Şahsen ben Sevgililer Günü’nde gelecek bir hediyedense ‘hiç beklenmedik bir anda, alelade bir günde’ gelen sürprizi bin kere tercih ederim çünkü o ‘mecburiyetten’ değil, gerçekten ‘içten gelerek’ yapılmıştır
Özel günleri kutlamayı seviyorum ama ‘anlamlı’ olanları. Sevgililer Günü’yse dünyanın en saçma günü kanımca! Etrafta bir sürü kırmızı kalpler, çiçekler, böcekler, romantik ortamlar görmek ‘anti-romantik’ ruhumu daraltıyor!
Üstelik sevgilisi olana ayrı, olmayana ayrı dert! Eminim özellikle erkekler ‘Sevgililer Günü’nden hiç hoşlanmıyordur. Zira bu anlamsız günde kadın kısmı sevgilisinden iyi-kötü bir atraksiyon, bir çiçek, bir hediye illa ki bekliyor. Şahsen ben Sevgililer Günü’nde gelecek bir hediyedense ‘hiç beklenmedik bir anda, alelade bir günde’ gelen sürprizi bin kere tercih ederim çünkü o ‘mecburiyetten’ değil, gerçekten ‘içten gelerek’ yapılmıştır.
Sevgilisi olmayanlara gelince onlar da “Sevgililer günüm yalnız geçiyor” buhranı geçiriyorlar. İster istemez bir buruklaşıyor insan!
Kadına şiddeti protesto için dansa buyrun
Allah’tan bu sene Sevgililer Günü’nde çok önemli bir protestoya şahit olacağız, bu saçma tüketim günü hayırlı bir organizasyona vesile olacak. Dünya üzerinde ‘bir milyar’ kadın aynı anda ‘kadına şiddeti protesto’ etmek için dans edecek. Üstelik bu protestoya destek veren bir sürü erkek de bu dansa hazırlanıyor. Bunca yıldır duyarsız kalınan ve önüne geçilemeyen ‘kadına şiddet’ konusunda ‘dünya çapında’ bir organizasyon yapılması umut verici. Keşke dans etmekle kadına şiddetin önüne geçilebilse; günlerce durmadan dans ederim yeminle!
BiZ KÜRKE, BÜLENT ERSOY BiZE KARŞI!
Bülent Ersoy’un yüzlerce çinçilla katledilerek yapılan 250 bin TL’lik kürkü bu aralar herkesin dilinde. Önce “Bu kürk Türkiye’de sadece bende var, hayvanseverlerin ne düşündüğü beni ilgilendirmiyor” derken; PETA’nın kendisini protesto etme ihtimalini duyunca da “Üzerime boya mı atacaklar? O boyayı yediririm ben onlara” şeklinde ‘gözdağı veren(!)’ bir açıklama yaptı. Vallahi ben biraz korktum açıkçası, gerçekten boyayı yedirebilirmiş gibi bir hali var çünkü! Hadi işkenceyle öldürülen yüzlerce hayvanın kürkünü üzerinde taşıyorsun, bari konu açıldığında ya cevap vermez ya da daha ‘ılımlı’ konuşur insan değil mi? Sadece gösteriş yapmayı sevenlerin ‘zevki için’ vahşice katledilen hayvanlar söz konusu! Üzerinde bir ‘katliamın’ izlerini taşırken bir de kalkıp hayvanseverlere meydan okumak neden? “Başka değerli kürklerim de var. Onları da giyeceğim” demek neden?
Lüksün şovu
İşin katliam boyutunu geçtik diyelim (Gerçi geçilecek gibi değil, o zavallı hayvanların kimi elektrik verilerek, kimi boğularak, kimi kafasına vura vura öldürülüyor; azıcık vicdanı olan bir insanın bu fikre katlanabilmesi mümkün değil!); acı olan bir başka boyutu daha var için. Etrafta ayın sonunu nasıl getireceğini bilemeyen, iki kuruş para kazanıp da ailesinin karnını doyurmak için gece gündüz çalışan ya da yiyecek ekmek dahi bulamayan milyonlarca insan var. Çıkıp da “Bu kürk Türkiye’de bir tek bende var” diye ‘ev fiyatındaki’ giysisiyle şov yapmasını da aklım almıyor.
Bülent Ersoy, bu tavrıyla sadece hayvanların katledilmesine karşı olanların değil, ‘geçim derdiyle, hayatını sürdürebilmenin stresiyle’ yaşayanların da tepkisini çekiyor.
Elektrik verilerek öldürülüp derisi yüzülen hayvanların kürküne bir ‘daire’ parası verip üzerinde taşımaya pek meraklı olan Bülent Ersoy, en azından bu konuda sessiz kalmalıydı. Ama yok; o zenginliğin şovu bütün nefretleri üzerinde toplama pahasına yapılacak!