Nazlı Mengi

Nazlı Mengi

nazli.mengi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

PEKER ÖRNEĞi DERS OLMALI


Aynı grubun içinde ‘rol paylaşımı’ yapıldığını anlatmak için söylenir ya. Bu da öyle bir şey mi, yoksa bazı polisler kendilerine ‘olmayan roller’ mi yüklüyorlar belli değil. Ama iyilerin yanında aralarında psikolojisi polislik yapamayacak kadar bozuk tiplerin olduğu da su götürmez bir gerçek. Bunların en net örneklerinden birine Peker Açıkalın çatmış ve polisin bir bardak suda kopardığı fırtına sonucunda kalbi durmuş.
Elektro şokla hayata döndürüldü, ama durumunun ciddi olduğu ve hayati tehlikeyi atlatamadığı söyleniyor. Karşısında çok değerli bir sanatçı da olsa, herhangi bir vatandaş da olsa ‘insanlara kalp krizi geçirtecek bir sıkıntı yaşatmaya’ hiçbir şart altında hakkı olmamalı polisin. Olayı gören okul müdürü Peker’in trafik polisine sadece “O arabayı çekmeyin, sahibi şimdi gelecek” dediğini, onun ise “Artistlik yapma” diye bağırarak itmesi üzerine sanatçının fenalaşarak yere düştüğünü anlatmış. Şu anda onun yoğun bakımda olmasını kim telafi edebilir, daha doğrusu telafisi mümkün mü? Tabii ki değil.

Haberin Devamı

İki kez şahit oldum
Bu kadarla da kalmayanlar olduğunu ben şahsen yaşadım arkadaşlar. Hem de iki kez. Birincide henüz çocuktum, annemin İstanbul Yeşilyurt’ta bir çift yoldan sola dönüş yaparken gelip onu hatalı şekilde sıkıştıran bir polis minibüsüne kızması üzerine içinden inen 10 polisin onu nasıl itip kaktığını gözlerimle gördüm. “Anne kaç, öldürecekler” diye ağlayarak bağırdığımı hâlâ unutmam, çevreden yardıma koşanlar sayesinde kurtuldu.
İkinci olay birkaç yıl önce Adana Havaalanı’nda benim başıma geldi. İri yarı, pek cüsseli, daha doğrusu bir erkekten daha kaba yapılı kadın polis, her seferinde üzerimden bir parça eşya daha çıkartırarak beni 3-5 defa elektronik kontrolden geçirdi.

"Soyunmazsan vururum"
Kemer, ayakkabı çıkartmak filan değil, bildiğiniz ‘striptiz’ istiyor kadın ve yanında erkek polisler var. Dayanamayarak “Eee yeter ama, ne bu yani” demem üzerine bir şarlamak, bir iteklemek, o arada elini silahına da atıyor, öldürecek yani istese. Eğer beni yolcu etmeye gelen Adanalı dostlarım yetişip “Hoop, hoop” diye girişmese bugün Hayalet’inizle buluşuyor olmayabilirdiniz.
Bu örnekler ve Peker Açıkalın’ın yaşadığı olay gibi kim bilir neler yaşanıyor. Polisin değişimi siyasi olarak tartışılıyor, o benim konum değil ama hiç değilse böyle bir değişim olmasın. Nazik olmayı bilen çok polis de var, hepsine öğretsinler, kafadan sakat olanlara da yaptırmasınlar. Peker Açıkalın’ın en kısa zamanda iyileşmesi için duacıyız.

EVITA'YI PEK SEVDİK!
Arjantin’in 'halk tarafından sevilen ama yükselmek için acımasız da olabilen' Eva Peron’unun hayatı geçmişte Türkiye’de müzikal olarak denenmişti ama belki o yıllarda bile bizde sanata ilgi bugünden fazlaydı. Haftalar öncesinden duyurulan 'Evita'nın gala gecesinde 'oyunun ilk yarısında' başta tanıdık simalar olmak üzere çok kişinin tüydüğünü gördüm.
Gerçi başroldeki sanatçının 'diş telli bir Evita' olabileceğini düşünmek başlı başına çekilmez bir durumdu ve bazı sahneleri fazla uzun ve sıkıcıydı. Ama Evita gibi dünyanın en ünlü müzikallerinden biri yine de sabırla izlenebilirdi.
Durumu görünce ve arkasından Ertuğrul Günay’ın “Devlet Tiyatrosu'nu kaldırabiliriz” şeklindeki inanılmaz açıklamasını duyunca “Bize de her şey müstahak, tiyatro neyimize” dedim be kardeşim!