Kalabalık bir grup, Boğaz kenarında, İstanbul’un büyüleyici manzarasına karşı oturmuş kahvaltı ediyoruz. Derken estetik kelimesini sözlüklerden silecek tipsizlikte, uzay aracı gibi koca bir gemi beliriyor denizde... Asabımız bozuldu görünce! Sanki birileri, “Bütün dünyanın hayran olduğu Boğaz’ı çirkinleştirmek için ne yapmalı?” diye düşünmüş ve ortaya bu garip şey çıkmış. Gezi gemisiymiş bu, malum yeni şehir hatları vapurları da ayrı çirkin... Ee çok iyi, topyekûn İstanbul’un tarihi dokusunu katletmeye devam!
Eski vapurlar sadece birer ulaşım aracı değildi, denizde kuğu gibi süzülen, etkileyici görüntüleriyle insanı mest eden, içinde yolculuk ederken şehrin özlenen eski havasını yaşatan birer İstanbul simgesi... Modernlik adı altında has güzelliklerimizi yitiriyor olmamız ve elimizden bir şey gelmeden bu çirkinliği yaşamak zorunda kalmamız ne üzücü. Bir bakın şu iki fotoğrafa, hangisi içinizi açıyor, hangisi görmemek için kafanızı çevirme isteği yaratıyor?
GÜRZAP HOCA’YA ACİL ŞİFALAR...
Türkiye’nin en değerli tiyatro sanatçılarından, sanat ve televizyon dünyasına sayısız isim yetiştiren en önemli hocalardan Can Gürzap... Arsen ve Can Gürzap’ın okulu Dialog’da (Ne mutlu ki zorlu sınavlarını yüksek puanla geçip bitirdiğim) spikerlik bölümüne devam ederken, Can Hoca’nın girdiği derslerdeki heyecanımı düşünüyorum da... Saygıdan karşısında hep ayakta durma isteği duyardım, sırada oturmak zor gelirdi! Hâlâ da hocayla her karşılaştığımda çok heyecanlanırım. Onun gibi bir ustadan eğitim almış olmak, hayatımın en büyük şanslarından.
Böylesi yeri dolmaz büyük bir değerimiz, karşıdan karşıya geçerken plakası dahi olmayan bir motosiklet ona çarpıyor ve yoğun bakıma alınıyor. Aklım gitti duyunca, inanılır gibi değil! Motoru kullanan genç bir mülteci, motor ehliyeti varsa inanın çok şaşırırım! Bu denetimsizlikle, bu Teksasvari ortamda Allah’a emanet yaşıyoruz, yolda yürümek bile hayati tehlike arz ediyor.
Can Hoca’nın en kısa zamanda sağlığına kavuşmasını diliyorum.
BENGÜ’NÜN AŞK MASALI
Bazı insanların mutluluğuna kendinizinmiş gibi sevinirsiniz hani, Bengü’nün evlilik haberi bende o etkiyi yarattı. Hakan Gence’ye verdiği röportajda, büyük aşkının hikayesini okurken içimde çiçekler açtı, güzel şeyler duymaya hasret kalmışız, öyle de samimi anlatmış ki müstakbel eşiyle yaşadıklarını... Neredeyse çocuk yaşta başladığı müzik hayatında bunca yıldır kaliteli duruşunu hiç bozmadan, polemiklere, çirkinliklere bulaşmadan, bana göre gençler için parmakla gösterilecek örnek bir sanatçı oldu hep. O naif ve mütevazı hali hiç değişmedi. Özel hayatında tatsızlıklar da yaşadı, uzun zaman yalnızlığı da seçti. Ama hayat ona sonunda hak ettiği aşkı getirdi. Bengü çok mutlu olsun, bu masal gibi aşk hikayesi de, aşkta umudunu kaybedenlere ilaç olsun! Sabretmek, inanmak ve kalbini hep iyi tutmak... Bütün mesele bu.