Şeker tadında bir film
CEREN MORAY: ‘APTAL YERiNE KONAMAM’
- “Sinemanın yeri oyuncular için ayrıdır” denir. ‘El Değmemiş Aşk’ sizin için ne ifade ediyor?
Sinemada ilk kez bu kadar ağırlığı olan bir karakteri oynadım. Bu film benim için her anlamda çok kıymetli, iki senedir neredeyse 7/24 canlandırdığım bir karakterden sonra nefes gibi geldi. İzledikten sonra daha da sevdim, ortaya çıkan şeyde kırıntı kadar bile hayal kırıklığı yoktu.
- Yönetmen Umut Kırca’yla çalışmak nasıldı?
Umut, zarif, iyi niyetli, uyumlu, ne istediğinden emin, oyuncusuna sonsuz imkan ve alan veren bir yönetmen.Birlikte daha çok güleceğimiz işler yapmayı hayal ettirdi.
- Filmde canlandırdığınız Feryal, hem sevdiği adam, hemde en yakın dostu tarafından sırtından vuruluyor. Gerçekte böyle bir şey yaşasanız affeder miydiniz?
Sanmıyorum. Hayatta en çok kinleneceğim şey, aptal yerine konmak. Üstelik sözüne inanmayı, güvenmeyi tercih ettiğim kimseler tarafından...
‘Paramı seyahate harcıyorum’
- Biraz kendinizden bahseder misiniz?
Çok ilginç biri değilim. Herkes kadar kaygılı, umutlu olmak için çırpınan, sevdiğini pamuklara saran, sevmediğini yok sayan, parayı pulu dünyayı görmeye harcayan biriyim.
- ‘O Hayat Benim’ dördüncü sezona başlıyor. Bu dönemde büyük bir başarı...
Bir sürü emeğin bir çırpıda harcandığı birkaç sezon geçirdik. Böyle bir ortamda seyircinin bize sahip çıkması, insanı onore ediyor.
- Efsun iyi mi kötü mü karar vermek imkansız. Siz ona bakınca nasıl birini görüyorsunuz?
Efsun’u hiçbir zaman tek boyutlu oynamadım. İnsanların hayatına göz diken birine iyi demek zor. Efsun kötü bir eğitimden çıkmış, içindeki iyi niyeti, koruyamayacak kadar tembel genç bir kadın.
UMUT KIRCA: ‘FiLMDE HAYATIN GERÇEKLERi VAR’
- Sizi Oya Başar ve Levent Kırca’nın oğlu olarak Türkiye tanısa da ön plana çıkmadınız. Neler yaptınız ilk filminizi çekene kadar?
Bu kadar önemli bir ailenin çocuğu olunca birçok şeye dikkat etmek gerekiyor, zaten çok ön planda olmayı sevmem. Bugüne kadar hem okudum, hem çalıştım. Sayısız dizi yönetmenliği yaptım, sonra master, doktora derken ikinci hayalim olan hocalığa başladım, beş senedir özel bir üniversitede öğretim üyesiyim.
- Üniversite hocalığı nasıl gidiyor?
Öğrencilerim keyifli geçtiğini söylüyor, onların yalancısıyım! Arkadaş gibiyiz, gençlerle olmak, bildiklerimi paylaşmak çok keyifli.
- ‘El Değmemiş Aşk’ın ortaya çıkış hikayesine gelirsek...
Sinema filmi çekmek hep aklımdaydı, iyi bir hikaye bulmak niyetindeydim. Sadece iş yapmak için kafama yatmayan bir projeye ‘tamam’ demedim. İnandığım bir hikaye yazdırdım ve çekmeye başladım.
- Adı neden ‘El Değmemiş Aşk’?
Aşk, sevgi hayattaki en değerli kavramlar. İnsanlar birbirlerine sevgilerini gösteremiyor, değer yargıları değişti. Belki de bazı şeylere elimizi değdirmemiz gerekiyor.
- Filmin konusundan bahseder misiniz?
İki sevgi arasında kalmış bir karakterin hikayesi. Emre Karayel, evlenmek zorunda kaldığı arkadaşı Ceren Moray ve onun en yakın arkadaşı Begüm Kütük... Üç kişilik bir hikayede tüm karakterlerin birbirinden komik durumları ortaya çıkıyor. Fazla detay verip sürprizleri bozmayalım.
- Feryal’in düştüğü durumu bu kadar komik anlatabilmek zor olmadı mı?
Hayatın gerçekleri... Benzer durumlarla maalesef karşılaşıyoruz; iki aşk arasında kalmak, kandırılmak ve aldatılmak... Ama başarılı olmamızın sebebi hikayenin yaşamdan uzak olmaması.
- Çekimler nasıl geçti?
BKM bize keyifli bir set ortamı sundu, hepimiz projeye gönülden inandık. Bayram filmi yapmak istiyorduk, yetiştirmek için ekstra çaba sarf ettik ve bayram şekeri tadında bir iş yaptık. İnsanları bir araya getirip gülümsetebilirsek ne mutlu bize.
- Çekerken sizi heyecanlandıran sahneler oldu mu?
Film boyunca heyecanlı ve keyifliydik. En önemlisi annemin desteği ve sevgisi. Beni yalnız bırakmadı, filmde oynadı. Benim için daha büyük bir şeref ve heyecan olamaz.
- Başarınızı görünce bazı yeteneklerin genlerden geldiğine emin oldum. Siz de buna inanıyor musunuz?
Ailemin gösterdiği başarının yüzde 10’unu gösterebildiysem ne mutlu... Bana da inşallah onlardan bir şeyler bulaşmıştır.