyorlarmış su koydukları için. Çünkü halk korkuyormuş efendim kediden köpekten!
Sadece Bozcaada’da değil çoğu yerde durum aynı. Havalar iyice ısınıyor, bu yakıcı sıcakta hayvanlardan bir kap suyu esirgemek günahtır! Susuzluktan kuruyan o hayvanların yerinde biz de olabilirdik, az insafa gelin!