RÜYA GİBİ TATİLİN NOTLARI

İki gün diye çıkıp beş güne uzattığımız tatilin tadı damağımızda kaldı

Gecenin bir yarısı sıkkın canımla başbaşa otururken dertleşmek için yakın bir arkadaşımı aradığımda; başıma gelecek maceralardan tamamen habersizdim. “On dakika önce karar verdik, Cunda’ya gidiyoruz, hemen hazırlan seni de alalım” dedi ve kapattı! Sonraki bir saat içinde arabanın içine doluşmuş halde yoldaydık!

Ultra lüks değil ama konforlu
Sabaha karşı Cunda’ya vardığımızda kendimi koşarak buz gibi denize attım ve şöyle dedim: “Oh bee hayat buymuş!” Odadan çıkıp üç adım atınca denize ulaştığımız Dilmen Cunda Oteli’ne bayıldım. Ultra lüks değil ama gayet konforlu ve tertemiz... Tam bir kafa dinleme yeri. Garsonları güleryüzlü ve servis mükemmel. Peynirli gözleme ve köftenin tadı hâlâ damağımda..

Cunda’da lezzet durakları
İlk gece otelin biraz ilerisindeki Teos Balıkçısı’na gittik. İskelenin ucuna hazırlanmış masamızda güneşin batışını izlerken bir yandan da birbirinden lezzetli sıcak-soğuk mezelerle mideleri doldurduk. Sahibi de, çalışanları da çok ilgililerdi. Yemekten sonra iskeleye dev minderler atıp üzerine serildiğimizde sabaha kadar oraya demir atacağımız belli olmuştu!
İkinci akşamı Uno İtalyan Restoranı’nın terasında karşıladık. Ortamının hoşluğunu görmeden anlayamazsınız, sanki Roma’nın ara sokaklarında bir terasta gibi hissettim kendimi.Yemekler
çok başarılı, karidesli makarnasını şiddetle tavsiye ederim.
Masada muhabbete devam ederken bir arkadaşım “Kaz Dağları’nda çok iyi fal bakan biri” olduğundan bahsetti. Ağzımdan bir anda çıkan “Hadi o zaman Kaz Dağları’na gidelim” cümlesinden takribi 20 dakika sonra yine arabaya doluşmuş haldeydik!
Bizdeki ani kararlara gel, kimsede geri vites yok!

Cennetten bir köşe
Yeşilyurt Köyü’ndeki Manici Kasrı’na girip de manzaraya karşı derin bir nefes çektiğimde “Cennet de böyle bir yer olmalı” diye düşündüm. Manici Kasrı, hayatınızda görebileceğiniz en özel otellerden biri. Kaç zamandır huzur ve dinginlik arıyordum meğer buradaymış! Tarkan, Sezen Aksu, İzel, Haluk Bilginer, Sertab Erener gibi isimler Manici’ye hayran kalır da ben kalmaz mıyım?!
Bol oksijenden mayışmış halde yaptığımız sabah kahvaltısı gözümün önünden gitmiyor. Köy domatesi, çeşit çeşit peynirleri, yumurtası, domates salçası ve mis kokulu ekmekleriyle Manici‘nin sabah kahvaltısı eşsizdi. Hayalet’iniz de bu eşsizlik karşısında yemeyi o kadar abarttı ki, kahvaltı mide fesadıyla sonuçlandı!

Altınoluk bir başka
Akşama doğru bitimiz kanlandı yine! Bu kez kendimizi Altınoluk’ta bulduk. Denizin tam dibindeki evlerinde bizi ağırlayan dayım ve kuzenimle o kadar eğlendik ki ertesi günü de orada geçirdik. O muhteşem denizden saatlerce çıkmadım, bisikletle köy turu yaptım, denize karşı dayımın çaldığı müziklerle yıllar öncesine gittim...
Dönüş yolunda grubal olarak ciddi bunalımdaydık! İki gün diye başlayıp beş güne uzattığımız rüya tatilimizin bitmesi hepimizi buhrana sürükledi!
Dönüş yolunda Susurluk’taki meşhur köfteci Yusuf’ta mola verdik. Yolunuz oralardan geçerse sakın köftesini yemeden devam etmeyin. Ha bu arada Kaz Dağları’ndaki falcıyı sorarsanız, onu unuttuk!