Bu sıcak havalarda köprüde bakım çalışması yapmak insanlara işkence değil de nedir? Aynı anda üç şeridi kapatmak yerine birer birer kapatılsa olmaz mıydı? Acun Ilıcalı Survivor’ın yeni bölümünü köprüde çekebilir, zira en cesur Survivor’cılar köprüyü geçmek isteyenler!
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü‘nde bakım çalışmalarının başlayacağını duyunca topluca “Hah İstanbul’un trafik çilesi yetersizdi, şimdi tam yandık” demiştik biliyorsunuz. Nitekim çalışmanın başladığı günden beri İstanbullular gerçekten ‘Sefiller’i oynuyor! Pazartesi sabahı 07.00’de Etiler girişinden köprüye giren kardeşim Kuki, ancak 09.30’a doğru Ümraniye’ye vardığını söyleyince onun için üzülmüştüm ama bizimki yine iyi saatte geçmiş, baksanıza millet 7-8 saat yollarda sürünüp kontak kapatıyor. Bazıları işi köprüde çift kale maç yapmaya kadar götürdü.
Yazın bu dayanılmaz sıcağında işine, gücüne, evine gitmek isteyen, hayat koşturmacası içinde bir yerlere yetişmesi gereken insanlara bu yapılan ‘işkence’ değil de nedir?! Aynı anda üç şeridi kapatmak yerine, dalga geçer gibi “İstanbullular tatile gitsin” demek yerine bu şeritler birer birer kapatılsa olmaz mıydı? Bal gibi olurdu ama bizde maksat her işi ‘imkansız’a sürmek!
Köprüden geçeceklere tavsiyeler:
* Yanınıza mutlaka uzun yolluk yiyecek-içecek alın.
* Hastalar ve hamileler sakın köprü geçmeye kalkmasın. Hamile yolda doğurur, hastanın acil durumu olsa oracıkta ruhunu teslim eder maazallah!
* Seyyar tuvalet hizmeti verilmediğine göre herkes oturağını bagajında taşısın!
* Şişme çocuk havuzları sıcakta beklerken iyi bir alternatif, şişirmek, içini su doldurmak ve havuz keyfi yapmak için bol bol zamanınız olacak!
* Paraşüt taşımak da eğer dellenip arabanızı gözden çıkarırsanız, köprüden serin sulara süzülmek ve yüzerek karşıya geçmek için iyi bir çözüm.
* Sürücüler güneş altında futbol oynamak istemezse kendi aralarında tavla ve okey turnuvaları düzenleyebilirler. Hatta Scrabble ve Tabu oynamak da eğlenceli olabilir!
* Acun Ilıcalı Survivor’ın yeni bölümünü köprüde çekebilir, zira en cesur Survivor’cılar köprüyü geçmek isteyenler!
BOĞAZ’IN ‘LACiVERT’i
Mehmet Yaşin‘in ‘İstanbul’un Lezzetleri’ kitabını aldık ve şehrin en güzel restoranlarını, lezzetli ve keyifli yemek adreslerini anlatan kitaptan ilk seçimimizi yaparak ailece Kanlıca‘daki ‘Lacivert Restoran’a pazar kahvaltısına gittik. Avrupa yakasından gelecek müşterileri özel tekneleriyle Rumeli Hisarı’ndan alıp yemek sonrası tekrar bırakıyorlar. Yani köprü çilesi olmadığı gibi bir de tekneyle Boğaz keyfi yapıyorsunuz.
Denizin tam kenarında, elinizi uzatsanız suya değecek şekilde, Boğaz’ın o muhteşem manzarası ve serinliği eşliğinde kuru ekmek yesem ona da bayılırdım ama açık büfe kahvaltıları ve özenli servisleri tek kelimeyle kusursuzdu.
Açık büfeyi masasına kuranlar!
Yalnız bazıları ‘açık büfe’ kavramını yanlış algılayıp işin suyunu çıkarıyor! Arka masamızdakiler büfedeki bütün meyve ve tatlıları (bütün derken abartmıyorum gerçekten hepsini) tabaklara tepeleme doldurup kendilerine bir ‘kral sofrası’ kurdular! Öyle ki insanlar şaşırıp büfe yerine o masaya gidebilirdi! Eh biraz insaf ve saygı yani!
‘Lacivert’ gündüz vakti çok keyifliydi, harika bir pazar sabahı geçirdik, eminim akşam yemeklerinin keyfi de bir başka oluyordur orada, en kısa zamanda gideceğim. İstanbul’un tadını çıkarmayı sevenlere hem Lacivert‘i, hem de Mehmet Yaşin‘in kılavuz kitabı ‘İstanbul’un Lezzetleri’ni tavsiye eder, huzurlarınızdan çekilirim.