Son bir hafta içinde bir kez daha fark ettim ki insan; sağlığının ne kadar kıymetli olduğunu kaybetmeden anlamıyor. Değerli bir büyüğümün ani rahatsızlığı nedeniyle günlerimi Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde geçirdim. Hastane ortamı insanın psikolojisini alt üst ediyor, bir yandan hastalar için üzülüp onlar için dua ederken, bir yandan da sağlıklı olmanın şanstan çok daha öte olduğunu anlıyorsun.
Grup halinde kafeteryada otururken bir amca yaklaştı yanımıza. Masadaki sigara paketlerinden birini aldı ve “Bunu yıllarca içtim, şimdi halime bakın” diye güçlükle konuşmaya başladı. Boğazına delik açılıp takılan borudan gırtlak kanseri olduğunu gördük, söylediklerini anlamak çok zordu, çıkardığı nefes sesi hâlâ kulağımdan gitmiyor. Derdi bizim masada sigara içenlere sigarayı bıraktırmaktı, dakikalarca sigaranın nasıl büyük bir düşman olduğunu anlatmaya devam etti. Sigara içenlerin başına neler gelebileceğinin canlı örneğini dinlerken hepimiz buz kestik.
Sigaradan kurtulmak şart!
Fosur fosur sigara içen herkesin bu illetten acilen kurtulmak için elinden geleni yapması lazım. Allah bize irade vermiş, sigara bağımlısı olmak büyük bir zayıflık göstergesi aslında...
Hastanelerde şahit olduklarımızdan çok etkilenip kendimize daha çok dikkat etmeye karar versek de, üç beş gün sonra hepsini
unutup aynen devam ediyoruz. Halbuki
sağlık her şeyden önce geliyor. Allah tüm
hastalara acil şifalar, ayakta olanlarımıza da geç olmadan vücuduna pırlanta gibi bakmak için akıl fikir versin.
BU MÜZE GÖRÜLMELİ...
İzmir’deki hastane günleri boyunca kaldığımız otelin hemen karşısına demirlemiş olan İnciraltı Deniz Müzesi öyle ihtişamlı ve etkileyici görünüyordu ki dönmeden ziyaret ettim. Donanmaya yıllarca hizmet ettikten sonra müzeye dönüştürülen gemileri ve Piri Reis Denizaltısı’nı gezmek çok farklı bir deneyim oldu.
Kullanıldıkları dönemdeki orjinal halleri büyük ölçüde korunmuş, sadece ufak değişiklikler var. Donanma gemilerindeki yaşam koşullarını tek tek görüyor, savaş harekat merkezinden seyir odasına, mutfaklardan kamaralara kadar her yeri gezebiliyorsunuz.
Klostrofobik bir tip olmama rağmen merakıma yenilip denizaltını da gezdim. İçeride kaldığım yarım saat bile fenalaşmama yetti, yeri gelip haftalarca su yüzüne çıkmadan denizaltı görevi yapan kahraman askerlerimize helal olsun.
Yüzbaşı dayımın hayatına şahit oldum...Dayım Serhat Ünaldı Deniz Kuvvetleri’nde yüzbaşı olarak hizmet veren, Kıbrıs Harekatı gazisi bir bahriyeli olduğu için bu gemileri gezmenin benim için anlamı çok büyük oldu. Dayımın yıllarca yaşadığı hayata ucundan da olsa tanıklık ederken yeğeni olmaktan bir kez daha gurur duydum.
İzmir’e yolunuz düşerse Ege ve
Piri Reis Müze Gemileri’ni görmeden dönmeyin. Denizcilik hakkında çok şey öğreneceğiniz bu müzenin özellikle çocuklara rüya gibi geleceğine şüphem yok.
YAYBAHAR VE GÖRKEM ŞEN...